Yıkıntının altından

Fotoğraf: dakzxz/Pixabay
TELEFONLAR SESSİZDE
Vızıltısı duyulmuyor arıların diye soracak olsalar, Çiçek mi kaldı? Diye cevap veremiyorsan eğer, telefonlar sessizde demektir o zaman.
KAVGANIN SESİ
Her kafadan bir ses çıkıyor. Biri ötekini keserek. Yokuş aşağı yuvarlanan bir gürültü patırtıyla yükselerek. Kimin ne dediği anlaşılmayan bir kavganın içinden.
AYNADAN BAKMAK
Yaz geldi. Günlük güneşlik her yan. Denizlerde kulaç kulaca yüzüyor insanlar. Yüzleri gülerek sere serpe altın rengi kumlarda. Ne karanlıkta dalgalarla boğuşan lastik botlardaki insanlar. Ne çocuk ölülerinin yüzercesine yalpaladığı kumluklar. Aynalardan bakıldığında.
YIKINTININ ALTINDAN
Yıkın, yakın. Yerle göğü altüst ederek. Yerle bir ettiğiniz yıkıntının altından, toz bulutlarının içinden bir çocuk bakacak. Büyüyen gözleriyle. Gökyüzüne. Ağlamadan. Haykırarak tükürmek için yüzünüze.
FİLİSTİN ÇIĞLIĞI
Uzayan bir çığlıktır Filistin! Bitmeyen. Sağır kulakları açmadan çığlık çığlığa süren. Yıkıntıların arasından, alevlerin ortasından yükselerek yürekleri dağlayan.
BİR ÇIĞLIK DAHA
Sennur Sezer’in şiirinden bir çığlık:
“Kan değil, is değil, olsa olsa gölge. Sildikçe bulaşıyor, koyuluyor sildikçe Kundaklara düşmüş tüfeğin gölgesi, sapan taşına karşı mermi gibi bir şey. Hani öldürülmek gibi su içerken. Öyle bir çığlık işte.
(…)
Yankısı dağlardan çöllere düşen bir çığlık. Filistin! Filistin!
Filistin! Filistin! Filistin!.. Lekesi ellerinizde.”
AVUNTU
Bir resmin arabının içindeyiz. Gecenin koyuluğuyla gölgelere batmış günün karanlığında. Resmin aslını çıkaracak olan güneş banyosu avuntusunda.
CÜMBÜŞTE
Boş bir gökyüzüyle kel bir dünyada yalnız bırakılıyorsak, renkli bir düşün resmi çizilmelidir. Çıkmaz boyalarla. Mavilikler içinde. Cümbüşte.
Evrensel'i Takip Et