Kutlamalardan toplu cinnete
Fotoğraf: Mehmet Emin Mengüarslan/AA
Hiçbir takım şans, rastlantılar ya da hakem hataları sayesinde şampiyon olamaz. 42 haftalık maratonun sonunda ilk sırada yer alan takım, bu başarıyı rakiplerine göre fark yaratabildiği için elde etmiştir. Üstüne bir de Türkiye Kupası’nı kazanması, üstünlüğünün diğer bir göstergesidir. Bu bakımdan sezonu çifte kupayla kapatan Beşiktaş’ı kutlamak gerek. İki kupayı da hak etti siyah-beyazlılar…
Üç takım arasındaki şampiyonluk mücadelesi son haftaya kadar sürse ve büyük bir heyecana sahne olsa da ligin genel oyun kalitesi vasata ulaşmakta bile zorlandı. Diğer takımlara göre ortalamada daha istikrarlı bir oyun seviyesi tutturan Beşiktaş, bu başarısının karşılığını aldı…
Sergen Yalçın’ın Türkiye Kupası şampiyonluğunun ardından yaptığı konuşma dikkat çekiciydi. Futbolda her türlü skorun gerçekleşebileceğini, galibiyetin her şey demek olmadığını ve futbolun her şeyden önce bir oyun olduğu gerçeğinin asla unutulmaması gerektiğini vurguladı Sergen Yalçın. Sadece şampiyon olanın başarılı kabul edilip diğerlerinin başarısız olarak görülmesini de doğru bulmadığını söyledi.
Futbolun en görünür isimlerinin bu şekildeki açıklamaları, oyunu yozlaştırıp çirkinleştiren bazı yerleşik algı ve anlayışların değişmesine katkı sağlayabilecek nitelikte olması açısından çok kıymetli. Yöneticiler, teknik direktörler keşke bu tarz açıklamaları şampiyon olduktan ve her şey bittikten sonra değil de, sezon içinde de yapabilseler. İşte o zaman pek çok sorunun çözüm yolu açılır. Aslında spor kültürü, spor bilinci ve sportif olgunluk bunu gerektirir ama ne yazık ki yarış/mücadele sürerken bunların kırıntısına bile rastlanmıyor…
Mesela, ligi averajla ikinci sırada tamamlayan Galatasaray’da Teknik Direktör Fatih Terim ve Oyuncu Arda Turan hâlâ iç-dış düşmanlardan, kendilerine kurulan tezgahlardan söz ediyor. Bazıları için lig bitse de, hezeyanlar bitmiyor…
Kültür, bilinç, olgunluk deyince şampiyonluk kutlamalarına da değinmek şart.
Kutlamalarda binlerce kişi pandemi uyarılarına hiç aldırış etmeden yakın temas mesafesinde bir araya geldi. Halen günde 200’den fazla kişi hayatını kaybederken, futbol taraftarlarının bu aymazlığı ve duyarsızlığı, toplum sağlığı adına hem kaygı, hem de utanç vericiydi. Ayrıca kutlama adına patlatılan havai fişekler, ateşlenen silahlar ve cinsiyetçi küfürler içeren tezahüratlar, bir yandan insanlıktan ne kadar uzak olduğumuzu, diğer yandan bilince, kültüre, olgunluğa ne kadar çok ihtiyacımız olduğunu gösterdi...
Sevincimizi, mutluluğumuzu; olabildiğince yüksek ses çıkararak kutlamayı marifet sayıyoruz. Havai fişekler ve silahlar bu amaçla ateşleniyor. Başka insanların ve canlıların bu seslerden rahatsızlık duyabileceklerini, hatta ciddi anlamda zarar görebileceklerini düşünemeyecek kadar benciliz. “Mutluluğumuzu herkes duymalı, görmeli” şeklinde garabet bir bakış açısına sahibiz. Düğünlerde de yapılıyor bu. Sevincimizi ifade etmek üzere yarattığımız gürültünün başkaları için “işkence” anlamına gelebileceği aklımızdan bile geçmiyor. Havai fişekli, silahlı cinnet ortamları yaratmakta çok başarılıyız!.. Bunun bedelini ise diğer insanlar ve canlılar, en çok da kuşlar ödüyor…
Tabii hangi takım şampiyon olursa olsun bu manzaralar yaşanacaktı. Bunlar bir kulübün değil, ülkenin sorunu…
Bir de, toplumsal duyarlılık ve ilerici politik kimlik sahibi insanların fanatik taraftarlıklarını gerekçelendirmek ve ona “haklılık” kazandırmak üzere dile getirdiği “halkın takımı”, “emekçilerin takımı”, “devrimcilerin takımı” gibi kavramlar var ki, tam anlamıyla komedi…
Endüstri denen devasa rant mekanizması futbolu tepeden tırnağa ele geçirmiş ve kulüpleri para peşinde koşan şirketlere dönüştürmüşken hangi takım bu sıfatları hak edebilir ki? Hangi kulüp, halkın/emekçilerin yararına ne yapmış? Hepsinin yönetimi, sermaye sınıfının temsilcisi iş insanlarının, patronların elinde. Milyon liralar, avrolar havada uçuşuyor. Bu kulüplere üye olmanın bile herkesin altından kalkamayacağı kadar yüksek maddi bedeli varken, “halkın takımı”, “emekçilerin takımı” gibi söylemler birilerinin kendisini avutma çabasından başka bir anlam ifade etmiyor.
Hadi, nasıl bir futbol dünyasında bulunduğumuzun farkında değilsiniz, insan böyle laf ederken en azından, formada neredeyse kulüp ambleminin görünmesini bile engelleyecek kadar çok yer kaplayan şirket logolarından utanır…
- Yapı 12 Aralık 2024 04:32
- Herkesi kendi gibi sananlar 05 Aralık 2024 04:28
- Bize oyunu anlatın 28 Kasım 2024 06:10
- Tutuculuğun bedeli 21 Kasım 2024 04:37
- Buyrun cinnet ortamına... 14 Kasım 2024 04:14
- Komplodan komediye 07 Kasım 2024 04:12
- Seviyesiz saha dışı, kalitesiz saha içi 31 Ekim 2024 04:34
- Mourinho öğretiyor 24 Ekim 2024 03:33
- Milli takım kazandı çünkü... 17 Ekim 2024 04:04
- Hapishaneden milli takıma 10 Ekim 2024 04:45
- Ne kadar rezil olursak... 03 Ekim 2024 04:28
- Oyunu geriden kurma saplantısı 26 Eylül 2024 03:26