15 Mayıs 2021 00:35

Mafya yalnız değildir!

Sedat Peker

Ekran görüntüsü Sedat Peker'in Youtube videosundan alınmıştır

Paylaş

3 Kasım 1996’da Susurluk’ta bir kamyonun çarptığı otomobilden devlet-mafya- siyaset arasındaki ilişkinin fotoğrafı çıkmıştı. Aynı otomobilde bulunmaları ilginç üç kişi; Hüseyin Kocadağ (polis) ve Abdullah Çatlı (mafya) bu kazada öldüler, Sedat Bucak (DYP Milletvekili) yaralandı. Kazadan sonraki her akşam saat 21’de “Sürekli aydınlık için bir dakika karanlık” eylemi yapıldı ve evlerin lambaları yandı, söndü. Kimi semtlerde her akşam meşaleli yürüyüşler düzenlendi.

Mafya elemanlarının, birbirini ödünç kollayan siyasi ve idari kadrolarla kurdukları girift ilişkiler sayesinde, olamamaları gereken yerlere tırmandıklarının fotoğrafını veren Susurluk, devletin yeniden ve temiz yapılanması doğrultusunda bir fırsat olamadı. Güvenlik-siyaset-mafya sektörlerinin birbirinin kara kutusu olduğu bir sır olmaktan çıkmıştı ama o kadar. Kaza bir süre konuşuldu, birkaç operasyon yapıldı ve sonra malum 28 Şubat zamanı geldi ve siyasi rota değiştiği için devletin içindeki organize suç ortakları da muhtemelen rahat bir enfes aldı. Susurluk kamyonu metaforunun yerini artık Sincan’daki tanklar almıştı. Gerçi Susurluk ile 28 Şubat arasındaki mesafe çok da uzun değildir, ama şimdi bu ayrı bir konu.

Kazara suçüstünden geriye kalan en önemli bilgi; kirli, enformel bir ekonominin kendine özgü enformel bir siyasi alan açtığı ve güvenlik bürokrasisinin de burada önemli bir rol oynadığıydı. Bugün Sedat Peker’in videolarında vaktiyle dokunulmayan bu ilişkilerin şimdi ne kadar karmaşıklaştığı ve yayıldığı anlaşılıyor.

Sedat Peker bu yeraltı ekonomisinin aktörleri arasında, artık gizlenemez olduğu belli uluslararası boyut içeren bir paylaşım kapışmasının sadece bir figürü. Hatlar Mehmet Ağar’ın, yatlarını demirleyen Ortadoğu prensleri ve baronlarını anarak masumiyet tescili yaptığı Bodrum Yalıkavak Marinada karışmış gibi görünüyor ama asıl balığın Okyanus ötesinde avlandığı da görülüyor. Ekvador’un Puerto Bolivar Limanından Mersin Limanına gönderilen konteynerin içindeki uyuşturucu ile, yine Kolombiya’dan yola çıkacakken bir operasyonla yakalanan 5 tona yakın kokain sorusunu duymazlıktan geliyor Ağar. Dikkati marinaya çekiyor ve “Biz olmasaydık oraya mafya çökecekti” diyor. Bu lafın bir mafya ağzına yakışacağının farkında değil. Dili sürçüyor! Ama asıl derdi kavgayı kendisiyle mafya arasındaki ‘arazi’ çatışmasıyla sınırlamak.

Çünkü Sedat Peker kirli ilişkiler zincirinin en zayıf halkası. KHK’lilerin kanlarıyla banyo yapacağı konusunda atıp tutarken silah, insan ve uyuşturucu kaçakçılığı gibi hatırı sayılır bir rant ve kâr getiren enformel ekonominin parlatılmış yıldızlarındandı ama bu videoları yayımlamadan az önceki sert kapışmada zayıflatıldı.

Artık küreselleşmiş yeraltı ekonomisi, bir sınırdan ötekine geçerken; liman sorumluları, gümrük amirleri, bakanlık ve güvenlik bürokrasilerine dağıtılan sus paylarından oluşan bir bölüşüm sistemi kurarak her gün daha geniş bir çevreyi kendisine bağlıyor. Pasta büyüdükçe rekabet ve talep de artıyor. Peker gibilerin giderek hafif siklet kaldığı bu süreçte raconu asıl, tekelleşmenin, her kapıyı yetkileriyle ve ‘özgül ağırlıklarıyla’ açabilen asıl aktörleri koyuyor. Hep yalakalık yapmak, adam tutmak, kayırmak, rüşvet dağıtmak zorunda kalan Pekerler kendi sınırlarını aşıp daha çok şey istediklerinde gözden çıkarılabiliyorlar. Çünkü artık aslolan onun gibi vasıfsız olup da kendini fasulye gibi nimetten sayanlar değil.

Peker bu enformel ekonomideki vasat yerinden dolayı rekabet çarpışmalarında en kolay yara alan da o oldu. Ama birbirine çarpan iki yumurtanın biri kırılırsa diğeri çatlar. İşler yolunda giderken içişleri bakanının kendisine koruma verdiğini iddia eden Peker taksit taksit dökülürken muhataplarını da kendisiyle birlikte aşağı çekiyor. Soylu ise “İspat edilirse idama hazırım diyor.” Her zamanki hamaset! Ama zaten bu ilişkiler, ikramlar ve iltimaslar güçlü bir halk hareketi olmadığı taktirde, apaçık olduğunda bile ispat edilebilir konular değil. Olsa olsa iç dengeleri sarsmayacaksa bir bürokrat geri çekilir, yerine yenisi gelir.

Yeraltı ekonomisi için açık siyaset alanı artık sadece bir vize kaynağı ya da kamuflaj belgesi alınan bir yer değil. Zaman zaman kadro devşirdiği bürokrasiyi giderek bu informal ekonominin bir parçası haline getirerek mafyalaştırdı. Bugün her ticari ve siyasi faaliyete içselleştirilen mafyatik yöntemin mafyanın kendisini bir istisna olmaktan çıkardığı yerdeyiz. Ticarette de devlette de informel alan genişledi.   

Başında bulunduğu bakanlığı kendi şirketiyle kazıklayan bakanlar, parti kartviziti taşıyan kara para aklayıcılar, kripto bankerlere el veren bürokratlar hep aynı alandan besleniyor.

Susurluk çok şeyi öğretti ama herkese aynı şeyi değil. Ve bugün durum o gün Susurluk’un üstüne gidilmediği için, Susurluk’tan daha vahim.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa