Müsilaj ve Peker: Para mikrobu, çürüme çıktıyı mı gösteriyor? Ya üniversiteler?
İstanbul Caddebostan Sahili'ndeki müsilaj temizlenme çalışması | Fotoğraf: Serhat Çağdaş/AA
Hak hukuk çürür mü, etik estetik çürür mü, okul üniversite çürür mü, insan çürür mü? Doğa çürür mü, su çürür mü, deniz çürür mü? Siyaset çürür mü? Maalesef Marmara’yı çürüttük, müsilaj sardı her yanı. Maalesef ülkeyi çürüttük; katiller, çeteler, rüşvetçiler sardı her yanı.
Müsilajı üreten mikroorganizmaların çoğunun müsilajı hareketleri için kullanan protistler olduğu ifade ediliyor. İşin ilginç yanı protistler çok basit canlılar ama böyle büyük sonuçlara yol açıyor, işin daha ilginç yanı protistlerin hareketlerinin yönünün her zaman müsilaj salgısının tersi yönde olduğu ifade ediliyor. İnsan hem müsilajı yaratıyor hem de bunun tersi yönde mi hareket ediyor? Olumsuz mikropların yayılması nasıl durdurulabilir?
Protistler ile insana dair AKP, MHP, Pelikan, Ağar, Solu, Eken veya Peker gibiler arasında bir çağrışım veya benzerlik kurulması yanlış mı olur? Protistler yarattıkları müsilajın tersine mi hareket ediyor? Kirlenmemişi de mi kirletiyor?
İstanbullular derin bir endişe içinde ama sadece İstanbullular değil, hepimiz, tüm dünya birbiriyle iç içe, her doğa veya insanlık tahribi hepimizin tahribi anlamına geliyor. Müsilaj yayılıyor, sebeplerinin teorisi çok basit ama sebebin kendisi, süreç ve çözümü öyle değil. Burada asıl olan pratik, yaşam da pratiğin kendisi.
En başta iki var olan var, “mikroplar” ve “organik bileşikler”. Kabaca bunların ilişkisinden ortaya çıkan ürün veya çıktı olarak müsilajla karşı karşıyayız.
Teori daha kapsamlı açıklama peşinde, bunun nedeni niçini nasılı peşinde. Çözüm yolu da özellikle nasıldan geçecek ama nasıl için önce neden ve niçine bakmak, doğru düzgün bir amaç/erek koymak gerekiyor.
Sorunun köklü çözümü; sorunu hiç yaratmamak, yaratılmışsa tali değil öncelikli sebeplerini, öncelikli neden ve niçinlerini, mevcut şartlarını vektörlerini bulmaktan geçiyor.
Sorun yaratılınca, aynı koloniyalizm gibi, aynı kapitalizm gibi, kendisi de bir var olan haline geliyor.
Müsilaj da bir kez oluştuktan sonra kendisi de artık yeni şartı oluşturuyor, mikropların ve bileşiklerin yeni halini gösteriyor. O da bir varolan veya şart haline geliyor.
Kapitalizm bir tür müsilaj mı? Para mikrobu oluştururken piyasa vektörü veya şartı; insan ve toplumlar organik bileşikleri; rüşvet, şiddet, uyuşturucu, suikast, sömürü, özetle sınıflı toplumlar müsilaj gibi çıktıyı mı oluşturuyor? Aradaki bağ veya orantı mübadele ilişkisine mi bağlı?
Mikroplar artıyor, organik bileşikleri ayrıştırıyor, bozuyor, ortaya müsilaj çıkıyor.
Mikropları ne artırıyor?
Yolsuzluğu, rüşveti, tecavüzü, şiddet ve katliamları neler artırıyor?
Aklın, bilimin, okulun, üniversitenin yeri rolü nedir?
PARANIN GÖZÜ KÖRDÜR: GÖZ, AKIL, DÜŞÜNCE, TEORİ KOPMASI
Dedem derdi ki göz odur ki dağın ardını görmeli, akıl odur ki başa geleceği bilmeli. Bunlar Hint kültüründen Anadolu sağduyusuna hemen bütün toplumların yaşanmışlıklarından geçerek billurlaşmış, tarihi toplumsal tinde bilince çıkmış bulunuyor.
Göz ferdi görüyor, göz fiziki olarak olup biteni görüyor. Göz ışığın aldığı halleri, renkleri görüyor, göz tek tek olayları görüyor, kulak işitiyor, beden etkileniyor, burun kokluyor, damak tadıyor ama yine de nedenini niçinini mekanizmasını değişim dönüşümünü gördüklerinden göz çıkaracak halde değil, burun kokladıklarından, kulak işittiklerinden bunların teorisini kuracak halde değil. Yaşananları tanımlayabilmek, kavrayabilmek ve üstesinden gelecek eylemlere geçebilmek için olayların, parçaların bağıntılarının, oluşturduğu örüntü ve yapıların, yaşananların türü cinsi ayrımı arazı ve özelliklerinin toparlayıcı hafızayla, akılla, düşünceyle, bilinçle sağlanması gerekiyor.
Akıl, bilim, okul, üniversite; tindir, bilinçtir. İnsana dair sorunların meteor çarpmaları dışında yakın kaynağı, çıktısı ve çözümü yine insandan geçiyor. Müsilajı da, rüşveti, eşitsizliği, savaşı da yaratan insan, aşacak olan da yine insan. En başta da okul ve üniversitelerimizin bilim ve akla dayalı olarak insan, toplum ve doğa yararına bir duyarlılıkla yeniden kurgulanması gerekiyor; eğitim idesinde olduğu gibi olumlu olanlara, üniversite idesinde olduğu gibi gerçekliğe, siyaset ve mühendislik idesinde olduğu gibi sorunların çözümüne odaklanırsa, müsilajı da her tür insan pisliğini de yine insanla çözmüş olacağız.
Marmara’yı biz pislettiğimize göre; mevcut iktidarı, Ağar’ı, Peker’i, Çatlı’yı, AKP’yi, MHP’yi, Soylu’yu, Perinçek’i… bu topraklarda, bizim okullarda yetiştirdiğimize göre çözümü de bizden geçiyor.
Sorunun veya ahlaksızlığın kaynağı daha çok paracılığa dayanıyor; çözümü daha çok akıl, bilim, insanlığa bağlı bulunuyor; pratiği devrimcilikten geçiyor; devrimcilik en çok da bilinç ve cesaret işi bulunuyor. Bilgi bilinç (okul, üniversite vb.) ne durumda, siyasetimiz ve cesaretimiz var mı?
- İsrail ve Suriye örneğinde bilimin ve bilimsel eğitimin anlamı ve önemi üzerine 13 Aralık 2024 04:40
- MEB açık öğretim okulları istatistiklerinde bir gariplik mi var? 29 Kasım 2024 04:15
- AKP'nin eğitim ve bütçeleme anlayışı: Lime lime ayrıştırmanın, imam hatipleştirmenin, metalaştırmanın, peşkeş çekmenin binbir türü 15 Kasım 2024 04:43
- Cumhuriyetin 101. yılında rüya, yurttaşlık ve ana dillerinde eğitim meselesi 01 Kasım 2024 04:26
- Üniversite nedir? Araştırma ve bilgi nedir? Kariyer yapmaktan/ uzmanlık bilgisinden farkı nedir? 18 Ekim 2024 04:42
- Akademinin yeri ve değeri: 207 üniversite bir 'muhabir Rüya' eder mi? 11 Ekim 2024 04:43
- MEB istatistiklerinin gör dediği açlık, dayatma ve niteliksizlik 04 Ekim 2024 04:50
- Türk Psikologlar Derneğinin Türkiye Yüzyılı Maarif Modeline dair görüşü: Eğitim değil eğitimi ihlal modeli 27 Eylül 2024 04:42
- AKP ve MEB’in büyük mahareti: Bağnazlığı ve emek sömürüsünü sürdürmeye diplomalı çözüm 20 Eylül 2024 04:15
- Aileler çocuklarını MEB’den kurtarmaya çalışıyor: MEB eğitime, çocuklara, topluma zararlı hale mi geldi? 13 Eylül 2024 04:42
- Eğitimin sorunlarından öğretmenler ve müdür yardımcıları da mağdur 06 Eylül 2024 04:41
- Atamaların değeri değersizleştirilmesi üzerine 30 Ağustos 2024 04:44