Mehmet Boztepe; duru suyun izi...
Mehmet Boztepe | Fotoğraf: Özcan Yaman/Evrensel
Günlük ölüm istatistikleriyle kuşatılmış bir zamanın içinden hayatı anlayabilmek... Meşakkatli iştir ama ölümün dayattığı ‘hiçlikle’ başa çıkabilmenin başka yolu da yoktur. Ölümün de aslında hayat esaslı olduğu gerçeğiyle hemhal olabilmek için yüzyıllardır süren felsefi tartışmalara gerek kalmıyor bazen. Uğurlamaya bile gidemeyeceğiniz bir arkadaşın beklenmedik ölüm haberi bile yetiyor. Derin bir ıssızlık hissiyle birlikte ölümün çağrıştırdığı herşey hayatın nasıl yaşanması gerektiğine dair oluyor yine de... Böyle de yaşanabiliyor işte; böyle devrimci, böyle sorumlu ve böyle sade, mütevazı, sessiz, sitemsiz... Mehmet Boztepe gibi...
Prof. Cem Terzi yazmıştı Kenan Ateş yoldaşımızın ardından: "Değerini başkasının gözüne sokmayan insanların arkasından hissettiğimiz ıssızlık derin olur." Böyle bir ‘ıssızlık’ halindeyiz yine. Terzi’nin dediği o türden biriydi çünkü Boztepe de. Değerini başkasının gözüne sokmayanlardan. Arkasından hemen ilk elden duyulan, ‘keşke daha çok birlikte olabilseydik, daha yakından tanıyabilseydik’ vb. duygular bu ‘derin ıssızlık’ halinin yansımaları oluyor. Ama bunu bir ‘vicdan azabı’ konusu olarak algılarsak yanlış yaparız. Asla. Boztepe türü değerlerin yaşarken farkına varılamayışı, elimizin, gözümüzün kanıksanması gibi bir şeydir. Görürüz, tutarız da bunu gözlerimizle, ellerimizle yaptığımız üzerinde durulacak bir ‘ayrıntı’ değildir ya günlük yaşamımızda. Boztepe de öyledir, oradadır işte; partinin irtibat bürosundadır. ‘İrtibat Memet’tir o. Telefon başındadır... Kapıda karşılayandır... Toplantılara yemek yetiştirendir; arada yemek dağıtandır... Gençlik kamplarında, etkinliklerde her işe koşturandır... Küçük iş büyük iş ayrımı yapmayıp hiç bir işe yok demeyendir... Gösterişten, vitrinden uzak durandır... Örgütün mutfağını mekan belleyendir... Karıncadır... Egosuzluğun, mütevazılığın, nezaketin militanlaşmış halidir... Elimizdir... Gözümüzdür... Bizden bir parçadır...
Bu yüzdendir işte, elimizi gözümüzü kaybettiğimizde gerçekte neyi kaybettiğimizi anlayabiliyorsak, Boztepe’ler de yitirildikten sonra anlaşılabiliyor ancak. Derin kelamdır: “Gerçek değer, varlığı boşluk dolduran değil, yokluğu boşluk yaratandır.”
***
Genç bir işçiyken atıldığı hayatı değiştirme kavgasında, 10 yıla varan mapusluğunda da sonrasındaki görev alanlarında da, bir arkadaşının dediği gibi, “duru bir su gibi yaşadı ve gene öyle temiz ve duru akıp gitti” Mehmet Boztepe. Duru su iz bırakır mı? Bırakır! O izi görmek, anlamaktır mesele. Sessiz, sitemsiz bir militanın bıraktığı izi ruhunda bellemek, kerteriz almak, sürmek bir ömür boyu...
“Bir of çeksem karşıki dağlar yıkılır” der ya türkü; dağları yıkmaz belki acımız ama Boztepe gibilerin bıraktığı duru su izinden yürümenin bu köhnemiş düzeni yıkmanın biricik yolu olduğunu anlamak da az şey değildir.
***
Kalbinin aydınlığı yüzüne vurmuş kardeşim. Handan yoldaşımızın eşi, Heval’imizin güzel babası...
Kısa yaşadın belki ama yaşanması gerekeni yaşadın, güzel yaşadın. Atölyelerden Partiye, namuslu, dürüst, tertemiz, yalansız bir işçilikle güzelleştirdin hayatı... Ani ölümünle hayatın nasıl güzelleştirilebileceğine dair son dersini de verip gittin işte.
Şimdi yaşlı gözlerimiz bıraktığın o duru izdeyken, dilimizde şairin sözleri:
“Hayat ne çok şeye benziyor, kimi zaman insana
eskiden çok öldürülürdük, şimdi çok ölüyoruz.
Toprak bizi çagırıyor, aynaya çarpıp düşüyor kuş
taş plak dönüyor, kalbimizin ortasında kırılıyor iğne
ölüm yazılamaya çıkıyor, yaşam köşede nöbetçi
dağlar ne çok şeye benziyor, kimi zaman devrime
insan ne çok şeye benziyor, kimi zaman kendine
çocuklar ölüme durdukça, bütün anneler göğe yükseliyor.
Sözümüzü yarıda kesiyor babalar, dilimiz âh’a saklanıyor.
Devrim adını değiştiriyor ama yine Devrim koyuyor.
Ölüm ne çok şeye benziyor, çoğu zaman arkadaşa …”
(sezai sarıoğlu)
- 1 Mayıs, 10 Not 05 Mayıs 2024 04:46
- İstanbul seçimi, sazan sarmalı ve Zana’nın trajedisi! 29 Mart 2024 19:51
- Solun ayarını seçimler mi bozuyor, yoksa ayarlar bozuk mu zaten? 09 Temmuz 2023 04:40
- Sosyalistlerin muaf olma hali ya da kaybeden sadece "Burjuva muhalefeti" mi?! 25 Haziran 2023 01:55
- Yenilmek de direnerek olsun, teslim olarak değil! 21 Mayıs 2023 04:40
- 1 Mayıs notları ve 14 Mayıs imkânı 07 Mayıs 2023 02:19
- Tarihi seçimler ve solda sekterlik halleri 30 Nisan 2023 04:17
- ‘Ayşe Teyze’ler, Mahirler varken, seccade konsolidasyonu yeter mi? 09 Nisan 2023 04:56
- Ayhan Bilgen’in ‘yapıcı muhalifliği’ ve bir tür ‘itirafçılık’ hali! 02 Nisan 2023 04:48
- Şapkadan çıkan Erbakan ile ‘bize pusu kurdular’ diyen pusucu nereye koşuyor? 26 Mart 2023 04:40
- 20 Mart’a denk düşen ‘tesadüfler’ ve bir zorunluluk 22 Mart 2023 04:49
- Değişim enerjisi, kuyudaki Akşener ve ‘kazanacak aday’a ilişmek! 12 Mart 2023 10:16