25 Nisan 2021 00:11

İyi/kötü bilim?..

Fotoğraf: Rawpixel

Paylaş

Son yıllarda her alanda, özellikle genetik, biyoloji, tıp alanlarında baş döndürücü teknolojik gelişme yaşanıyor. Bilimsel araştırmaların yol açtığı yeni buluşlar yeni hedefler, amaçlar üretiliyor. Ve tasarlanan, üretilen her yeni teknolojinin bir yanıyla “insan türünün akıbetini” ilgilendirdiğine karar verildiğinde öncelikle şu soru soruluyor: “Acaba bu bilimsel buluşun,  üretilen yeni teknolojinin kullanımı insan türünün genetik yapısını değiştirerek günümüz koşullarının insan bireyini -yani bizi-, ondan -yani bizden- daha üstün bir konuma getirilecek başka birey kesimlerinin, bir başka ırkın ya da bir başka türün mutlak egemenliği altına sokar mı?”

İnsan bireyinin laboratuvar ortamında döllenme ve gelişme süreçleriyle üretilmesine yönelik teknolojiler, kök hücre çalışmaları, genetik müdahaleler, yapay zeka, evrenin bir köşesinden çıkıp gelecek uzaylılar kurgusu, hatta bir yönüyle COVİD 19 gerçeği ve tedavisi (aşısı) büyük bir çoğunluğa “Ne olacak bizim halimiz!..” sorusunu sorduruyor.

Soruyu soranların önünde insan üzerindeki olumsuz etkileri asla yadsınamaz yaşanmış iki örnek var: Nazi Almanya’sındaki “Genetik soy arıtım ideali ile başlayıp soykırım gerçeği ile sonuçlanan” bilimsel çalışmalar sırasında öldürülen milyonlarca insan ile ‘demokratik devletler dünyasındaki’ atom bombasının kullanımı sırasında öldürülen başka milyonlarca insan!..

Bu örnekler çoğumuzu öylesine etkilemiş ki, her yeni bilimsel buluşu ya da üretilen her yeni

teknolojiyi tartışırken bu örneklere işaret ediliyor ve “Ne olacak halimiz” sorusuna; bilim, bilimsel araştırmalar, bilimsel buluşlar, üretilen teknolojiler sorgulanarak yanıt bulmaya çalışılıyor.

Ne yapalım? Bilimi, bilimsel araştırmaları, bilimsel buluşların uygulamasını, yeni teknolojilerin kullanımını yasaklayalım ya da sınırlayalım mı? Yasaklamanın ya da sınırlamanın ölçütü “iyi/kötü bilim”, “yararlı/yararsız bilimsel araştırma”, “faydalı/zararlı buluş, teknoloji” mi olsun?

İyi/Kötü, yararlı/yararsız, faydalı/zararlı ayırımını bilimin, bilimsel araştırmanın, bilimsel buluş ve teknolojinin “Ne olacak halimiz” sorusuna vereceğimiz yanıta etkisini esas alarak mı yapalım?

Üç kişi arasında geçen bir atışma-tartışmayı okuyordum.

Birisi şöyle bir görüş açıklamış: “ (Ülkemiz) apaçık bir parti devletine dönüşmüştür. Şu an Nazi Almanya’sından farkı yoktur.” Bir başkası açıklanan görüşe “(…) o kabus Nazi Almanya’sında hiç olmazsa bilim ve teknolojiye yapılan yatırımlar vardı, bizde o da yok” diyerek katkı sunmuş. Kulak misafiri olan üçüncü kişi de açıklanan görüşe katkı sunanı kınamış: “Nazilerin öldürdüğü milyonlardan da mı utanmadınız? Üzerinde test yapılanlara sor bir de o bilim ve teknoloji yatırımlarını!”

Tartışanların fikirlerine odaklanmıştım, onların alanından ayrıldım, aklıma gelenleri kendi düşünsel dünyamda benimsediğim gerçeklerin süzgecinden geçirerek değerlendirdim.

Nazizm bilimsel araştırmaların odağına kendi ideolojisinin kabullendiği “insan tasarımı” dışında kalan insan topluluklarının “İnsan özünü yok etmeyi” ve onları sanayinin etten kemikten canlı araçlarına dönüştürme hedefini yerleştirmişti.

Nazizm kapitalist sisteme alternatif değildir. Nazizm kapitalist sistemin özünü güvence altına alan devlet biçimlerinden biridir.

Demokrasi de kapitalist sistemin devlet biçimlerinden biridir ve iletişim, genetik,  biyoloji, tıp alanlarındaki bilimsel araştırmaları tekeline almış güçler bir de bilişim, ulaşım, enerji, sağlık, sigorta, eğitim, finans vb. alanlarında tekelleşirlerse onların “İnsan türü üzerinde mutlak söz sahibi olma tehlikesi” ortaya çıkar.

Bilimin, bilimsel araştırmaların, bilimsel buluş ve teknolojilerin kullanımının “Ne olacak halimiz!...” sorusunu sorduran hali kapitalist sistemin şu ya da bu devlet biçiminden kaynaklanmıyor, kapitalist sistemin bizzat kendisinden kaynaklanıyor.

Bilimin, bilimsel araştırmaların, bilimsel bulgu ve teknolojilerin uygulamasının yasaklanmayacağı, sınırlanmayacağı;  “iyi/kötü bilim”, “yararlı/yararsız bilimsel araştırma”, “faydalı/zararlı buluş, teknoloji” tartışmalarının aşılacağı; bilim ve halleri söz konusu olduğunda “Ne olacak halimiz!...” diye kafamızı kaşıyıp endişeli günler yaşamaktan kurtulacağımız zamanlar ancak kapitalist sistemin aşılmasıyla mümkün olabilecektir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa