11 Nisan 2021 00:25

Montrö tartışması ve Kanal İstanbul dayatması artık uluslararası sorunlardır

ABD savaş gemisi

Fotoğraf: DHa

Paylaş

ABD Başkanı Biden’dan beklenen telefondan hâlâ bir haber yok ama, “eski dost” Putin önceki gün Erdoğan’ı aradı.

Ancak Putin’in derdi başka, Erdoğan’ın derdi başka olduğu için bu telefonun Erdoğan’ı sevindirdiği söylenemez. Çünkü Erdoğan yönetimi, her ne kadar Suriye, Kafkasya ile ilgili sorunlar, Türkiye-Rusya arasındaki ekonomik konular, turizm vb. sorunların yanı sıra “Sputnik” aşısının Türkiye’de üretilmesi... gibi konuların konuşulduğunu söylese de Kremlin’den yapılan açıklamanın dikkat noktası farklıydı.

Kremlin’den yapılan açıklamada, Putin’in Erdoğan’ı asıl olarak, Karadeniz’i bir NATO gölü yapmak için harekete geçen ABD’nin girişimleri karşısında Ukrayna ve Karadeniz’le ilgili sorunları konuşmak için aradığı anlaşılıyor.

Nitekim Kremlin’den yapılan açıklamada, Putin’in Erdoğan’a, “Türkiye’nin Kanal İstanbul inşaatı planlarıyla bağlantılı olarak, bölgesel istikrarın ve güvenliğin garanti edilmesi adına, Karadeniz boğazlarındaki mevcut rejimin 1936 tarihli Montrö Sözleşmesi’nin maddeleriyle uyumlu şekilde sürdürülmesinin önemini vurguladı”ğı belirtildi.

Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova da, haftalık basın toplantısında, “(Montrö) Anlaşmayı revize etmeye yönelik her türlü girişim ülkemizin çıkarlarını etkiler. Bu sözleşmeyi Karadeniz havzasında istikrar ve güvenliğin, özellikle de savaş gemileri trafiğinin kilit faktörü olarak görüyoruz” diyerek, Kanal İstanbul ve “Montrö” etrafında yapılan tartışmaların emperyalist güçler arasında “Dünyanın yeniden paylaşımı”yla bağlantılı olduğu da anlaşıldı.

RUSYA’YI KUŞATMA, MÜTTEFİKLERE AYAR VERME TATBİKATI

Çünkü Biden yönetimi, Çin ve Rusya’yla Trump’tan daha barışçıl ilişkiler kuracağı beklentisini boşa çıkarmakla kalmadı, AB’yi de yanına alarak, Rusya’nın batıya yönelik etkinlik alanlarını genişletme girişimlerinin önünü kesmek için NATO üstünden somut adımlar atmaya yöneldi.

Bu adımların başında da “Defender Europe 21” tatbikatı geliyor. Bu tatbikatla, Batılı emperyalistler, Avrupa’nın Rusya’ya karşı yeniden mevzilendirilmesi ve NATO ittifakının kara, hava ve deniz güçlerinin savaş kabiliyetinin sınanması; ama daha çok;

Rusya’ya, “Durması gereken sınırları” belirlemek ve bu çerçevede Baltık ve Karadeniz’i kendi “arka bahçesi” olarak gördüğünü göstermekle kalmayıp bu konuda, Karadeniz’in NATO gölü, Ukrayna’nın NATO ülkesi olması... gibi somut adımlar atmayı, Emperyalizme karşı, özellikle de Batı emperyalizmine karşı olan antiemperyalist güçlere gözdağı vermeyi,Ukrayna yönetimi başta olmak üzere Amerikan ve Batı yanlısı yönetimlere ABD ve NATO’nun arkalarında olduğunu göstermeyi,AB’yi NATO ittifakı içinde disipline ederek, AB’nin Rusya ile ilişkilerini ABD-Rusya ilişkilerini dikkate alan bir çizgide yürütmesini sağlamayı amaçlamaktadır.

Biden yönetimi, bu amaçlarını somutlaştırarak ABD öncülüğünde, 26 ülkenin katılımıyla Rusya ile savaş senaryosu olan “Defender Europe 21” tatbikatına hazırlanıyor. Mayıs-ağustos aylarında yapılması planlanan ve Balkanlar merkezli tatbikatın hedefinin Baltık, Ukrayna ve Karadeniz üzerinden Rusya’yı kuşatma tatbikatı olduğu artık saklanmıyor. Tatbikata NATO üyelerinin yanı sıra, üyelikleri Rusya baskısıyla engellenen Gürcistan ve Ukrayna’nın da katılması elbetteki manidardır.

RUSYA BALTIK, UKRAYNA VE KARADENİZ’DE YANIT VERECEK!

ABD, Rusya’yı kuşatma provasını adım adım ilerletirken,  

Rusya da Hazar Denizi’ndeki savaş gemilerini tatbikatlar için Karadeniz’e gönderiyor.

Ukrayna kriziyle bağlantılı olarak Ukrayna sınırına da 70 bin asker ve ağır silahlar yığınağı yapan Rusya’nın Savunma Bakanı Sergey Şoygu, 6 Nisan’da yaptığı konuşmada, ülkedeki tüm bölgelerde savaşa hazırlık durumunun tespiti için denetimlere başlandığını duyurarak, NATO üstünden, tatbikat adı altında yapılan askeri yığınak, yeni üsler kurma ve eski üsleri yenileme girişimleri karşısında karşı hamlelere hazırlandıkları mesajı verdi.

Kısacası Putin, ABD-NATO ile Rusya’nın, Karadeniz-Ukrayna-Baltık hattında karşı karşıya gelmiş olduğu, bir savaşa kadar varmasa da savaş yapılmış gibi sonuçlar doğurabilecek gelişmelerin yaşandığı bir dönemde Erdoğan’ı aramıştır.

Bu yüzden de, son günlerde Rusya dışişleri ve savunma bakanlıklarından yapılan açıklamalarla birlikte dikkate alındığında açıkça görülmektedir ki, NATO’nun Karadeniz’i bir NATO-AB gölü yapma amacına karşı mücadelede “Montrö”, Rusya ve öteki Karadeniz’e kıyısı olan ülkelerin yanı sıra, antiemperyalist ve barış içinde bir dünya isteği olan güçler için de önemlidir.

MONTRÖ VE KANAL İSTANBUL TARTIŞMASI DAHA DA SERTLEŞECEK!

Hiç kuşkusuz bugün, Putin ve Erdoğan arasında acil bir telefon görüşmesinin konusu olması, Karadeniz’in NATO ve Rusya arasında bir çatışma denizine dönüşme ihtimaliyle bağlantılıdır.

Nitekim Putin’in telefonunun ertesi günü de (dün) Putin’in tersine Karadeniz’in bir “NATO denizi” olmasını isteyen Ukrayna Devlet Başkanı Vladmir Zelenskiy’nin Türkiye’ye gelmesi Montrö tartışması sıcaklığının açık bir göstergesidir.

Hele de Rusya’nın sadece “Montrö”yü savunmakla kalmayıp, “Montrö”yü baypas edeceğini gördüğü Kanal İstanbul’a da açıkça karşı olduğunu ifade etmesi, Kanal İstanbul tartışmasını da uluslararası bir sorun haline getirmiştir.

  • Bu yüzden, “Montrö’nün değiştirilmesi” tartışmasını açanların ve Kanal İstanbul’u dayatanların, Karadeniz’in NATO gölü yapılmasını isteyen bir çizgiye düştükleri açıkça ortaya çıkmıştır.
  • Bu yüzden, “dünü ve yönü” “Batı’ya, NATO’ya” dönmüş, NATO’nun stratejik ortağı Türkiye’nin Putin’in değil ABD’nin isteklerini yerine getirmek için çalışacağı anlaşılmaktadır.
  • Bu yüzden, ülke içinde Montrö ve Kanal İstanbul tartışmasının uluslararası platformlara taşınırken, ülke içinde de daha da sertleşmesi kaçınılmaz görünmektedir.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa