Bıçak kemikte

İzzet İpek'in cüzdanı | Fotoğraf: Fırat Topal/Evrensel
Yıllardır birbirini izleyen ekonomik krizler ile mücadele etmek zorunda bırakılan, kovid-19 salgını ile birlikte ciddi geçim sıkıntısına sürüklenen geniş halk kesimleri, uzun süredir çok zor koşullarda yaşam mücadelesi vermeye çalışıyor.
Koronavirüs salgınının da etkisiyle yaşanan iş ve gelir kayıpları, plansız programsız alınan bir kapanma ve normalleşme kararı ile birlikte belirgin şekilde arttı. Salgının başından itibaren neredeyse bütün yasaklardan muaf tutulan işçiler ve iş yerleri, kapatılan esnaf büyük bir çıkmaz içine itildi. Yıllardır zaten yokluk içinde yaşayan milyonlarca insan çok zor koşullarda iş ve ekmek mücadelesi yürütürken, bugün gelinen noktada ne iş kaldı ne de gelir.
İktidar, dünyada eşi benzeri olmayan tam kapanma uygulaması ile çelişkili kararlar almaya, uygulamaya ve alınan kararları sık sık değiştirmeye çalışarak virüs dahil herkesi şaşkına çevirmeyi başardı. Çalışan nüfusun büyük bölümünün muaf olduğu tam kapanma sürecinde üretim, imalat ve hizmet gibi birçok sektörün açık olması nedeniyle milyonlarca insanın yarattığı hareketliliğin salgınla mücadelede ne kadar etkili olacağı belirsiz.
İktidarın asıl amacının salgınla mücadele olmadığı, 1 yılı aşkın süredir atılan göstermelik adımlarla kendisini defalarca gösterdi aslında. Halk nezdinde iktidar cephesinden söylenen hiçbir sözün, alınan hiçbir kararın artık hükmü kalmadı. İhtiyacı olanlara gerekli gelir desteği sağlanmadan alınan kararlar ve sayısız örneği yaşanan çifte standarda dayalı uygulamalar herkesin gözü önünde yaşanıyor.
TÜİK’in açıkladığı resmi enflasyon verileri ile halkın çarşıda, pazarda, mutfakta hissettiği enflasyon arasındaki fark tehlikeli şekilde açılmaya başladı. Hafta başında açıklanan nisan verilerine göre tüketicinin enflasyonu (TÜFE) yıllık yüzde 17.14’e çıkarken, üretici enflasyonundaki (ÜFE) yıllık artış yüzde 35.17 oldu.
Üreticilerin maliyetlerdeki artışın tamamını olmasa da önemli bölümünü önümüzdeki dönemde fiyatlara yansıtacağı dikkate alındığında, resmi enflasyonda yukarı yönlü hareketin devam etmesi kaçınılmaz görünüyor. Tüketici enflasyonu ile üretici enflasyonu arasındaki makasın tehlikeli şekilde giderek açılması, emekçilerin ücretlerinin önümüzdeki aylarda erimeye devam edeceğini, satın alma gücünün daha da düşeceğini gösteriyor.
Yüksek enflasyon oranları halkın satın alma gücünü doğrudan ilgilendirirken toplumun her kesimini aynı derecede etkilemiyor. Ülkede tasarruf yapabilme olanağına sahip olanlar, faiz ve rant geliri elde edenler sahip oldukları avantajlar sayesinde gerek ekonomik krizin gerekse enflasyonun etkisini daha az hissediyorlar. Buna karşın ücretli emekçilerin büyük bölümü, işsizler, iş ve gelir kaybı yaşayanlar, geçimlerini sürekli borçlanarak sağlayanlar açısından yüksek enflasyon ya da hayat pahalılığı ekonomik tehditlerin en başında yer almayı sürdürüyor.
Emekçi aileleri açısından uzun süredir yaşanan zorluklar ve çekilen zahmetler artık katlanılamaz noktaya geldi. Ekonomik sorunlar nedeniyle her geçen gün yeni intihar haberleri geliyor. İktidarın ekonomi ve salgın politikalarındaki başarısızlığının yarattığı olumsuzlukların halkı isyan noktasına getirdiği açıkça görülüyor.
Yıllardır düşük ücret ve yetersiz gelir elde ederek adeta kölelik koşullarında çalışan, boğazına kadar borç batağına saplanan, bütün bunlara rağmen en temel insani yaşam koşullarına bir türlü sahip olamayan milyonlarca kent ve kır emekçisi, küçük esnaf ve günübirlik gelirle yaşam mücadelesi verenler açısından adeta bıçağın çoktan kemiğe dayandığı anlaşılıyor.
Evrensel'i Takip Et