Maskeli balo
Fotoğraf: Envato
Aylar önce, 28 Ekim 2020 tarihli yazımda hayatımızın artık önemli bir parçası haline gelen maske üzerine yazmıştım (Maskenin Gizemi). Bu konuda ara ara da yazmaya devam edeceğimi söylemiştim sizlere. Aradan ne çok zaman geçmiş ve ben sizlere verdiğim sözü tutamamışım. Oysa konu hâlâ güncelliğini koruyor. Maske açık havada gerekli mi? Hangi kentlerde, ülkelerde açık havada maske takmak zorunlu değil? Hükümetlerin maske politikaları nasıl biçimleniyor? Maske sağlığımızı nasıl etkiliyor? Gelecekte hangi sağlık sorunlarına yol açacak? Maske karşıtlığında son durum, vs.
Bir süredir maske konusunda uluslararası bilimsel toplantılar bile düzenleniyor. Maske kullanımı, maskeye dair politikalar, kurallar, uygulamalar ve çelişkiler karşılaştırmalı perspektiften inceleniyor. Mesele kamu sağlığı ve kamu politikaları ile ilgili olunca, hekimler kadar sosyal bilimcilere de bu konuda çok iş ve çok söz düşüyor. Zira, mesele sadece tıp alanına bırakılamayacak kadar çok boyutlu. Disiplinler arası bir bakış açısını zorunlu kılar türden.
Virüse karşı alınan önlemler zaman içinde ve yeni veriler ışığında yeniden biçimleniyor. Bununla birlikte ülkelerde tek tip bir önlemler listesi yok. Son dönemlerde, Koronavirüsün açık havada bulaşma riskinin az olduğuna, maskenin de açık alanlarda pek de gerekli olmadığına dair yeni bilgiler paylaşılıyor. Bu nedenle birtakım ülkelerde açık alanlarda maske takmak isteğe bağlı hale geldi. Bir kısmında ise hiç zorunlu olmamıştı. Maske takmak zorunlu olsa da Fransa’da üçüncü kapanma dönemi sokaklarda, parklarda gerçekleşiyor. Bu defa kapanan sadece zorunlu olmayan tüketim malzemelerini satan mağazalar. Bir de kapanmaya giden kentlerden başka yerlere seyahat kısıtlaması getirildi. Ancak Fransızlar bu kısıtlamayı aşmak için çeşitli yöntemleri kolaylıkla bulduğundan, bu kısıtlamayı ne kadar ciddiye almalıyız emin değilim.
Her defasında “Az kaldı, her yer açılacak, maske takmak zorunda kalmayacağız” derken aniden ve yeniden dibe vuruyoruz. Vaka sayıları yükseliyor ve biz yeniden maske bağımlısı oluyoruz. Daha etkili maske arayışına giriyoruz. Metroda FFP2 maske, açık havada medikal maske, uçakta, şayet bulabilirsen, N95 ya da muadili… liste uzayıp gidiyor. Havayolu seyahatlerinde bir süredir her türlü maskeye de izin vermiyorlar üstelik.
Koronavirüs, maske dolayımıyla kimlik retoriğini zayıflatmış görünüyor. Zira maskenin ardında kimlik gizemini koruyor. Öyle mi gerçekten? Oysa, iris tarama sistemleri sayesinde kimlik belirleme, güvenlik güçleri için gizemi ortadan kaldırıyor. Ancak biz sıradan insanlar için gizemi ortadan kaldırmak ekstra çaba gerektiriyor. Bakışlar, saç rengi, giyim tarzı, yürüyüş biçimi, vs. gibi göstergeler karşımızdakini tanımada belirleyici hale geliyor. Çatık kaşlı, çakır gözlü, kısa sarı saçlı olan mı? Hımm tanıdım…
Maskeden kurtulmanın yollarını aramak da bir sanat haline gelmiş durumda. Sigara tüttürürken, kahve içerken, yemek yerken, bisiklete biner ya da spor yaparken zorunlu değil. O halde, çık metrodan, kap bir kahve “Al götür servisinden”. Yol boyunca hem yürü hem kahveni iç. Maskesiz. Oh mis. Gerçi kimliğini ifşa etmiş oluyorsun ama olsun J.
Maske yüzü ikiye bölüyor, yarısı açık yarısı kapalı, yarısı görünür diğer yarısı örtük. Yarı çıplak. Görünür ve görünmez olan arasındaki sınırları adeta bulanıklaştırırcasına… Belki de bu yönüyle binbir surat halimizi ifşa ediyor. Ya da ikiyüzlülüğümüzü resmediyordur. Maskenin bu yönü daha önce hiç aklıma gelmemişti üstelik, öyle yazarken klavyeden dökülüverdi. Üzerine çok düşünülesi. Resmettiklerinin yanında, maskenin bir de gizledikleri var tabii: ifadeler, niyetler, duygular… Maske mesafe de inşa ediyor. Duygusal, fiziksel ve toplumsal. Maske yalnızlığa övgü gibi. İçimizin derinliklerine doğru bir iç göç dalgası yaratıyor. Karşılaşmaları, konuşmaları kısıtlıyor.
Dünya birbirimize performanslar sergilediğimiz bir sahnedir diyordu Erving Goffman. Şu sıralar o sahnede maskeli balo düzenliyoruz, gerçek yüzümüzü gizleyerek ya da daha doğrusu tam göstermeden. Tıpkı Jonathan Holt’un ünlü üçlemesinde kurguladığı Carnivia sanal dünyasında gibiyiz. Devletin erişim sağlayamadığı Carnivia’dan farklı olarak, bugün kurulan sahnede/düzenlenen maskeli baloda devlet iliklerimize kadar nüfuz ediyor. Bu “bizim” baloya katılım da zorunlu üstelik. Katılmayana ceza kesiyorlar. Baloda hiç mi hiç eğlenmesek de kurallara uyup maskemizi takıp performansımızı sergilememiz gerekiyor…
Yaredir sinede eski sevgili
Eski sevgili eski günler
Hayata baksana takmıyor kimseyi
Hiçbir şey diriltmez artık geçmişi
Yaredir yine de
Yaktım gemilerimi
Dönüş yok artık geri
Tak etti canıma bu maskeli balo
Bu maskeli balo
Ve onun sahte yüzleri
- Umutla umutsuzluk arasında 2024 27 Aralık 2023 04:30
- Adabımuaşeret dersleri 20 Aralık 2023 04:42
- Zor zamanların dostu Tunç Soyer 13 Aralık 2023 04:57
- Bir mülksüzün konut krizi hatıratı 29 Kasım 2023 04:50
- Hukuk devletinde sona doğru 15 Kasım 2023 04:50
- Siyasetle ve siyaset için yaşayan kişiler 08 Kasım 2023 04:45
- Zordur barış akademisyeni olmak 01 Kasım 2023 04:57
- Filistin halkına destek, İsrail hükümetini protesto eylemleri 25 Ekim 2023 04:50
- Gazze'deki savaş Fransa'yı da yakar 18 Ekim 2023 04:20
- Gerçek dışı bir mekan olarak üniversiteler 04 Ekim 2023 04:57
- Göçmen karşıtlığından beslenen particiler 27 Eylül 2023 05:26
- Hakikat, özgürlükler ve otosansür 20 Eylül 2023 05:00