İsrail saldırıyor ama tepkiler dünkü kadar bile etkili değil
Fotoğraf: AA
Doğu Kudüs’ün İsrail tarafından işgalinin yıl dönümünde, İsrail polisinin Mescid-i Aksa’da nöbet tutan Filistinlilere göz yaşartıcı bomba, plastik mermi ve ses bombalarıyla yaptığı saldırıyla başlayan İsrail’in devlet terörü ve Filistinlilerin direnişi sürüyor.
7 Mayıs’ta başlayan İsrail güvenlik güçlerinin Filistinli sivillere karşı giriştiği vahşi saldırılar dün de kesintisiz biçimde sürdü.
Doğu Kudüs’teki İsrail saldırılarında yüzlerce sivilin yaralandığı belirtiliyor.
Doğu Kudüs’teki saldırılar ve direniş sürerken, Gazze’den İsrail topraklarına 130 füze atıldığı ve füzelerden birisinin vurduğu bir otobüste üç İsraillinin hayatını kaybettiği belirtiliyor.
İsrail’in Gazze’ye yönelik füze saldırılarında ise 12’si çocuk en az 43 kişinin hayatını kaybettiği, 233 kişinin de yaralandığı belirtiliyor.
Tabii gelenek olduğu gibi BM ve pek çok ülkeden yapılan açıklamalarda, taraflara “itidal” tavsiye ediliyor, “Sorunların konuşarak çözülmesi” isteniyor.
İslam ülkelerinden ise, İslam İşbirliği Teşkilatının (İİT) toplanıp kararlar alacağı... gibi açıklamalar ötesinde bir etkin tutum yok!
İSRAİL’İN SALDIRILARINA KARŞI TEPKİLERİN HİÇBİR ETKİSİ OLMADI
Bugüne kadar bu köşede ya da Filistin’le ilgili kaç köşe yazısında, kaç haberde yukarıdaki tablonun aynen oluştuğunun sayısını bilmek zor; ama yüzlerce denirse bir abartı olmaz.
Çünkü İsrail hükümetleri, Filistinlilerin dişleri ve tırnaklarıyla kazıyarak elde ettikleri kazanımları ortadan kaldırmak için her yıl birkaç kez, bir bahane bulup aynı saldırıları devreye sokuyor.
Başta İslam ülkeleri olmak üzere çeşitli ülkelerin yöneticileri, BM, İİT... saldırıların durdurulmasını isteyen, gerçek hayatta bir karşılığı olmayan ve İsrail’e hiçbir zararı dokunmayan mesajlar yayımlıyor, çağrılar yapıyor. Bu yüzden de İsrail, Filistinlilere yönelik saldırılarını, ABD’nin bazen örtülü, çoğu zaman da açıkça desteği ile, hiçbir engelle karşılaşmadan sürdürebilmektedir.
Bugün de İsrail’in saldırılarına karşı tepkiler günü kurtarmaktan başka bir kaygısı olmayan rutin tepkiler olarak kalıyor.
Saldırılar sürerken, Suudi Arabistan ve Mısır Dışişleri bakanları ile görüşen Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, “ümmeti” sorumluluk üslenmeye çağırıyor; İİT’nin toplanarak etkili kararlar alacağını öne sürüyor.
Tabii inanan olursa!
‘ÜMMETÇİ’ ÇİZGİYE DÖNMEK FİLİSTİN DAVASININ EN ÖNEMLİ ZAAFI OLDU
Buradan da anlıyoruz ki, Türkiye Dışişleri Bakanı, öteki İslam ülkelerinin yöneticileri gibi, son 30 yıldır Filistin sorunu etrafındaki gelişmelerden hiçbir ders almamıştır. Çünkü, “ümmeti” göreve çağırmak, sorunu İslam’la Hristiyan-Yahudi medeniyetleri arasındaki, “Medeniyetler Savaşı” çizgisine çekmektir ve son 30 yıldır bu ihvancı, İslamist çizgi Filistin sorununun en önemli zaafı olarak ortaya çıkmıştır. Çünkü bu yola girilerek Filistin İhvancı Hamas tarafından bölünmüş, Filistin davası da dünya demokratik kamuoyunun her ülkeden ilerici demokrat güçlerin desteğinden yoksun hale getirilmiştir.
Daha birkaç gün önce, 6 Mayıs tartışmalarında Deniz, Yusuf ve Hüseyin’in ve o dönemin pek çok gençlik önderinin Filistin’e gittiğini, emperyalizm ve siyonizme karşı savaştıklarını konuştuk.
Çünkü Filistin Ortadoğu’da, emperyalizme ve iş birlikçisi yerli gericiliklere karşı, “laik ve demokratik bir düzen” mücadelesinin önemli dayanağıydı.
Bu nedenle de Filistin mücadelesi, 1990’lara kadar, bir Yahudi-İslam ya da İslam-Yahudi-Hıristiyan mücadelesi değil, “laik ve demokratik bir Filistin” için Filistinlilerin kendi kaderini tayin hakkı mücadelesiydi. Bugün ise tam tersine “Ümmetin İsrail’e karşı mücadelesi”, daha genelde de “İslam’la Yahudi-Hıristiyan Yahudi savaşı” çizgisinde bir mücadeleye çekilmiştir.
ERDOĞAN’IN BAYRAM MESAJINDA İSRAİL’E TEPKİ YOK!
Kaldı ki, son birkaç yılda Ortadoğu’da önemli gelişmeler olmaktadır.
ABD, İsrail’le imzalanan “Yüzyılın Barış Anlaşması”yla İsrail’in bölgedeki tecridini kırmak için yeni ve önemli adımlar atmıştır.
Kudüs’ün İsrail’in başkenti olması ve Filistinlilerin kazanımlarının başlıcalarının nerdeyse tamamını ortadan kaldıran ve 50 milyar dolarlık yatırımlarla, işsizlik ve yoksulluk sorunu çözmeyi vadeden anlaşmaya başta çok tepki gösterilse de son aylarda; Mısır’dan sonra Ürdün, BAE ve Fas ilişkilerini normalleştirmek için İsrail’le anlaşmalar imzaladılar. Sudan, Suudi Arabistan, Libya, Cezayir, Körfez ülkeleri, Umman, gibi ülkelerin de İsrail’le ilişkileri normalleştirmek için hazırlandıklarını artık herkes kabul ediyor.
Türkiye ise, son aylarda İsrail’le ilişkilerini normalleştirmek için adımlar atmaktadır. Kaldı ki ilişkilerin askıda olduğu dönemde bile ticaretin zirve yaptığını hem İsrail tarafından hem de Türkiye tarafından yapılan açıklamalarda görmüştük. Nitekim daha birkaç gün önce açıklanan veriler, Türkiye’nin çelik ihracatında İsrail’in birinci sırasına çıktığı görüldü.
Dahası Erdoğan’ın “Şeker Bayramı mesajı”nda İsrail’e tokat atmasını bekleyenler, dün yayımlanan mesajı görünce herhalde, tam bir hayal kırıklığına uğramışlardır! Çünkü Erdoğan bayram mesajında İsrail’e karşı bir şey söylemiyor, söyleyemiyor.
Nerede o Davos’ta Şimon Perez’e, “One Minute” diye kükreyen Erdoğan!
Gelinen yerde artık, “ümmet”in desteğine bağlanan bir Filistin davasının eskisi kadar bile etkili olmayacağı bir döneme girdiğimiz görülüyor.
Eğer ki yaşananlar;
- Filistin davası”nın yeniden ele alınıp tartışılmasını, “Filistin mücadelesinin “laik, demokratik Filistin mücadelesi” olarak yeni gelişmeler ışığında değerlendirilirse,
- Bölge ülkelerindeki demokrasi ve antiemperyalizm mücadelesinin zenginleştirilmesinde Filistinlilerin deneyimlerden de yararlanılırsa Filistinlilerin çektikleri büyük acılar ve sıkıntılar boşuna çekilmiş olmayacaktır.
- Asgari ücretli işçinin grev hakkıyla da donatılmış yeni bir mekanizma talebiyle mücadeleye! 24 Aralık 2024 16:44
- Son iki haftada oluşan Suriye haritası neyi gösteriyor? 12 Aralık 2024 04:45
- Asgari ücret miktarı, AÜTK'ye bırakılamayacak kadar ciddi ve önemli taleptir! 08 Aralık 2024 04:44
- Suriye'de çıkar peşindeki herkes operasyonun içinde ama kimse rolünü kabul etmiyor 05 Aralık 2024 06:45
- Eğer ‘Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz’se... 01 Aralık 2024 04:54
- İşçilerin özelleştirmeye karşı cepheden ‘hayır’ demekten başka bir seçeneği yok! 27 Kasım 2024 06:55
- Tek adam yönetiminin ülkeyi nereye getirdiğinin bir haftaya sığan fotoğrafıdır! 24 Kasım 2024 04:47
- Bakan Tekin ve arkasındakiler laikliğe cepheden savaş açan bir konumdadır! 21 Kasım 2024 04:52
- İktidar 'iç cepheyi güçlendirmek' istiyor, emek ve demokrasi güçleri ise 'birleşik mücadele' diyor 17 Kasım 2024 04:44
- Ülke ve halkın sorunlarını çözmeyen iktidar yeni suç ve cezalar ihdas ediyor 13 Kasım 2024 04:58
- Sermaye ve emek güçleri arasında sert mücadeleler dönemi! 10 Kasım 2024 04:46
- İktidar kayyımı muhalefeti ezmenin koçbaşına dönüştürüyor 06 Kasım 2024 04:58