Şaşırtabildiklerimizden misiniz?..
Ekrem İmamoğlu | Fotoğraf: İBB Basın
Adam, Fatih Sultan Mehmet’in validesinin türbesi çevresinde elleri arkasında bağlı yürümüş. Bu nedenle hakkında şimdilik “ön inceleme” başlatmışlar.
Şaşırmadım.
Çok eskilerde ABD ile yapılmış “gizli antlaşmalar” açığa çıkartılmıştı ve ben şaşırmıştım: ABD ile olan ilişkilerimiz, hiçbir yerde yayımlanmadıkları için halkın bilmediği “gizli” kalmış antlaşmalara göre düzenleniyordu. Şaşırmamak olası mı?
Daha sonraları “gizli kararnamelerin” varlığından haberdar oldum ve ben gene şaşırdım: Toplumsal yaşantımızın bir bölümü, hiçbir yerde yayımlanmadıkları için halkın bilmediği “gizli” kalmış kararnamelerdeki düzenlemelerle yönetiliyordu. Gel de şaşırma!..
Daha daha sonraları “gizli Bakanlar Kurulu prensipleri” olduğunu öğrendim ve kendimi şaşırmaktan alıkoyamadım: Bakanlar Kurulu bizim toplumsal kaderimizi belirleyen kararları, hiçbir yerde yayımlanmadıkları için halkın bilmediği “gizli prensiplere” uyarak alıyordu. Ben şaşırmayayım da kim şaşırsın?
Bu kez şaşırmadım: Belli ki “türbe çevresinde saygılı davranış” talimatı var ve bu talimata uymamak, yani türbeye mi türbede yatan ölmüşe mi yoksa türbe mekanına kutsiyet kazandıran inanç sistemine mi bilemiyorum, saygısızlık etmek cezalandırılmayı gerektiriyormuş; türbe çevresinde veya türbe içinde gezinirken, hiçbir yerde yayımlanmadıkları için ne olduğunu bilmediğimiz “Türbe çevresinde davranma gizli talimatı” kapsamında denetleniyoruz.
“Gizli antlaşma”, “gizli kararname”, “gizli prensipler” karşısında her seferinde şaşırarak “gizli hukuk” uygulamalarına alışmış olan ben “gizli türbe talimatına” niye şaşırayım ki? Milli iradenin toplumsal yaşamı ve toplumsal ilişkileri düzenlerken benimsediği, gerçekleştirilecek ya da bir biçimiyle gerçekleştirilmiş olayları bazen anın gerisine, bazen anın o anına, bazen anın tasavvur edilen geçici ilerisine uygulanan kurallar sistematiğiyle hukuk alanıyla irtibatlandırma anlayışı “gizli hukuk” teorisini başarıyla yaşamın parçası haline getirmektedir. Milli irade devleti de “gizli hukuk” anlayışını elbette varlığının sorgulanamaz kudretine dayanarak hükmettiği toplumsal yaşamın ve toplumsal ilişkilerin siyasi temeli olarak yapılandıracaktır. Bunda şaşıracak ne var ki ben şaşırayım?
Şaşırmamayı marifet zannetmeye, şaşırmamanın erdemi üzerine methiye düzmeye başlıyordum ki, en az 15 yıl önce yazdığım “ Şaşırabilme yeteneğimizi kaybetmeyegörelim, bize sıra dışı gelmesi gereken bireysel ya da toplumsal davranışlar ve olaylar karşısında tepki duymaz oluruz (…) Şaşırma yeteneğimiz iğdiş edilirse ve buna da şaşırmazsak kendimizi boyun eğmişliğin, tevekkülün, itaatin, esaretin toplumsal yapılanmasında kendi kaderimize omuz silker bulacağız…” sözleri yankılanıyor kulaklarımda.
Şaşırmamak marifet değilse şaşırabilmeliyim.
Ve “türbe Fatih Sultan Mehmet’in değil, annesinin türbesiydi” ya da “Fatih Sultan Mehmet’in annesi Müslüman değildi, Hristiyan’dı” veya “Adam türbe mekanı dışında yürüyor” cinsinden savunmalarla “gizli talimat” uygulaması eleştirilerine şaşırıyorum.
“Türbe gezenin ellerini arkasında bağlamış olmasında kurallara aykırılık aramayalım; hukuka ve insan haklarına esas aykırılık ters kelepçeleyerek gözaltına alma uygulamasındadır.” Bu tür tartışmalarla “Arkadan bağlı eller” teması “gizli hukuk” uygulaması karşısında “evrensel hukukun” savunusu olarak kullanılıyor ve bu naif mücadele biçiminden medet ummak beni şaşırtıyor.
Mustafa Kemal Atatürk’ü, İsmet İnönü’yü ve başkalarını elleri arkasına bağlı yürürken gösteren fotoğrafların karşı-hücum savunması olarak kullanılmasına şaşırıyorum. “Aynı şey değil, onlar türbe mekanında dolaşmıyorlar ki!...” savuşturmasına da şaşırıyorum.
“Gizli talimat” çerçevesinde “gizli hukuk” uygulamasının bu kadar rahat, sorunsuz gelişmesi doğrusu beni çok şaşırtıyor.
Başsavcı -elleri arkasında bağlı türbede gezen adam hakkında- “soruşturma açmadık, şikayet geldi, gereğinin yapılması için İçişleri Bakanlığına gönderdik” diyor. Başsavcının o adam hakkında, o adamın konumu nedeniyle soruşturma başlatabilmesi için İçişleri Bakanının iznini alması şartına sığınarak “soruşturma sürecini” göz ardı edebilme maharetine şaşırıyorum.
Bakan “Soruşturma yürütmüyoruz, Başsavcılığın istemi üzerine ön inceleme yapıyoruz” açıklamasıyla soruşturma sürecinin göz ardı edilmesinde Başsavcılıkla siyaseten dayanışıyor, şaşırmadan edemiyorum.
1960’lı yıllardan bu yana “gizli hukuk kuralları’ karşısında hep şaşırakalmış ben, “gizli talimat” karşında da şaşırabilmenin yollarını arıyorum.
Biliyorum ki, “Şaşırabilme yeteneği varlığımızın toplumsal kurgusudur, yaşantımıza anlam katan özelliğimizdir; şaşırabilme yeteneğimizi yitirdiğimizde toplumsal muhalefet gücümüz de yok oluşa doğru yol alır”...
- Yücel Sayman'ın eşinden veda notu 17 Aralık 2021 04:40
- Taburcu olmak/tezkere bırakmak 30 Ekim 2021 23:16
- YAE atışması üzerine 17 Ekim 2021 00:14
- Gülünç bile olmayan bilinçli davranışlar 12 Eylül 2021 00:12
- Makul ve makbul olmayan dilin yakın tarih serüveni 05 Eylül 2021 00:12
- Yıllara meydan okuyan kitap 22 Ağustos 2021 00:13
- Güvenlik/Özgürlük: Son aşamalara doğru 08 Ağustos 2021 00:12
- Sınırları aşan kitlesel hareketlilik 01 Ağustos 2021 00:12
- Yansımalar 27 Haziran 2021 00:30
- Yeşiller Partisi 13 Haziran 2021 00:15
- Yetilerimi kamulaştırmışlar!.. 06 Haziran 2021 00:50
- Şimdiden tartışalım (mı?)... 02 Mayıs 2021 00:30