9 Haziran 2021

'Kamusal bok'

Fotoğraf: Fatih Polat/Evrensel

Bir yanda Marmara Denizi’nde müsilaj, öte yanda Avrupa ve dünyanın katı atık, plastik hurda ve asbestli gemi çöplüğü / ithalatçısı kılınmış bir ülke. Beri yanda mafyadan hükümet ve ülke ifşaatları...

Dominique Laporte ‘Bokun Tarihi’ olarak Türkçeleştirilen kitabında “altın ve bokun akrabalığından’ söz eder. Günümüzden 2 bin yıl öncesinde Roma İmparatorluğu’nda Vespatian Yasası’nı hatırlatır: “Günah işleyen cezalandırılır. Bizzat bokunuza vergi konacak. Yalnızca vergi toplayıcısının ellerine verilecek altınlar suçlarınızı temizler.”

Altın ve bokun akrabalığını günümüze de sanatı ile hatırlatan bir isim: Maurizio Cattelan. “Altın Klozet” adlı eseri Guggenheim Müzesi’nde bir tuvalette ziyaretçilerin kullanmasına izin verilerek sergilenmişti. Eser “ABD’deki israfı ve yozlaşmayı” tasvir ediyordu. Trump iktidara geldiğinde müzeden talep ettiği bir Van Gogh eseri yerine bu önerilmişti. Derken müzeden çalındı.

Boka bakış tarihsel olarak iğrenme dışında başlıklar da içerir. Tıptan kozmetiğe ve hatta simyacılığa bir ham madde olarak ele alınmışlığı vardır. Aynen idrar gibi.

Denebilir ki tarihte ilk atık dönüşümü ve yeniden kullanımına dair gelişmeler bok ve idrar etrafında döndü. Yüzyıl öncesine kadar ne plastik ne de metal atıklarına dair devasa bir geri dönüşüm ticareti yoktu.

Oysa idrar ve bok her daim vardı. Misal Orta Çağda havuzlarda uzunca bekletilen idrar sonrasında çamaşır deterjanı olarak kullanılırdı. Bir anlamda amonyak geri dönüşümünde kullanılırdı. Hayvan ve bazı coğrafyalarda insan dışkısı günümüzde de gübre olarak kullanılmakta.

Türkiye gündemi şu sıralar atıklarla meşgul. Greenpeace açıklamasa öğrenemeyecektik: “2020 yılında sırf İngiltere’den 210 bin ton plastik atık” ithal etmişiz. Bu İngiltere’deki toplam atığın yüzde 40’ı. Üstelik ekseriyeti “yasa dışı da olsa toplanıp yakılmış”.  Dünya genelinde de plastik çöp ithalatında Türkiye ilk sıralarda. “Son beş yılda bu ithalat 20 kat artmış”. Yine asbestli gemi ithalatı gemi döküm sektöründe hız kesmiyor.

Hasılı dünyanın çöplüğü kılınmış bir ülkeyiz. Böyle bir ortamda Marmara Denizi’ndeki deniz salyasına şaşırıyoruz! Kirliliğin bir boyutu denize dökülen kanalizasyon atıkları yani ‘kamusal bok’, lafı dolandırmaya hiç gerek yok.

Müshil ilacını hatırladınız mı? Hababam Sınıfı filmleri ile ünü yayılmıştı hani. Şaka amaçlı arkadaş yemeğine katılan ishal yapıcı ilaç.

‘Çivisi çıkmış dünya’ önce pandemi ile şimdi ise diğer ekolojik yıkımlar ile gündelik dili zenginleştiriyor. Son kelime ‘müsilaj’.

Nereden nereye: Tam müsil kelimesini unutmuşken gündelik hayatta şimdi denizler dolmuş musilaj. Ve elbette her zaman olduğu gibi meselenin araştırılması için muhalefet milletvekillerince TBMM’e sunulmuş önerge reddedilmiş oldu.

Mafyadan musilaja gündem bize yeniden hatırlattı: Siyasal ve sosyal iyilik hali olmadan kişisel olarak bedensel ve ruhsal olarak sağlıklı olmamız mümkün değil.

Sağlıcakla kalın

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Çayırhan’da çakal sofrası

Çayırhan’da çakal sofrası

AKP iktidarının özelleştirmek istediği Çayırhan Termik Santrali ve maden işletmesinin ‘adrese teslim’ ihalesi bugün gerçekleştirilecek. İşçiler ve kamuoyu özelleştirmeye karşı çıkarken, adrese teslim ihaleye sicili kabarık patronların katılması bekleniyor. Çayırhan’ı yutacak sofrada IC İçtaş, Cengiz, Kolin, Limak, Alagöz, Ciner, Yıldızlar SSS var. Ödenmeyen işçi ücretleri madenin satış fiyatından fazla!

317.36 milyon TL: Yunus Emre Termik Enerji Santralinin son 3 ayda ürettiği elektriğin değeri

204.9 milyon TL: Aynı dönemde 1000 işçinin ortalama ücretlerden patrona 'maliyeti'

0 TL: Şirket 2021, 2022 ve 2023 yıllarında hiç vergi ödemedi

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
2 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et