Ağırlaşan yük
Fotoğraf: Eda Aktaş/Evrensel
İktidar bugüne kadar çözmek iddiasıyla hareket ettiği ne kadar sorun varsa, bu sorunları çözmek bir yana, attığı her adımda yaşanan sorunların daha da ağırlaşmasına neden oldu. Politikalarına destek verenler ve gücü karşısında biat edenler dışında, toplumun farklı kesimlerinin taleplerine hep kulaklarını tıkadılar. İşini, ekmeğini, toprağını, suyunu, yaşam alanlarını savunan insanların seslerini duymadıkları gibi, hakkını arayanları güç kullanarak engellemeye ve sindirmeye çalıştılar.
İnsanların sağlığına ve yaşamına karşı en ciddi tehdit olmayı sürdüren Kovid-19 salgını ile birlikte daha da ağırlaşan ekonomik sorunların etkilerini hafifletmek için atılan bütün adımlar ve açıklanan ‘destek’ paketlerinin geçtiğimiz 15 ay içinde yaşanan iş ve gelir kayıplarına çare olmadığı görüldü. Salgın sürecinde ekonomik desteklerin büyük bölümü ağırlıklı olarak büyük işletmelere, yandaş müteahhitlere ve bankalara yaradı. Milyonlarca insanın yaşadığı sıkıntıları hafifletecek önlemleri almak bir yana, çelişkilerle dolu her kısıtlama kararı sonrasında halkın sırtındaki yük daha da ağırlaştı.
Türkiye, Meksika’dan sonra salgın süresince halka en az nakit destek sağlayan ikinci ülke. Üstelik yapılan nakit destek ve harcamalar hem oransal hem de miktar olarak diğer ülkelerle kıyaslanamayacak kadar düşük. Bugüne kadar yapılan nakit desteklerin yüzde 80’den fazlası İşsizlik Sigortası Fonu kaynakları kullanılarak yapıldı. Diğer ülkelerin aksine, salgın nedeniyle yapılan nakit desteklerde merkezi bütçeden doğrudan kaynak aktarımı yok denecek kadar az oldu.
Resmi veriler, ekonomik kriz ve salgın süreciyle birlikte kamunun, özel sektörün ve hane halkının ülke tarihinin en büyük borç yükü ile karşı karşıya olduğunu gösteriyor. Şöyle ki; 2002 yılında 64 milyar dolar olan kamu dış borcu 2020 sonu itibariyle 2.7 kat artışla 173 milyar dolar; 2002 yılında 43 milyar dolar olan özel sektör borcu ise yaklaşık 6 kat artarak 255 milyar dolara çıktı. Müşteri garantili ‘kamu özel iş birliği’ projeleri ile ülkenin geleceği büyük ölçüde ipotek altına alındı.
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun (BDDK) son verilerine göre Türkiye’de 19 milyon hanede 34.5 milyon kişinin bankalara 860 milyar lira borcu var. Başka bir ifade ile, her hanede en az iki kişi bankalara kişi başı ortalama 25 bin TL borçlu durumda. Bu borcun 708 milyar lirasını tüketici kredileri, 152 milyar lirasını kredi kartı borçları oluşturuyor. Ekonomik kriz ve salgının da etkisiyle 3 milyon 471 bin kişi bankalara olan borcunu ödeyemediği için yasal icra takibine alınmış.
Burada özet olarak ortaya koyduğumuz tablo, bugüne kadar gerek ülke, gerekse ekonomi yönetiminde yapılan yanlışların faturasının nasıl giderek büyüdüğünü gösteriyor. Uzun süredir geçim sıkıntısı içinde olan milyonların yaşadığı sorunlara acil çözüm üretilmemesi halinde koşulların daha da ağırlaşması kaçınılmaz. Bu durum Erdoğan’ın, kısıtlamalardan etkilenen esnafa her türlü desteği verme gayretinde olduklarını buna rağmen ‘Sıkıntıya düşen insanlarımız, esnafımız, çalışanımız olduysa hepsinden helallik istiyoruz’ sözüne gösterilen tepkilerin boşuna olmadığının kanıtı.
Ekonomik sorunlardan, iç ve dış politikada yaşanan gelişmelere kadar her alanda ülkeyi derin bir bataklığın içine çeken tek adam rejiminin mevcut koşullarda nasıl ve ne kadar yol alabileceği sorusu daha sık sorulmaya başlandı. Halkın omuzlarındaki yükün giderek ağırlaşması ve salgının bir türlü kontrol altına alınamaması, tek adam rejiminin işinin hiç kolay olmadığını gösteriyor.
- Asgari ücret stratejisi 05 Aralık 2024 04:54
- Geçinemeyenler 28 Kasım 2024 04:36
- Asgari ücret tartışmaları 14 Kasım 2024 04:36
- 2025 bütçesi üzerine-3 07 Kasım 2024 04:24
- 2025 Bütçesi üzerine-2 31 Ekim 2024 04:38
- 2025 bütçesi üzerine - 1 24 Ekim 2024 04:38
- Hak mücadeleleri 17 Ekim 2024 03:30
- Borç batağında çırpınanlar 03 Ekim 2024 04:42
- Derin sessizlik 19 Eylül 2024 04:33
- Yeni OVP’nin emekçilere vaadi 12 Eylül 2024 04:35
- Kısır döngü 05 Eylül 2024 04:58
- Az çalıştırıp çok sömürecekler 22 Ağustos 2024 04:20