Kimin gündemi daha önemli?

Fotoğraf: MA
1 yılı aşkın süredir bütün dünyanın öncelikli gündemini kovid-19 salgını oluşturuyor. Son verilere göre dünya çapında salgın nedeniyle yaşamını kaybedenlerin sayısı 3 milyonu geride bıraktı. Sadece son üç ay içinde hayatını kaybedenlerin sayısı 1 milyonu geçti.
Türkiye’de salgın koşulları giderek ağırlaşmasına rağmen, iktidarın yarattığı yapay gündemler nedeniyle hem salgın, hem de ağır ekonomik sorunlar bilinçli şekilde geri plana itilmeye, gündem dışına çıkarılmaya çalışılıyor.
İktidarın yaratmaya çalıştığı yapay gündem tartışmaları ile geniş toplum kesimlerinin yaşadığı ve acil çözüm bekleyen sorunlar, daha önce hiç olmadığı kadar iç içe geçmiş durumda. Bugüne kadar toplumun dikkatlerini başka yönlere çekmek adına başarılı bir şekilde kullanılan yapay gündemler, halkın maddi yaşam koşullarında görülen belirgin kötüleşme nedeniyle eski gücünü ve etkisini yitirmiş olsa da hâlâ etkili olabiliyor.
İktidarın sık sık başvurduğu yapay gündem yaratma girişimleri halkın günlük yaşam mücadelesi içinde yaşadığı sorunların üzerini örtmeyi amaçlasa da, geniş toplum kesimlerini derinden etkileyen asıl gündemlerin varlığını ve ağırlığını ortadan kaldırmıyor. Öncesi bir tarafa, sadece son 1 yıl içinde her fırsatta kendi siyasal gündemlerini halkın gerçek gündeminin önünde tutmak için çırpınsalar da eskisi kadar başarılı olamıyorlar.
Kovid-19 salgınının tamamen kontrolden çıkmış olması, aşı tedariki ve uygulamalarında yaşanan olumsuzlukların artarak sürmesi, kısıtlamalar nedeniyle giderek ağırlaşan ekonomik sorunlar, aksi yöndeki tüm çabalara rağmen halkın temel ve öncelikli gündemi olmayı sürdürüyor. Salgının etkisiyle yaşanan iş ve gelir kayıplarının yarattığı sorunlar o kadar ağırlaştı ki, toplum sağlığını tehdit eden virüs tehdidinin bile önüne geçti. Günümüz koşullarında işsiz ve gelirsiz kalmak, borçlarını ödeyememek korkusu, virüs kapıp hastalanmaktan çok daha büyük bir tehdit olarak görülüyor.
Salgın ve ekonomik kriz koşullarının birbirini sürekli beslemesi ile birlikte kitlesel işsizlik ve hayat pahalılığı halkın en önemli, en öncelikli gündemi olmayı sürdürüyor. Örneğin TÜİK’in hafta başında açıkladığına göre yıllık resmi enflasyon haziran 2019’dan bu yana ilk kez yüzde 16.19 oldu. Üretici enflasyonunun bu rakamın iki katı (31.2) olması ve döviz kurundaki yükseliş önümüzdeki aylarda enflasyonun daha da yükseleceğini, hayat pahalılığının ve yoksullaşmanın artacağını gösteriyor.
Üç yıldır ağır ekonomik sorunlarla boğuşan kitleler, 1 yılı aşkın süredir devam eden salgınla birlikte yaşanan iş ve gelir kayıplarının da etkisiyle, her geçen gün çok daha zor koşullarda yaşamak, aileleriyle birlikte yaşam mücadelesi vermek zorunda kalıyorlar.
Sağlıkta ve ekonomide yaşanan olumsuz gelişmelerin de etkisiyle, geçmişte iktidarın arkasında duran, her yaptığına gözü kapalı destek verenlerin önemli bölümü iktidara yönelik öfke ve tepkilerini daha yüksek sesle dile getirmeye başladı. Bu durum, masa başında üretilen gündemlerin eskisi kadar etkili olamamasına neden oluyor.
Bugüne kadar halkın şikayetçi olduğu sorunların üzerini bir şekilde örtmeyi başaran iktidar, salgın sürecini çok kötü yönettiği gibi, ekonomide yaşanan olumsuz gelişmeler karşısında çözüm üretemez hale geldi. İktidarın salgının daha fazla yayılmasını engellemek, iş ve gelir kayıplarının yarattığı ağır ekonomik sorunları hafifletmek yerine daha da ağırlaştıracak adımlar atmasının önümüzdeki günlerde çok daha ağır ekonomik ve siyasal sonuçlar ortaya çıkarması kaçınılmaz görünüyor.
Evrensel'i Takip Et