22 Nisan 2021 00:14

Oyunun ruhu parayı yendi mi?

Avrupa Süper Lig protestosu

Fotoğraf: AA

Paylaş

Avrupa’nın en yüksek izlenilirlik oranına sahip, aynı zamanda en zengin (ve de en borçlu) takımlarından 12 tanesi, uzun zamandır tasarladıkları alternatif/kapalı lig projesini (Avrupa Süper Ligi) hayata geçirmek üzere ilk adımı atmıştı ki, karşılarında hiç beklemedikleri kadar güçlü bir tepki görünce tornistan yapmak zorunda kaldılar…

FIFA ve UEFA’nın ciddi yaptırım uyarısının yanı sıra, pek çok kulüp, teknik direktörler, eski futbolcu, yorumcu ve taraftar grubunun karşı duruşuyla Avrupa Süper Ligi başlamadan bitti. Tabii şimdilik…

Bu işe kalkışanlar, en az organizasyona karşı çıkanlar kadar, “Futbolun ekonomisiymiş, borçmuş, futbolun ruhuymuş, eşit koşullarda mücadeleymiş, bunlar beni hiç ilgilendirmiyor, ben alacağım keyfe bakarım” diyen insanlar olduğunu da biliyorlar. Onların iştahını da işte paralarına göz diktikleri bu insanlar kabartıyor. Dünya ölçeğinde bu kitlenin kendilerine çok büyük paralar kazandıracak büyüklüğe ulaştığından eminler. Teknik direktörlerin, futbolcuların görüşlerini almaya, taraftarların nabzını ölçmeye gerek duymadan böyle bir işe girişmelerinin altında belli ki, “Milyonlarca insan her zaman bizim maçlarımızı izlemeyi tercih eder” öz güveni yatıyor. Bu öz güvenden aldıkları güçle olası tepkileri kolayca göğüsleyebileceklerini hesap ettikleri açık. Lakin evdeki hesap bu kez çarşıya uymadı…

İşin içinde yer alan bazı takımların oyuncuları da organizasyon karşıtı açıklamalar yapınca geri adım atmaktan başka çareleri kalmadı.

Futbolun özündeki manevi değerleri, dayanışma duygusunu, eşitlik kavramını, zayıfların umut etme ve hayal kurma hakkını hâlâ önemseyip kollayan bunca insan olduğunu görmek elbette sevindirici…

Her şeye rağmen, dizginlerini, açgözlü insanların elinde tuttuğu kulüplerin yaşananlardan ders aldığını ve bundan sonra rahat duracağını söylemek saflık olur. Olsa olsa “yöntem yanlışlığı” dersi çıkarmışlardır. Aynı hedefe, başka yöntemlerle yol almayı deneyeceklerinden kuşku duyulmaz.

Diğer takımları ve organizasyonları tamamen dışlayan, itibarsızlaştıran bir projede yer almayı sindirebilen ve oyundan çok, oyun üzerinden kasalarına girecek parayı düşünen kulüp yönetimlerinden bundan sonra da her türlü açgözlülük hamlesi beklenebilir. Ne de olsa, paraya tapan ve bencilliği, çıkarcılığı, fırsatçılığı yönetim politikalarının ana unsuru haline getirmiş bir zihniyet var karşımızda…

“Elit” bir lig kurma girişimi, söz konusu kulüpleri yöneten başkanların, yöneticilerin futbolun “ruhundan” ne kadar uzak kişiler olduğunu da bir kez daha ortaya koydu.

Tabii bütün bu gelişmeler, futbolun derin eşitsizliklerle örülü mevcut dengesiz durumunu ve bu tablonun baş sorumlusunun FIFA ile UEFA olduğu gerçeğini unutturmamalı. O nedenle, “futbolun ruhu”, “eşitlik” gibi söylemleri en son ağzına alacak kurumlar olmalı FIFA ve UEFA. Sicilleri hiç de temiz sayılmaz. Oyun; uluslararası dev şirketlere, oligarklara, iş insanlarına, CEO’lara, sponsorlara, reklamcılara teslim edilir ve onların belirlediği rotada büyük rant hedeflerinin aracı haline getirilirken FIFA ve UEFA nedense futbolun ruhundan, eşitlikten söz etme ihtiyacı hissetmiyordu…

FIFA ve UEFA’nın tepkisinden yola çıkarak, “Oyunun ruhu, paranın gücünü yendi” gibi romantik yorumlar yapmak, bu nedenle pek anlamlı değil...

Ne yazık ki futbolun oyun özelliği artık gerilerde kaldı. Şimdilerde birinci hedef ilgi ve izlenme kaynaklı ranttan olabildiğince büyük pay kapabilmek… Devasa borçlanmak pahasına başarılı olmak, başarının getireceği parayı elde etmek, sonra bu parayla yine en yüksek bedelli transferleri yapıp yine başarılı olmak, yani “para-başarı-para” döngüsünü kurabilmek…

Oyunu bu döngüden ancak eşit koşullarda mücadeleyi ve rakiplere saygı duymayı her şeyin önünde gören, kazanmaktan çok işin keyif ve eğlence boyutunu önemseyen, fanatizm zehrine bulaşmamış bilinçli futbolseverler kurtarabilir.

İlgi ve izlenilirlik üzerinden yürüyen günümüz futbolunda, futbolseverlere düşen rol çok büyük. O çokça sözü edilen “ruhu” hissedebilmek için, bilinçli futbolseverlerin oyuna yönelik saygı, eşitlik, dayanışma taleplerini her fırsatta gür sesle dile getirmesi gerekiyor. Ta ki bu talepler hayata geçirilene kadar…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa