16 Nisan 2021 01:00

Virüse karşı mücadelede ya ‘tam seferberlik’ ya da ‘sürü bağışıklığı’na teslim olmak!

Sağlıkçıların eyleminde salgını değil algıyı yönetiyorlar pankartı

Fotoğraf: Eylem Nazlıer/Evrensel

Paylaş

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Kabinesi yine aynı şeyi yaptı. Bilim insanlarının, TTB ve uzman hekim derneklerinin, sahada çalışan sağlıkçıların, belki Bilim Kurulunun da pandemiye karşı alınmasını istediği, yeni önlem önerilerini umursamadı; bildiğini okudu!

“Pandemiye karşı mücadelede yeni önlemler alınması”nı ramazana havale eden iktidarın iki haftadan beri ayak sürümesinin faturası önceki gün “turkuaz tablo”ya 500 bin “aktif hasta”, günlük 62 bin 797 vaka ve 279 ölüm olarak yansıdı. Böylece Türkiye vaka sayısında, Avrupa’da birinci, dünyada üçüncü sıraya yükseldi. Nüfusa oranlandığında mevcut vaka sayısı Türkiye’yi dünyada açık ara birinci sıraya taşıdı. Bu rakamlara karşın Cumhurbaşkanı, kovid-19’a karşı mücadelede Türkiye’nin, dünyada en başarılı mücadele veren az sayıdaki ülkeden birisi olduğunu söyleyerek övünmeyi de ihmal etmedi.

Ve nihayet 15 gündür “Herhalde bu sefer radikal önlemler çıkar” diye beklenen, salı günü yapılan kabine toplantısından da “kısmi kapanma” dedikleri, “Dağın fare bile doğurmadığı” kabilinden önlemler çıktı!

BİLİM İNSANLARI ‘TAM KAPANMA OLMAZSA OLMAZ’ DİYOR AMA...

Bilim çevrelerinden gelen önlemlerin başında olan ve eğer bu olmazsa öteki önlemler etkisiz kalır denilen, dolayısıyla “Olmazsa olmaz” görülen en baş önlem; “3-4 haftalık, gerekli ekonomik ve sosyal önlemlerin de alındığı tam kapanma”ydı!

Ancak Erdoğan ve kabinesi, bu konuda bir adım atmazken, 1 Mart “kontrollü açılımı” öncesindeki “yasaklara” geri döndü.

Oysa vaka ve ölümlerdeki artış 1 Mart öncesinde başlamıştı ve bilim insanları, yeni ve daha sıkı önlemler alınmazsa ki; yeni ve sıkı önlemlerin başında da “tam kapanma” vardı, “Salgının bir tsunamiye dönüşeceği” uyarılarını yapmaya başlamışlardı.

Bu yüzden de son birkaç gündür yapılan tartışmalara bakıldığında, 1 Mart öncesine dönmeyi aşmayan yeni önlemlerle, virüsün yayılmasının kontrol altına alınmasını hiç kimse beklemiyor. Tabii bu önlemleri alıp ilan eden Cumhurbaşkanı Erdoğan ve kabinesi ile “İktidar ne söylerse doğru söyler ne ederse doğru eder”i kendisine kılavuz edinen medyası dışında!

Pazartesi günkü toplantısında pandemiye karşı mücadeleyi uzun uzun tartışıp kabineye bir öneriler paketi sunduğu söylenen Bilim Kurulu ve Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, bu önlemlerle virüsün yayılmasını kontrol altına alacak sonuçlar bekliyor mu, bunu da bilmiyoruz!

İKTİDAR PANDEMİYE KARŞI YASAK VE CEZALAR DIŞINDA SEÇENEK TANIMIYOR

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve kabinesinin aldığı yeni kısıtlamalar; hem tarihte pandemilere karşı mücadelenin hem de son pandeminin 1 yıllık seyrinden çıkarılan derslerin ışığında tartışılıyor. Daha da tartışılacaktır. Ama bu tartışmalardan çıkan en önemli sonuçlardan birisi, hatta birincisi olan pandemiye karşı mücadelenin yukarıdan alınan direktifler, yasaklar ve cezalarla sürdürülemeyeceğidir.

Çünkü pandemilerle mücadele, ancak “toplumsal bir seferberlik” olduğu ölçüde başarılı olma imkanına sahiptir.

Ancak pandemiye karşı seferberlik ilan etmeyen bugünkü iktidar; kendisine muhalefet eden ya da etme potansiyeli taşıyan tüm odakları ezmeyi esas alan bir strateji benimsediği için;

* Bilim insanlarının hekim ve uzmanlık örgütlerinin, sahada çalışan sağlıkçıların pandemiye karşı mücadele için öne sürdükleri öneri ve ölçütleri umursamayarak,

* Pandemiye karşı mücadelenin ön cephesinde yer alan hekimlerin örgütü TTB’yi derhal kapatılması gereken, teröristlerin yönetiminde bir örgüt olarak göstererek,

* Muhalif belediyelerin pandemiye karşı mücadeleye katılma girişimlerini “devlet içinde devlet” iddiasının alameti olarak gösterip, onların girişimlerini engelleyerek,

* Muhalif siyasi partileri hedef koyan ve onları pandemiye karşı mücadelenin dışında tutma ötesinde pandemiyi onları ezmenin bir dayanağı yapan girişimler yaparak,

* Sendikaların ve emek örgütlerinin işçiler ve emekçiler arasında virüsün yayılmasına karşı önlemler istemesini, “Çarkları döndürmek mecburiyetindeyiz” iddiası şalıyla örterek,

* Yerellerde örgütlü kitlesel karakterli kültür örgütleri, çevre örgütleri, kadın ve gençlik örgütlerinin pandemiye ilişkin taleplerini umursamayarak pandemiye karşı mücadelede yasaklar, cezalar ve yukarıdan verilen emirlerle yönetilen tarzı esas almıştır.

VİRÜSE KARŞI TAM KAPATMA, TAM SEFERBERLİK!

Şu artık açıkça ortaya çıkmıştır ki; iktidarın bugüne kadar uyguladığı yasaklar ve cezaları biraz artırma ya da azaltma dışında bir seçeneği yoktur.

Oysa pandemiye karşı mücadele, “toplumsal seferberlik” sorunudur. Ve bu da ancak, toplumun dinamiklerinin değerlendirilerek, en geniş kesimlerin dayanışmasını kapsayan bir mücadelenin örgütlenmesiyle mümkündür.

Aksi halde geriye, ya “Ölen ölür kalan sağlar bizimdir” diyen kaba “sürü bağışıklığı” ya da bunun aşıyla desteklenerek, sürecin daha az acılı olmasını amaçlayan bir “sürü bağışıklığı” kalır.

Erdoğan iktidarının pandemiye karşı mücadele stratejisi, laf kalabalığından arındırıldığında, açıkça sürü bağışıklığıdır. Ancak, iktidarın aşı konusundaki girişimlerindeki gönülsüzlüğü dikkate alındığında, bu sürecin kaba bir “sürü bağışıklığı” olarak gerçekleşeceğini, acılı ve büyük can ve mal kaybına yol açacak bir süreç olacağını söylemek abartı olmaz.

Bu yüzden de iktidarın aldığı ve almadığı önlemlerin ötesinde bu önlemlerin arkasındaki gerçeklerin açıklanması, bugün iktidarın seçeneksiz kaldığı koşullarda daha da önem kazanmıştır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa