30 Mart 2021 00:50

Halka saldırı her yerde

Myanmar | Fotoğraf: Stringer/AA

Paylaş

Şüphesiz az-çok farklı ülkeler yok değil. Örneğin dünya burjuvazisinin tersini ileri sürdüğü Venezuela’da Batı ambargosu, kriz ve hatalı politikaların sonucu halk olağanüstü zor durumda, ama hükümet bir halka saldırı hükümeti değil.

Ancak genel durum, kapitalizmin krizi ve onun yıkıcı etkilerini ağırlaştıran pandemi koşullarında halkların hoşnutsuzlukları artarken hükümetlerin ya doğrudan saldırısı ya da saldırı planları yapmasıyla karakterize. Yine de halkların tepkilerinin boyutları ve hükümetlerin saldırılarının dozu bakımından ülkeler birbirlerinden farklı.

Çok aşırıya gidenler var. Myanmar ya da eski adıyla Burma bunlardan biri. 1 Eylül’de düzenlenen bir faşist darbeyle iktidara el koyan ordu, geçtiğimiz günlerde -Myanmar Silahlı Kuvvetler Günü’nde- 40’tan fazla yerde darbeye karşı gösteriler düzenleyen halka, hedef gözeterek ateş açtı. Gelen bilgilere göre, içinde çocuklar da olmak üzere 500’e yakın ölü var. Askerler, hatta bazı kişileri zorla girdikleri evlerinde öldürüyor. Protesto gösterilerinin düzenlendiği semtlerden birinin bir sakini, tepkisini, “Bizi kuş avlar gibi öldürdüler” şeklinde ifade ediyor. Bu ülke, ABD ve müttefiklerinin Çin’i kuşatmaya çalıştığı güney Çin Denizi bölgesinde. ABD Malezya’nın Malakka Boğazı’nı kapatarak ticaret gemilerinin Çin’e ulaşmasını engellemeye çalışıyor. Çin ise, Rusya desteğinde, Afrika ve Ortadoğu’dan gelecek petrolü Myanmar üzerinden ülkeye ulaştırmanın hesabında ve Çin dışişleri bakanının ziyaretinden iki hafta sonra ordu, 12 Eylülcülerin açıklamasındaki gibi, “İdareye el koyuyor”! “Darbe karşıtı” kimilerinin yardımseverliğini övdüğü Çin, kaç kişi ölmüş aldırmıyor bile.

Hindistan’da Modi de sert ve saldırgan gidenlerden. Modi Hükümeti, tarım ürünlerinin satış, fiyatlandırma ve depolama kurallarını düzenleyen üç neoliberal tarımsal ticaret yasası çıkardı. Köylüleri ayağa kaldırdı. Şubatta yarım milyon köylü yaya ve traktörleriyle geldikleri Delhi civarına çadırlarla kamp kurup yerleşti. Türkiye’den hâlâ farklı olan Hindistan’da yüksek mahkeme üç yasayı askıya aldı, ancak belirsizlik sürüyor. Polis yoklamak için Delhi varoşlarında toplanan köylülere saldırdı, ancak dağıtamadı. Modi zamana yayıyor.

Tunus’ta hükümetin başka çare bulamayıp pandemi ve ekonomik kriz nedeniyle yüzde 10 küçülen ekonominin yönetimini devrettiği IMF’nin dayattığı reformlar, halkı ve özellikle gençleri yeniden isyana teşvik etti. Cumhurbaşkanı sağcı bir gerici popülistti; Türkiye’dekine benzer bir teknokrat hükümet atamış, hükümet de, yılbaşında KDV’yi artırıp kemer sıkma önlemleri almış, mal ve hizmet fiyatları bizdeki gibi patlamıştı. Yüksek oranlı işsizliğin yanında artan fiyatlara bir de IMF “reformları” eklenince, yollar kesilip gösteriler başladı. Polisin ateş açıp gaz kullanması gösterileri yaygınlaştırmış, ancak hükümetin saldırısının da arkası kesilmemişti.

Benzer bir gelişme komşu Yunanistan’da yaşandı. Sağcı Yeni Demokrasi Hükümeti eğitim sistemini neoliberal politikalarla düzenlemeye ve Türkiye’deki gibi özel okulların pençesine atarak antidemokratik bir yeniden yapılandırma dayatmaya kalkınca gençlik ayağa kalktı. Saldırı şimdilik durduruldu.

İlginç bir gelişme “demokrasinin beşiği İngiltere”de yaşanıyor. Pandemi ve krizin hoşnutsuzluğunu artırdığı halkın mücadelesinin gelişme ihtimaline karşı şimdiden tedbir alan sağcı gerici hükümet sessiz sedasız polise yeni yetkiler veren bir yasayı parlamentodan geçirmek istedi. Ancak hele kısa süre önce Sarah’ın bir polis tarafından kaçırılıp öldürülmesini protesto gösterilerine saldıran polisin tavrını gören Britanya halkı polis yasasına sert tepki verdi. Polis bu kez de Bristol’de göstericilere saldırınca ve saldırılar sosyal medyaya düşünce tepki büyüdü ve 3 Nisan’da her yerde gösteri kararı alındı. Önceleri yasa değişikliğine uyum gösteren iyice sağa kayan İşçi Partisi de karşı çıkmak zorunda kaldı, sol kanadıysa gösteri çağrıları yapıyor.

Dünya Türkiye gibi. Tek farkla: Myanmar gibi bazıları bir yana, diğerlerinde henüz hükümetler saldırı halinde olsalar bile, aşırıya kaçmaktan kaçınıyorlar. Bizde “Durursak düşeriz” kaygısıyla gidiş doludizgin faşizme.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa