Türkiye: Ne kanun devleti ne de hukuk devleti

Fotoğraf: Pixabay
Tuhaf, anlaşılmaz günlerden geçiyoruz.
Eski Türkiye iyi miydi? Hayır! Peki yeni Türkiye “daha” mı iyi?
Yeni Türkiye, Anayasa’nın 2. maddesinde yazsa bile, hukuk devleti değil.
Kanun devleti de değil.
Nasıl nitelendirileceği bilinemeyen bir ülke.
Şimdilerde, genelgelerle insan hak ve özgürlüklerinin sınırlandırıldığı bir ülkedir Türkiye.
Hukuksal olarak olmayan “kabine”lerin kararlarıyla yönetilen bir ülkedir Türkiye.
Sevgili okuyucularıma, her iki konuda Anayasa Hukuku Profesörü Kemal Gözler’in (anayasa.gen.tr ) adresindeki makalelerini okumalarını öneririm.
Yıllar öncesine gidelim. Avrupa Parlamentosu Üyesi Marc Galle, Türkiye ile ilgili (mart 1994), modern bir ülkede bulunması gereken bütün kurumlara sahip bir ülkedir, ancak bu kurumlar formel yapılar halindedir şeklinde özetlenebilecek bir görüşü dillendiriyordu. Ona göre Türkiye, tek bir görüşün, resmi görüşün, hakim olduğu ve bütün kurumların o görüş doğrultusunda hareket ettiği bir ülkedir (https://acikerisim.tbmm.gov.tr/xmlui/handle/11543/1926).
Düne ve bugüne dair değerlendirmelerde bulunurken, 1859 yılında İki Şehrin Hikayesi’ni yazmış olan Charles Dickens’in Paris ve Londra’yı anlatırken kurduğu cümlelere bakmak lazım. Şehir ve zaman kıyaslamalarını eski zamanlar/yeni zamanlar Türkiye’si olarak da düşünebiliriz:
“Zamanların en iyisiydi, zamanların en kötüsüydü, hem akıl çağıydı, hem aptallık, hem inanç devriydi, hem de kuşku, Aydınlık mevsimiydi, karanlık mevsimiydi, hem umut baharı, hem de umutsuzluk kışıydı, hem her şeyimiz vardı, hem hiçbir şeyimiz yoktu, hepimiz ya doğruca cennete gidecektik ya da tam öteki yana - sözün kısası, şimdikine öylesine yakın bir dönemdi ki, kimi yaygaracı otoriteler bu dönemin, iyi ya da kötü fark etmez, sadece daha sözcüğü kullanılarak diğerleriyle karşılaştırılabileceğini iddia ederdi.” (https://tr.wikiquote.org/wiki)
Şu aralar kötülükte kıyaslamalar yapılıyor. “Daha kötüsünü görmedik!”
“Hatta 12 Eylül’den bile kötü zamanlardayız.”
Abartılar olabilir ama “daha” sözcüğünü sık sık kullanıyoruz.
Dickens haklı.
Evet, daha kötü, daha kötüsü diyoruz. Ne yazık, öyle dönemlerdeyiz.
Bir bütün olarak insan hak ve özgürlükleri, demokrasi, hukukun üstünlüğü, azınlık hakları ilke ve standartları açısından çok kötü zamanlardan geçiyoruz.
Evrensel'i Takip Et