5 Mayıs 2021

Cengiz Holding ve Rize halkı karşı karşıya gelince Erdoğan kimden yana olur?

Fotoğraf: Yakup Okumuşoğlu (@AvOkumusoglu) /Twitter

Rize’nin İkizdere ilçesi İşkencedere Vadisi’nde açılmak istenen taş ocağına karşı köylülerin direnişi; ramazan, pandemi, jandarma şiddeti, gözaltılar, Cengiz İnşaat’ın yalanları, yerel idarenin ve AKP’nin gerçekleri çarpıtmak için başvurduğu kara propagandaya rağmen sürüyor.

Köylüler her gün sabahın köründen akşamın karanlığına kadar, jandarmanın barikatlarına karşın, ocağı açan dozerlerin jandarma korumasında çalışmasını ‘Göz altında tutmaya’ çalışarak, ağaçlara bayrak asarak, olmadı ağaçlara çıkarak seslerini tüm ülkeye duyurmaya çalışıyorlar. 

1990’ların başında uluslararası bir altın firması olan Eurogold’a karşı Bergama köylülerinin tarihsel direnişinden beri Türkiye’nin havasını, suyunu, toprağını, ormanlarını, meralarını, tarihi ve doğal sit alanlarını korumasını köylüler üstlenmiş bulunuyor. Bu doğal servetleri koruması gereken devlet ise maden, enerji ve inşaat firmalarının kollayıcısı oluyor; devletin güvenlik güçleri de şirketlerin özel güvenlik güçlerinden daha çok sermayenin koruyuculuğunu üstlenmiş durumdalar.

İKİZDERE KÖYLÜLERİ BÜTÜN GEÇMİŞ DİRENİŞLERİN DE SÖZCÜSÜ GİBİ! 

Bergama’dan Uşak Eşme’ye Kaz Dağlarından Bursa Kirazlıyayla’ya, Muğla’dan Artvin Cerattepe’ye yayılan doğayı koruma direnişi, bugün İkizdere köylülerinin direnişinde yeniden canlanıyor.

İkizdereliler, sanki bütün önceki direnişlerde yaşamışçasına konuşuyor; bütün o direnişçilerin temsilcisi gibi dimdik durmaya çalışıyorlar.
Kadın direnişçi sosyal medyadan; “Karanlıkta yollara düştük, buraya vardığımızda hava anca aydınlandı” diyerek başladığı sözlerine; “Barikatlarla karşılaştık, asker her yeri tutmuştu... Direnmeye devam edeceğiz. Ama destek bekliyoruz. Bundan sonra böyle sorunların yaşandığı her yere gidip destek vereceğim... Bu güzel doğada yaşamak istiyoruz. Özgür olmak istiyoruz” diye devam ederek herkesi direnişe destek olmaya çağırıyor.

İkizdere’nin köylüleri direniyor. Pandemi koşullarına ve köylüleri caydırmak için jandarma ve yerel idarenin, AKP’nin yerel teşkilatının girişimlerine karşın direnişin sürmesi, önceki direnenlerden öğrendiklerini daha da ileri götürerek sonraki benzer direnişlere ilham olması kendi başına önemli.

Çünkü gelinen yerde İkizdere’deki direniş; herhangi bir firmanın İkizdere’ye gelip bir taş ocağı açmak istemesi ve yöredeki iki köy halkının böyle bir ocak açılmasını istememesi gibi basit bir şirket-köylü karşı karşıya gelmesi değil.

İKİZDERE’DE "AKP KİMDEN YANA" SORUSU YANIT BULUYOR!

Çünkü böylece İkizdere köylülerinin direnişi, Türkiye’nin her yanında bu gelişmeleri izleyen halklar için Erdoğan ve iktidarının kimden yana olduğu sorusunun ortaya atılması ve bu soruya gerçekçi bir yanıt vermeyi kolaylaştıran, ülke sathında tartışılan siyasi bir vaka biçimine dönüşmüş bulunmaktadır.

Cengiz Holdingle İkizdere köylülerinin karşı karşıya gelmiş olması, Rizeli Erdoğan ve partisine yüzde 70-75’ler gibi çok yüksek oranda (çoğu seçimde de en çok) oy veren Rize halkıyla, Saray’ın gözdesi bir avuç holdingden birisi, hatta birincisi olan Cengiz Holdingin karşı karşıya gelmesi olarak gelişecek görünmektedir.

Kısacası bugün 2 haftayı geride bırakan İkizdere köylülerinin direnişi; Erdoğan’ın ve partisinin suyunu, ormanını, havasını, doğasını korumak isteyen Rize halkından yana mı yoksa Cengiz Holdingden yana mı olduğu imtihanına dönüşmüş bulunmaktadır.

İkizdere köylülerinin direnişi bugün artık, çevrecilerin, ilerici demokrat kamuoyunun dikkat merkezinde olan siyasi bir olaya dönüşme seyrine girmiştir. Bu yüzdendir ki, CHP ve HDP milletvekilleri direniş bölgesine giderek direnişe destek verip bölgede çeşitli girişimler yapmışlardır, yapmaktadırlar.

AKP HEYETİ DE İKİZDERELİLERİ ZİYARETE GİTMEK ZORUNDA KALDI! 

Direnişi görmezden gelen, sönmesini bekleyen AKP bile sorunun siyasi bir karakter kazanması karşısında Rizeli Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı başkanlığında bölgeye bir heyet göndermek zorunda kaldı.

Heyeti köylüler soğuk karşıladı, ama sorulara da boğdu. Hayati Yazıcı’nın bu sorular karşısında tek yanıtı, “Söyleyelim de size brifing verilsin” oldu. Ki, AKP heyetinin ziyaretinden sonra da jandarmanın köylülere yönelik kuşatma, şiddet ve gözaltına varan caydırma girişimlerine devam etmesi AKP’nin köylüleri, çevreyi değil Cengiz Holdingi koruyup kollamaya devam edeceğinin göstergesi oldu.

Hayati Yazıcı’nın taş ocağının neden İkizdere’de açılmak istendiğine, “Burada mühendisler araştırdı. Kullanılacak malzemenin nitelikli bazalt olduğu ve deniz suyuna dayanıklı olacağı ve ağır olacağı bildirilmiş. Böyle taş yalnız İkizdere’deki bu vadide var” iddiasının da gerçek olmadığı, ÇED raporunu inceleyen Jeofizik Mühendisi Dr. Savaş Karabulut (*) tarafından yalanlandı. 

DOĞU KARADENİZ CENGİZ HOLDİNGİN KAPALI AV ALANI MI? 

CHP Milletvekili Ali Öztunç, bölgede ikinci bir taş ocağı açılması için girişim yapıldığını ve daha ihalesi yapılmamış ocağın şimdiden Cengiz Holdinge verildiğini iddia ediyor.

Tabii Cengiz Holdingin bölgedeki faaliyetleri birkaç taş ocağı ile sınırlı değil. Tersine yıllardır Doğu Karadeniz bölgesindeki yol, köprü, liman, havaalanı, maden araması, stadyum, taş ocakları vs... gibi bölgede alt ve üstyapıya dair ne kadar inşaat işi varsa Cengiz Holdingin tekeline verilmiş görünüyor. Sanki bölge Cengiz Holdingin kapalı av alanı! Bu da ister istemez, bölge halkıyla Cengiz Holdingi ve onu koruyup kollamayı asli görevi sayan Erdoğan-AKP iktidarını karşı karşıya getirmektedir.

İkizdere’deki direniş, bir avuç köylüyle Cengiz Holding ve devletin valisinin, jandarmasının, AKP teşkilatının karşı karşıya gelmesi, hatta AKP ve MHP’nin Rize teşkilatlarının da karşı karşıya gelmesi açısından, bölgede AKP’nin sihrinin bozulduğunun işareti olarak görülmesi gereken bir gelişme olarak anlamlanmaktadır.
 
(*) Jeoloji Mühendisi Dr. Savaş Karabulut’un değerlendirmeleri dün gazetemizde ayrıntılarıyla yer aldı.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Kamu işçisi hedefte

Kamu işçisi hedefte

Ücretleri baskılayan Erdoğan-Şimşek programının yeni hedefi toplu sözleşme sürecine giren 600 bin kamu işçisi. Sendikal bürokrasi eliyle işçiden kaçırılan sözleşme taslağı, iktidar medyasına sızdırıldı. “Taleplerimizi karşılamıyor” diyen işçiler öfkeli. Ekonomide, iç ve dış politikada sıkışan Saray iktidarı, toplumu yönetebilmek için yasaklara, gözaltılara ve tutuklamalarla sarılıyor.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
'Heybeden’ her gün yeni bir soruşturma çıkıyor. Yargı sopasıyla topluma gözdağı verilmek isteniyor.

Evrensel'i Takip Et