'Katran karası' işler meselesi
![](https://www.evrensel.net/images/840/upload/dosya/185749.jpg)
Sedat Peker'in YouTube kanalında yayımladığı videodan alınmıştır
Kirvem,
Son zamanlarda, daha da doğrusu özellikle de şu son günlerde ülkemizin gündemlerinden birini oluşturan, hatta deyim yerindeyse tam da göbeğine postunu seren, “mafya, siyaset, iktidar” cenahındaki “katran karası” ilişkilerin giderek ortaya yayılan pis kokularından milletçe ister istemez bunaldık...
Halkımızın kahir ekseriyetini ilgilendiren bunca çetrefil sorunlarımız varken, üstelik bu meselelerin hepsi de tıpkı ardı ardına dizilmiş katarlar misali bir an önce çözüm beklediği halde, bunların yerine tam aksine davranıp, dolayısıyla ortaya saçılan bu tür dalga dubaralı, alengirli, zelil işlerin neredeyse tümünü görmezlikten gelip veya “resmen” inkar edip, keza kırk türlü numaralarla üstünü örtmeye çalışan hepsi de birbirinden değerli, yetkili, dirayetli bu “koltuk” sahiplerinin peşi sıra koşuşturup duruyorsak; acaba bu işte bir tuhaflık yok mu Kirvem?
Öyle ya da böyle, yine de özüme kalırsa tuhaflıktan yana söz etmek için elimizde metre, gram, litre gibi “müşahhas” ya da “somut” ölçüler olmadığı için bu konuda “dil ebesi“ kesilip uzun uzun laflamanın bir anlamı yok, nitekim birilerinin şu ya da bu mesele tahtında kendince, kendi fıtratınca “tuhaf” ya da “ters” bulup dolaysıyla dışladığı bir davranıştan söz ederken, hemen sıcağı sıcağına bu insanın karşısına tıpkı “yalı kazığı” gibi dikilip, akabinde de kendi düşüncelerini illa da bilek gücüyle ya da mahmuzlarına sarımsak sürülüp böylece döğüş meydanına sürülmüş kabadayı horozlar misali zorla, zorbalıkla dayatması tabii ki çağ dışı bir tavırken, bunu da zaten münasip bir dille çok şükür dillendiren bir Anayasa’mızın varlığının yanı sıra, keza onun 10. maddesi de kapı gibi ortada!
“Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. (Ek fıkra: 7/5/2004-5170/1 md.) Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür.”
Yasalarımızın “ana”sını temsil eden Anayasa’mızın sadece bu maddesi bile, “Bundan iyisi Şam’da kayısı” deyimini zihinlerimizde çağrıştırırken, öte yandan tam da şu günlerde, ortalıkta otuz iki kısım tekmili birden dolanıp duran, üstelik şimdiye kadar gelmiş geçmiş bilumum Yeşilçam filmlerini sollayan tirajıyla izlenme rekorları kıran kasetlerin furyası; ülkemizdeki mafya, iktidar, bürokrasi veya falan feşmekan cenahlarında dönen karanlık işleri argo tabiriyle gıdım gıdım “faş” edilirken, beri taraftan bu gidişatın bundan kellim sonu acaba nereye varır, bunun cevabını belki hepsi de kendi işlerinin ehli olan Çeto, Keto, Meto lakaplı medyumlar mı verir şimdilik meçhul...
Ancak bu hususta illa da kendi payıma iki kelam daha etmem gerekirse; diyeceğim şu ki, önümüzdeki günlerde yeni bir anayasa yapmaktan yana sık sık söz edip, bir bakıma aş, iş, peşinde koşmaktan bitap düşen halkın dertlerine çare bulmaktan ziyade, bu arada sırf gündemi değiştirmek gibi inceden inceye bir hesabımız yoksa, o zaman işe Anayasa’dan başlamak yerine, acaba öncelikle askılardaki şu ekmek rezaletine, katran karası ilişkilere tümüyle son vermek mi gerekir bilemiyorum Kirvem!..
Evrensel'i Takip Et