10 Haziran 2021

Belirsizlikler takımı

Milli takım yarın, Avrupa Şampiyonası’nın açılış maçında Roma’da İtalya ile karşı karşıya gelecek.

Futbol karşılaşmaları hakkında öngörüde bulunmak kuşkusuz zor bir şey. Çünkü oyun başladığı andan itibaren gerçekleşebilecek sonsuz parametre ve faktör söz konusu. Söz gelimi, maçın başlarında gerçekleşebilecek bir sakatlık, bir penaltı, bir sarı ya da kırmızı kart oyunun bütün akışını etkileyebilir. Hangi dakikada hangi gelişmenin yaşanacağını ve ondan sonra oyuna nasıl bir gidişatın hakim olacağını hiç kimse kestiremez. Dolayısıyla doğaldır ki, öngörü biraz da iyimser bakışın dışa vurulmasıdır. Bu bakımdan, öngörülerin bir anlamda gönülden geçenleri yansıttığı söylenebilir.

Aslında öngörü niyetine yapılacak en iyi iş, milli takımın benzer rakiplerle oynadığı son maçlara bakıp kıyaslamalarda ve değerlendirmelerde bulunmak olabilir.

Son dönemde milli takımın, kağıt üzerinde kendisinden güçlü rakiplerine karşı daha etkili performans gösterdiği bir gerçek. Bunda, milli takımın, baskılı ve görece açık oynayan böyle rakipler karşısında, kaptığı toplarla ani karşı atağa geçip rakip savunmayı dengesiz yakalamasının ve sonuçta bulduğu gol pozisyonlarında da yüksek yüzde tutturmasının payı büyüktü.

Savunmaya ağırlık veren oyun anlayışıyla sahaya çıkıp çok sayıda oyuncuyla kapanan rakiplere karşı ise milli takım pozisyon üretmekte bir hayli zorlanıyor. Bunun çokça örneği var.

İtalya muhtemelen milli takım karşısında hem kontrollü, hem de baskılı oyunu tercih edecektir. Yani hücum bölgesinde çok sayıda oyuncuyla baskı yaparken, geride boş alan bırakmamaya dikkat edecek ve Türkiye’nin özellikle son dönemde Fransa ve Hollanda karşısında sergilediği oyunun bir benzerini tekrar etmesine izin vermemeye çalışacaktır. Türkiye’nin fırsatını yakaladığında hızlı karşı ataklarla can yakabilecek bir takım olduğu biliniyor. İtalyan oyun kültürü geleneksel olarak sağlam savunma anlayışına dayanır. Yeşil sahada aşılması zor savunmalar oluşturmakta hayranlık uyandıracak kadar maharetlidirler. Türkiye karşısında da baskılı oynasalar bile geride boş alan bırakmama konusunda gereken önlemleri alacaklarından şüphe edilmez. Bu nedenle milli takım, Fransa ve Hollanda gibi rakipler karşısında yakaladığı fırsatları bu maçta bulmakta zorlanabilir. Ancak milli takım yüksek yüzdeyle topa sahip olursa, rakip oyuncuları yorabilir ve gol pozisyonu yaratması kolaylaşabilir. Tabii İtalya gibi hem teknik, hem de tempo ve fizik güç açısından üst düzey bir rakibe karşı topa uzun süre sahip olmak kolay değil. Milli takım top kendisindeyken oyunun kontrolünü elinde tutabilmeli, bol pas yaparak tempoyu düşürmeli. Aksi takdirde İtalya’nın ataklarına direnmeye çalışmak dışında pek bir şeyler yapma fırsatı bulamayacaktır…

İtalyanların, milli takımın en önemli iki hücum kozu Cengiz ve Hakan’ı iyi tanıması da işi zorlaştıran bir faktör. Kuşkusuz bu iki oyuncuya karşı özel önlem alacaktır İtalya.

Sözün özü, İtalya evinde oynamanın avantajıyla galibiyet için baskılı oyunu tercih ederken, savunma güvenliğini de asla ihmal etmeyecektir. İtalyan oyuncular, kaptırdıkları topların Türkiye’nin ani karşı atağına dönüşmemesi için taktik faul yapmak, topu taca atmak gibi oyunu durduracak önlemlere başvurmaktan çekinmeyecektir. Ayrıca, Türkiye’nin hücum organizasyonlarındaki en etkili kozu olan Hakan Çalhanoğlu’nun orta sahanın ilerisinde yüzü dönük halde topla buluşmasına engel olmak da İtalya’nın özellikle dikkat edeceği bir savunma stratejisini oluşturacaktır…

Türkiye’yi, nasıl bir performans ortaya koyacağı asla kestirilemeyen tam anlamıyla bir “belirsizlikler takımı” olarak tanımlamak mümkün. Tabii bunda işin duygusal kısmının oynadığı rol büyük.

Yapılan açıklamalar şunu gösteriyor ki, hâlâ ay-yıldızlı formanın kutsallığını vurgulayan hamasi söylemlerle, Allah’tan gelecek yardımın yanı sıra 80 milyonun edeceği duanın beklentisiyle yol almaya çalışıyoruz. Bütün bunlar aynı zamanda işin teori kısmındaki zayıflığımızın göstergesi.

Bilgiden çok duyguların ön plana çıktığı bir takımın belirsizliğe mahkum olması da son derece doğal…

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Peşkeşe ‘dur’ de!

Peşkeşe ‘dur’ de!

Çayırhan Termik Santralinin özelleştirilmesi için alınan ve genelde mal değerinin yüzde 10 düzeyinde belirlenen geçici teminat bedeli 250 milyon TL oldu. Bu bedel madenin sadece 3.5 günlük kazancına denk geliyor. Satışa karşı direnişi sürdüren madenciler, ‘Yağmayı durduralım’ çağrısı yaptı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
5 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et