Kapitalizmin pandora kutusu

Fotoğraf: Pixabay
Kapitalizm, Pandora Kutusunu andırırcasına inanılmaz sihirli bir sistemdir. Varsılı yaratıp korurken, yoksulu esareti ve köleliği ile mutlu kılabilmektedir. Bu kutu, içinde biz dizi çatışmalı doku barındırırken dışından parlak ve albenili gözükür. Dışında parlayan kutunun içi sonu gelmez haksızlık, yalan, talan ve düzenbazlıklarla doludur. Bu kutu, Marx’ın toplumlar için, Freud’un bireyler için yaptığı nitelemenin somutlaşmasıdır; dışarıdan sakin ve huzurlu gözüken, oysa içte derin çatışmaların hüküm sürdüğü, her an patlamaya hazır sistem.
Feodalizmden kapitalizme geçerken, feodal beyin emri altındaki köleliğin -serflerin- kapitalizmde emeğinden başka satabileceği bir şeyi olmayan özgür görüntülü ücretli köleliğe dönüştürülmesi Pandora Kutusu’nun becerisidir. Öyle ki, emeğini satarak ancak yaşam hakkını elde edebilen ücretli kölelik, kapitalizmin bilimsel kitabını yazan Adam Smith tarafından dahi kapitalizm sayesinde emeğin özgürleştiğinin ilanı şeklinde yansıtılmıştır.
1789 Fransız Devrimiyle sosyal haklarda eşitliğin sağlanmasıyla eşitlik, kardeşlik ve dayanışma aldatmacalarının günümüze dek kutsal öğreti gibi yansıtılması daha başlangıç dönemlerinde sistemin Pandora Kutusu’nu oluşturmada büyük bir işlev gördü. Engels’in çok basit bir mantıkla patron ile emekçinin birbiriyle kardeş olamayacağı, aralarında dayanışma oluşamayacağı, kardeşlik ve dayanışmanın patronlar arasında dahi gerçekleşemeyeceği görüşüne rağmen, Pandora Kutusu’ndaki çatışmalı taraflar arasındaki sahte bağı simgeleyen gizemli üçlü günümüze dek gelebilmiştir.
1789 Fransız Devrimi’nden yaklaşık 1 yüzyıl sonrasında İngiltere’de gerçekleşen sanayi devrimi sonucu oluşan gelir dağılımı patolojisi ve sınıfların keskinleşmesi ile siyasi demokrasinin ne denli temelsiz olduğu ortaya koyulmuş olmasına rağmen, bütçe hakkının ve parlamenter rejimin demokrasinin temeli olduğu vurgulaması Pandora Kutusu’nun içsel çatışmalı dokusunu baskılamada kullanılan ideolojik aygıttır.
Toplumsal zenginliği yaratan emekçi sınıflar sosyal tabakalaşmada giderek yoksullaşarak alt katmanlara doğru gerilerken de demokrasi avazesi gök kubbeyi inletircesine kapitalist toplumların üzerinde dalga dalga süzüldü. Ne var ki, toplumsal zenginliğin bütçe yoluyla kamusal alanda kullanımında parlamentonun tek söz hakkı sahibi olduğu temel demokrasi koşulu olarak görülürken, parlamentonun teşkili ve işleyiş modeli göz ardı edilerek Pandora Kutusu’na bir bomba daha yerleştirildi.
Pandora Kutusu’nun içindeki toplumsal katmanlaşma “kapitalizmin piramidi” şeklinde oluşurken kutu dışına hiçbir çatışma sesi ya da görüntüsü yansımaz. Oysa kutu içinde kaynama giderek yoğunlaşıyor ve olgunlaşıyordu. Asıl çelişki olan yöneticilerle üreticiler arasındaki patlamaya hazır örtülü uyumsuzluk ve huzursuzluk olmakla beraber, karar ve yönetsel erkin üretici katmana başat olurcasına sömürücü katmanda olmasıdır. İki kesim arasında, özellikle gelişmiş toplumlarda müşahede edilen görece yumuşama, kapitalizmin kaynak sorunu arttıkça sertleşmeye eğilimli ana çatışma odağıdır.
Kapitalizmin Pandora Kutusu gelişmiş kapitalist ekonomilerde de iç çatışmalı olmakla beraber, gelir düzeyi ve gelir dağılımındaki göreli düzgünlük kutunun patlamasını engelleyerek çatışmayı zamana yaymaktadır. Kapitalist dinamikler patlama yönünde ilerlerken varsıllığın toplandığı kapitalist çember giderek daralmakta, böylece giderek daralan ana bölgenin çevreye yayılı sömürücü vantuzları çalışmakta ve çevre alanlarda işler daha da sıkışmakta, Pandora Kutusu’na hapsedilmiş çatışmalı dokular yeryüzüne çıkmaya aday duruma gelmektedir. Büyük Marksist düşünür Andre Gunder Frank’ın çevre ve merkez ülkeler arasında kurduğu sömürü ilişkisi merkez ülkede giderek büyüyen sermaye ile yoksullaşan emek arasında dahi işlemeye başlamıştır. Farklı ulus emekçilerinin birbiri arasında rekabet edeceği görüşü, merkez ülke emekçilerinin yoksullaşması ile çevre emekçileri ve halkla birleşmesi ilerleyen zaman içinde uzak olanak olarak görülemez. Kısacası, farklı ülke Pandora Kutuları kendi başlarına gerekli gücü sağlayamıyor olmakla berber, ülkeler arasında Pandora Kutu dayanışması içsel patlamaları ortaya koyarak insanlığa büyük bir hizmet görmüş olabilir.
Türkiye dahi çevresel konumlu olarak, içi derin çatışmalı Pandora Kutusu’nu haizdir. Ancak iç çatışmalar o denli derindir ki, çatışmalar kutunun dış çeperlerine kadar yansımakta ve dincilik-gericilik vb. ideolojik baskılara rağmen artık belirgin görüntü vermeye başlamıştır. Egemen gücün jandarma rolünün üstlenilmesi iç siyasette bölgesel güç olarak algılanmakla beraber, emperyalistler alanlarının denetlenmesine memur tayin edebilir. Rolün bedeli ile ekonominin kısmen rahatlatılması içte siyasete kısa süreli güç sağlarken, uzun sürede ülke sömürülüyordur. Türkiye’nin kısa sürede anlaşılamayan şanssızlığı olduğu kadar uzun erimde şansı olmasını dilediğimiz bu çatışmalar Pandora Kutusu’nun açılmasını sağlayıp, siyasetin tüm bağlantılarını ve bu bağlantıların alt paylaşımıyla kenetlenmiş yönetsel dokuyu faş ederek hiç değilse ilk etapta çok daha düzgün ve rantabl bir siyasi doku oluşumunu, ileride gerçek demokrasiyi gerçekleştirmesini dileyelim.
Evrensel'i Takip Et