14 Mayıs 2021 00:45

İlişkiler derinde çürüme her yerde

Sedat Peker

Ekran görüntüsü Sedat Peker'in Youtube videosundan ekran görüntüsü alınmıştır.

Paylaş

Günlerdir devletin gayrimeşru evladı konumuna düşerek yurt dışına kaçmak zorunda kalan Sedat Peker’in videoları konuşuluyor. Bu videolar devlet, mafya, siyaset ilişkilerinin ne kadar dal budak saldığını, merkezinde rant kavgaları olan bu tepişmenin boyutlarının bir bölümünü ortalığa seriyor. Bir bölümünü diyoruz çünkü Peker bazı “sırları” ifşa ederken aynı zamanda uzlaşma isteğini dile getiriyor ve yeniden eski muteber yerine iade edilmesini talep ediyor. Ama orası artık dolu ve MHP Lideri Bahçeli’nin bastırmasıyla özel afla cezaevinden çıkarılan Çakıcı orada oturuyor ve iktidarın yakın koruması durumunda.

Mafya, devlet, siyaset ilişkilerinin ne bizim ülkemizde ne de bizim benzerimiz başka ülkelerde görülmesi, bir vesileyle de lağımın patlaması seyrek rastlanan işlerden değil. Ama her ilişki belirli süreçlerde -Susurluk gibi- patlıyor ve kendine özgü bir yol izliyor. Bu ilişkilerin büyük sermaye ve rant ilişkilerine uzanması, devletin doğrudan yapamadığı kirli işlerin bunlara yaptırılması mevcut sistemde “olağan” ve bu lanetli işleri bu halkanın dışında düşünmek, değerlendirmek mümkün değil. Burada bir soru ortaya çıkıyor; o soru şu, bu kavganın bugünlerde ortalığa dökülmesinin derininde hangi nedenler ve ilişkiler var? Bu tepişmenin politik etkileri nerelere uzanıyor ve hangi güç ilişkilerini yansıtıyor?

Bunları açıklamaya çalışmak için devletin derininden, bu çevrelerin kulislerinden bilgiler almamız, onlara bakarak neler olup bittiğini ortaya koymamız elbette mümkün değil. Ama gözümüzün önünde olup bitenleri yorumlama, oradan işin politik yönüne ilişkin bazı çıkarsamalara ulaşmamız elbette olanaklıdır. Önce süreç konusunda bir tespitte bulunmak gerekiyor: Tek adam yönetiminin açık faşist diktatörlük kurmak istediği bir dönemden geçiyoruz. Bu tepişmelerin ve lağımın patlamasının bu işi kolaylaştırdığını mı, yoksa zorlaştırdığını mı tespit etmek gerekir. Öncelikle sürekli kutsallık atfedilen, “Bekası sürekli korunmak” zorunda olan bir devletin bu işlerden dolayı prestij kazanmadığını, kitleler nezdinde güvenilirliğinin zedelendiğini tespit etmek gerekiyor. Bu, diktatörlüklerini tahkim etmek isteyenler açısından zarar hanesine yazılacak olan bir kayıptır. 

Bu süreçte ilginç bir başka gelişme de şu oldu; bu kirli işlerin politik koruyucularından biri olan, iktidar ortağı MHP yeni bir anayasa taslağı hazırladığını ilan etti! Bu taslağın birkaç maddesinin içeriği açıklandı ve diğer maddeler sır gibi saklanıyor. Yine ilginçtir bu açıklanan maddeler diğer düzen içi muhalefet partilerinin sert bir biçimde reddetmeyeceği içerikler taşıyor. Turpun büyüğü ise henüz heybede. Diğer gelişmelerle birlikte ele alındığında bu çıkışın MHP’nin bu kirli işlerin önemli bir parçası olduğunun üzerini örtmek, bu faşist partinin sorumluluğunu unutturmaya çalışmak anlamına geldiğini tespit etmek gerekiyor. Çünkü Ağar ve Çakıcı üzerinden rant paylaşım işlerini düzenlemek, Berat Albayrak’ın liderliğini yaptığı söylenen Pelikancılar ile dirsek temasıyla hareket etmek MHP’nin yeri ve konumu hakkında yeterli ve kesin bir kanı oluşturmaktadır. Çok uzak olmayan tarihlerde oynadığı lanetli roller de hatırlanmalı. Devlet demek bir yönüyle para ilişkilerinin yönetilmesine rehberlik etmek demek ve paranın da kirlisi, temizi olmuyor. 

Bu süreçte meydana gelen diğer bir ilginç olay da Cengiz Holdingin Limak’ın aldığı bir ihaleye itiraz edip, bu ihaleyi onun elinden alması oldu. Bu gelişmeyi bugünden aralarında büyük bir kavganın başlayacağının işareti olarak yorumlamak elbette erken. Ama bu durumun olağan olmadığının da altını çizmek gerekiyor. Sıkı ve kenetlenmiş bir birliğe ihtiyaç duyularak yapılacak işlere -faşist bir devlet gibi- soyunup, böylesi ayak oyunlarına baş vurmanın yapılması hedeflenen işleri kolaylaştırmayacağı ortadadır. Bir yanda bu işler, diğer yanda burnuna “pudra şekeri” çekenlerin açığa vurulması, bir diğer yandan da bu pudra şekerlerinin Ağar’a teslim edilmek üzere Latin Amerika ülkelerinden yola çıktığının Peker tarafından iddia edilmesi çarşının epeyce karıştığının yansımaları olarak kabul edilmeli. Disiplinli ve merkezi olarak daha da güçlendirilmesi istenen bir devlet aygıtı ve bu aygıtla onun kirli işlerini düzenlemek üzere kullanılan aparatın bu dağınıklığı dikkati çekecek oranda artmış durumda. 128 milyar dolar nerede kampanyası, gri pasaport skandalı vb. bu dağınıklığın artmasına katkıda bulunuyor.

Eskiler bu işler ortaya çıkmaya başladığında “Çok alametler belirdi” derlerdi. Gelişmeleri politik bir bağlam içerisinde değerlendirmek gerekirse; kokuşma, yozlaşma ve çürümenin bu denli yaygınlaştığı, yolsuzlukları savunma biçiminin arsızlığa vardığı bir sürecin ortasındayız. İktidarın ve onun müttefiklerinin bu çirkefin içinde debelenmesi güçsüzlüklerinin ve dağınıklıklarının belirtileridir. Sarıldıkları tek silah daha fazla terör, şiddet ve baskıdır. Ama burada ortadaki tablonun sadece küçük bir bölümünü aktardık ve bu tablo iktidarın işinin giderek daha fazla zorlaştığını, devlete kazandırmak istedikleri politik içeriği -dizginsiz bir diktatörlük- gerçekleştirmek için yeterince güçlü olmadıklarının açık kanıtlarıdır. Ama şunu da vurgulamak gerekir ki, bu dağınıklık ve güçsüzlük kendi iradeleri ile çekip gidecekleri anlamına gelmiyor. Aksine ellerindeki imkanlara daha fazla sarılacaklarını, gitmemek için sonuna kadar mücadele edeceklerini tespit etmek gerekiyor. Ortada kokuşmakta, ayakta çürümekte olan bir beden var ve onu bir ceset gibi layık olduğu yere gömmek için de güçlü bir halk hareketine ihtiyaç var.   

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa