Bildiriler darbeler
Fotoğraf: Erhan Erdoğan/AA
104 emekli amiral bir bildiri yayımladı. AKP-MHP iktidarı mal bulmuş gibi üzerine atladı ve yine kendilerine bir mağduriyet yarattı. Emekli amirallerin bildirisi darbeye teşebbüs idi. On dokuz yıllık iktidarında AKP bu “Bize darbe yapacaklar” mağduriyetini kullanmaktan bıkmadı. On dokuz yıldır darbe yapma imkanı olan silahlı güçlere (asker ve polis) bütün alımları, çıkarmaları ve atamaları kendi yapmışken hâlâ bana darbe yapacaklar diye mağduriyet yaratabiliyorlar. Bravo doğrusu. Tabii, bunda yandaş basının rolü büyük. Gerçek basın olsa bunlarla dalga geçerdi.
Darbe yapacaklar denilen amirallerin önemli bir bölümü on beş sene tutuklanmış, senelerce hapis yatmıştı. O dönemde genelkurmay başkanı bile tutuklanmıştı. Darbe yapabilecek imkana sahip olsalardı herhalde o zaman darbe yaparlardı.
O dönemde Ergenekoncu, Kemalist ya da Avrasyacı denilen askerler belki darbe yapmak da isterlerdi, fakat (Daha sonra ordudan atılan 5 bin civarında) Fethullahçının ordu içindeki gücünün farkındaydılar, geri kalanların da en az yarısı kendileri ile darbeye girişecek nitelikte subay değildi. Belki de onun için Kızılelma koalisyonu kurdular, Cumhuriyet mitingleri falan yaptılar, sivil destek aradılar.
Bu kesim, 15 Temmuz sırasında ve sonrası ise FETÖ’nün ordudan ve devletten temizlenmesi için AKP’ye yardım etti, AKP iktidarını destekledi. Bir nevi ittifaktı yaptıkları. Demek ki, bir süredir ittifak bozuldu. Onlar gibi, 2015’den sonra AKP ile ittifak yapan MHP ise ittifakı henüz terk etmedi.
Bugün ordu ve polisteki gücü dikkate alınırsa darbe yapabilme yeteneği olan esas güç MHP yanlılarıdır.
Yüz dört emekli amiralin bildirisinden darbe girişimi çıkaranlar, onlardan önce aynı konuda benzer bir bildiri yayımlamış 126 emekli büyükelçinin bildirisini darbe girişimi olarak algılamadı ya da en son aynı fikirleri bildirilerinde tekrarlayan eski parlamenterlerin bildirisini de.
Darbe; Anayasa’yı kısmen ya da tümden ortadan kaldırma, değiştirme, işlemez hale getirme vb. ise, son altı yıldır pek çok darbe ya da darbe girişimi denebilecek siyasi olay yaşadık.
7 Haziran 2015 seçiminde AKP Mecliste çoğunluğunu kaybetmişti. Cumhurbaşkanının hükümet kurma görevini AKP Genel Başkanı Davutoğlu’na vermesi, makul bir sürede Davutoğlu hükümet kuramazsa hükümet kurma görevini Kılıçdaroğlu’na vermesi gerekiyordu. Anayasa böyle yazıyordu. Erdoğan Anayasa’yı hiçe sayarak Kılıçdaroğlu’na hükümet görevi vermeden seçime gitti. 1 Kasım’a kadar kurulacak geçici hükümette AKP azınlık, diğer partiler çoğunluk olması gerekirken, geçici hükümette AKP çoğunluk yapıldı. Erdoğan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi denilen sisteme geçilmeden önce sürekli Anayasa’yı ihlal ederek yetkilerini aştı. Bahçeli, Cumhurbaşkanını Anayasa’ya uyduramıyoruz, bari Anayasa’yı Cumhurbaşkanına uyduralım diye Anayasa değişikliğini gündeme getirdi. Yeni Mecliste HDP üçüncü parti iken RTÜK üyesi seçimlerinde üçüncü parti HDP’ye bir üyelik, dördüncü parti MHP’ye iki üyelik verdiler. Referandumda kanun maddesinde mühürsüz oylar ve zarflar sayılmaz diye açıkça yazılı iken, YSK eliyle iki buçuk milyon mühürsüz oyu geçerli kabul ederek Anayasa’yı değiştirdiler. Cumhurbaşkanlığı seçiminde akşam saat 11’de TV’lerde Erdoğan kazandı diye ilan ettiler, sokaklara silahlı adamlar çıktı, Erdoğan “atı alan Üsküdar’ı geçti” diyerek bir oldubitti ile seçimi aldılar. Yerel seçimlerde İstanbul seçimlerini iptal ettirdiler. Seçilmiş hemen hemen bütün HDP’li belediye başkanlarını görevden alıp yerlerine kayyum atadılar. Mecliste Anayasa’ya aykırı olarak HDP’li milletvekillerinin dokunulmazlıklarını geriye doğru kaldırıp, tutukladılar. Berberoğlu’nu da Anayasa’ya aykırı tutuklayıp mahkum ettiler. Anayasa Mahkemesi kararlarını uygulamadılar. AİHM kararlarını uygulamadılar. OHAL Yasası ile OHAL’in ilanı ile ilişkisi olmayan onlarca yasal düzenleme yaptılar. Yargı kararı olmadan binlerce memur, işçi, akademisyen işlerinden atıldı. FETÖ’yü tasfiye ediyorum gerekçesi ile sosyalistleri ve devrimcileri de tasfiye ettiler. Televizyonlar, radyolar, gazeteler, yayınevleri, dernekler kapatıldı. Anayasa fiilen askıya alındı. AYM bunları iptal etmedi. Meclis kararı ile çıkılması gereken İstanbul Sözleşmesi’nden Erdoğan çıkıyorum dedi, çıkıldığı iddia edildi. Üniversitelere dışarıdan kayyum atanmaya başlandı.
Daha yazayım mı?
Ya Bahçeli’nin son günlerdeki sözleri?
Yer kalmadı. Sözün özü; darbe arıyorsak, son 6 yılı bir elden geçirsek “sürekli darbe” durumu yaşadığımız açıkça görülecektir. Eskiden 10 yılda bir darbe yapılırdı. Şimdi darbe sürekli hale geldi.
- Kayyım 26 Kasım 2024 04:41
- Onların çocukları 19 Kasım 2024 04:42
- Etki ajanlığı 12 Kasım 2024 04:59
- Senaryo belli oldu 05 Kasım 2024 04:52
- Açılım senaryoları 29 Ekim 2024 04:48
- Haklar pazarlık konusu olmaz 22 Ekim 2024 04:13
- Erdoğan'ın dediklerinin meali 15 Ekim 2024 04:37
- Bilinen yalanlar 08 Ekim 2024 04:41
- Barış mücadelesi 01 Ekim 2024 04:48
- Yirmi altı sabıka 29 Eylül 2024 04:34
- İnsancıl hukuk 24 Eylül 2024 04:45
- Narin cinayeti nedeniyle akla gelenler 17 Eylül 2024 04:49