Yine kesişen yollar
Kızıldere'de katledilen devrimcilerin portreleri.
1971-72 yıllarında Mahir Çayan manşetlerden inmiyordu. Sinan Cemgil, gibi o da basının pek farkında olmadığı isimlerdi. Manşetlerde olan Deniz’di. O daha çok eylem adamı olduğu için belki.
Fakat devlet iyi koku alır, üçünü de katletti.
Belki de, bu devletin Mustafa Suphilerden beri izlediği bir yol.
Arada benim doğduğum yıl olan 1948 yılında katledilen Sabahattin Ali var. Demek o da büyük potansiyel tehdit olarak görülmüş.
Nâzım, yeğeninin kolejli boyfriend’i tarafından bir sürat teknesi ile kaçırılmasa, belki o da 50’sinden sonra götürüleceği askerlik sırasında katledilecekti.
O öldürüldüğünde kabinede parlak cin gibi bir akademisyen vardı. Nihat Erim. Ve gerektiğinde özgürlüklerin üzerinin bir şalla örtülebileceğinin teorisini yapıyordu. Bir başka Akademisyen, Mehmet Ali Aybar, Behice Boran gibi üniversiteden kovalanırken. Aybar’ın TİP’inde, Urfa’dan yerine Faik Bucak’ın seçilme olasılığı tartışılmış meğer. Behice Boran yerine o girecekmiş meğer parlamentoya.
1980 darbesinden hemen önce, evinin önünde öldürülecekti o da. Bir çeşit nemesis eylemi ile. Talat ve Cemal gibi. Enver ise, Kızıl Ordu tarafından, Turan hayalleri peşinde koşarken.
Ama o hayaller hiç bitmedi ki.
Bir başka “ilk” kurşun” ise TKDP Kurucusu Faik Bucak’a sıkılacaktı. Mustafa Suphi gibi. Yusuf Serhat Bucak, ne iyi yaptı, babasının yaşamını kitaplaştırarak. Avesta ne iyi yaptı bunu yayımlayarak.
Elbette, Kürt rönesansının ilk yeşerdiği Dicle Talebe Yurdunun kurucularında biriydi, Musa Anter gibi.
Musa Anter de bir kurşuna maruz, yine bir uyanış döneminde, 70’inde olduğuna bakılmadan.
Devlet unutmaz, not tutar sadece!
Siverek, Kürt coğrafyasında özel bir yere sahiptir. 1970 baharında bir sosyoloji araştırması için orada kaldık, o zaman fark ettik bunu. 1969 yılında keşfettiğimiz Hakkari gibi.
Kürt kimliğine saklamayan biri olarak onun hakimlik mesleğini sürdürmesi zordu, Kürtlerin görece nefes aldığı 50’li yıllarda bile.
Sürgün edilmeye kalkınca bastı istifayı, “Kürt Hakim” oldu namlı bir “Kürt Avukat”.
Çokları, TKDP’yi, Barzaninin KDP’sinin kopyası sanır. Elbette olmuştur, 1958 ülkeye geri dönüşün etkisi bizim coğrafyada.
Onun yanında, Kürt bilge insanı, Faki Hüseyin Sağnıç’ın da sanık olduğunu hatırladım şimdi, 1971 TKDP davasında. Oğlu Azad Sağnıç da 1984 Diyarbakır cezaevi açlık grevinde ölen DY’li Orhan Keskin’i kitaplaştırdı. Al sana kesişen bir yol daha. (*)
Ama TKDP’nin kuruluşunda ilk ışık yine Rojava’dan gelmiştir.
SKDP’nin büyük etkisi olmuştur 1965 oluşumunda. Bu da şaşırtıcı değil, sınırın hemen ötesindeki “kağıtsızların” varlığından dolayı. 1925’in, 1929-30’un özgürlük arayışlarının kaçkınlarının sığınağı olduğu için.
Zaten sınır dediğin nedir ki, bir demir yolu hattı. “Demir perde” ’50’ler, ’60’lardan sonra indi bölgeye, iki yanlı cunta diktalarının oluşumundan sonra.
“Kağıtsızlara” kağıt verme, ancak oğul Esad’a nasip olacaktı.
Oranın çok daha yakın Kürt uyanışının canlı merkezi oluşundan dolayı. Bedirxanların , Ciğerhunlar ile bağın hiç kesilmeyişinden dolayı. Mehmet Uzun da Sivereklidir. Kürt edebiyatının ilk dersini o da güneyde alacaktı. Eh, onun da ilginç başlangıç hikayesi kitapta yer almasa olmazdı.
Ve Said-i Kürdi ya da Nursi’nin hayata Urfa’da vedası yer almasa, o da olmazdı.
“Kürt Hakim” e yönelik suikastta, Yazarımız Yusuf Serhat Bucak da, yaralanacaktı, babası gibi. Hakim’in yarım kalan infazı hastanede tamamlanacaktı. Trabzon’da faşistlerce 1978’de vurulan akademisyen Necdet Bulut gibi… Dr. Mengeleler bizde de eksik değil!
Bu olaydan sonra, Serhat ülkede kalırken, Yayla ile Sertaç’ın Avrupa’da okuması kararlaştırılacaktı.
Yayla Bucak, eşi daha sonra teknik yüksekokul rektörü olacak olan eşi Ronald Mönch ile yakın arkadaşları, onlar gibi doktora yapan Gülten Çayan, büyük bir endişe içinde Kızıldere operasyonunu izliyorlardı anı anına.
Gülten ve Mahir son kez 1970 yılında mutlu bir yaz geçirmişlerdi Paris’te… Osman Arolat gibi atletik şampiyonalara giren Gülten yakın dosttular Mahir ile.
Teşekkürler Serhat Bucak, babanın hikayesini yazmanla, daha bir oturdu taşlar yerine, önümüzdeki puzzle’da.
(*) Azad Sağnıç, Orhan Keskin, Notabene Yayınları 2016
(**)Yusuf Serhat Bucak, Kürt Hakim/Faik Bucak’ın Yaşamı, Avesta Yayınları 2021
- Vatansızlığı vatan eylemek 05 Aralık 2023 04:29
- Uzun mesafe koşucusuydu Osman 04 Kasım 2023 03:50
- Kitap yakmanın dayanılmaz ayıbı 02 Temmuz 2023 03:14
- İsveç’in de ATY’si var artık! 05 Mayıs 2023 04:14
- İhsan Doğan (Sinan Oza) ve Niyazi Dalyancı için 11 Nisan 2023 04:00
- Dünya Anadil Günü vesilesiyle 09 Mart 2023 04:15
- Soykırımı tartışmak 19 Ocak 2023 03:19
- Mahmut Baksi anısına 14 Aralık 2022 04:32
- Kendi kutsalına bomba koyan 06 Aralık 2022 04:10
- Yorum yetmez! 28 Kasım 2022 04:00
- Kesişen yollar 15 Kasım 2022 04:16
- Seyfo ya da kılıçtan geçirilmek 08 Kasım 2022 04:10