G7, NATO zirveleri ve batı emperyalizminin ileri karakolu olma hevesi
Tayyip Erdoğan ve Joe Biden | Fotoğraf: TCCB / Murat Çetinmühürdar
2021 haziranının, emperyalistler arasındaki paylaşım mücadelesinde batı emperyalizmi için tarihe not düşülecek bir adım olacağı anlaşılıyor.
Çünkü Sovyetler Birliği’nin (SB) resmen de tarih sahnesinden çekildiği 1990’lardan beri, ABD ve müttefiki batılı emperyalistler, Çin ve Rusya’ya karşı hiç bu kadar birlik ve bütünlük görüntüsü verememişlerdi.
Nitekim geçtiğimiz cuma gün başlayan G7 zirvesinde Çin’i açıkça hedef almanın merkezinde olduğu bildirgeye Asya’da Çin’in en önemli rakipleri olan Avustralya, Hindistan ve Güney Kore de imza attı.
G7 bildirgesinde Rusya’ya da, “Demokratik sistemlerin olduğu ülkelerde istikrarsızlığa ve zarar verici aktivitelerine son vermesi” çağrısı yapıldı.(*)
G7’nin bu toplantısının hemen arkasından toplanan son NATO zirvesi, Varşova Paktı’nın dağılmasından sonra “düşmansız” kalan NATO’nun derlenip toparlanma toplantısı olarak tasarlanmıştı.
G’7’nin aldığı kararlarının ışığında toplanan NATO Zirvesi’ndeki birlik-bütünlük içinde alınan kararlar, Biden yönetiminin NATO üstünden yaptığı girişimlerin meyvesini vermeye başladığını gösterdi.
G7’deki batı emperyalizminin ortak hedeflerini esas alan tutumu NATO zirvesinde de sürdü.
ABD Başkanı Joe Biden, Brüksel’de katıldığı NATO liderler zirvesine dair yaptığı paylaşımda ”Rusya’nın saldırganlığı” ve “Çin’in oluşturduğu stratejik problemler”e özel olarak vurgu yaptı.
Brüksel zirvesi, NATO’nun, “2020-2030 Misyonu”nun belgesi olan 2030 Stratejik Konsepti’ni kabul etti.Zirvenin kararlarının ayrıntısını haber sayfalarımızda okuyacaksınız.
NATO’NUN EN SADIK ÜYESİ OLARAK KONUŞTU!
NATO zirvesinin hemen sonrasında önce Erdoğan-Biden görüşmesi yapıldı. Görüşmenin arkasından gazetecilerin karşısına çıkan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Son derece yararlı ve samimi bir görüşme oldu. Türkiye-ABD ilişkilerinde çözülemeyecek hiçbir mesele olmadığını düşünüyoruz” derken Biden da, “Pozitif ve verimli bir toplantı yaptık” ifadesini kullandı.
Toplantıdan günler önce de Erdoğan ve Biden’ın, toplantı nasıl geçerse geçsin böyle konuşacakları biliniyordu. Ama açıklamalar bundan ibaret değildi.
Özellikle de Erdoğan, NATO ile ilgili, “Akdeniz’den Karadeniz’e, Avrupa’dan Asya’ya, NATO’nun sağladığı güvenlik şemsiyesine ihtiyaç duyulan her yerde ittifak aktif rol üstlenmelidir. NATO’yu askeri bakımdan daha muhkem hale getirirken siyasi boyutunu da tahkim edecek adımların atılması yönünde kararlar aldık” diyerek, NATO’yu yere göğe sığdıramadı!
Böylece Erdoğan, NATO’nun Çin ve Rusya’ya karşı düşmanca tutumunu, İran’ın tehdit edilmesini benimsediğini göstermiş oldu.
‘HAMDOLSUN’ Kİ BIDEN ERMENİ SOYKIRIMINI GÜNDEME GETİRMEMİŞ!
Öyle ki Erdoğan, Biden’ın 24 Nisan’da yaptığı konuşmada “Ermeni Soykırımı” ifadesini kullanmasından beri Türkiye’nin iç politikasının en sıcak gündemlerinden birisi, “Biden’ın Ermeni Soykırımı” demesiydi. Erdoğan da, konu her gündeme geldiğinde, “14 Haziran’da yüz yüze görüşmede konuyu Biden’a soracağını” söylemişti. Gazeteciler, Biden’la yapılan görüşmenin arkasından Erdoğan’a “Ermeni Soykırımı konusunun görüşmede gündeme gelip gelmediğini” sordular. Erdoğan’ın yanıtı; “Hamdolsun gündeme gelmedi” oldu! Bu yanıt, hem hayretle hem de ibretle karşılandı! Nitekim muhalefet, NATO-Türkiye-ABD ilişkileriyle ilgili, NATO’cu, batıcı, emperyalistlerle iş birliği tutumunu ele almak yerine, iç piyasanın muhalif tüccarları olarak Erdoğan’ın Ermeni Soykırımı için “Hamdolsun gündeme gelmedi” demesi üstünde tepinmeyi tercih ettiler.
AFGANİSTAN GÖREVİ: EMPERYALİZMİN KARAKOLU HEVESİ
Erdoğan’ın NATO zirvesi sırasındaki ve Biden’la yapılan görüşmelerin ardından yaptığı açıklamalarından anlıyoruz ki, ABD ile Türkiye arasında;
1) S- 400’ler ve F-35’lerle ilgili sorunlar,
2) Suriye’de SDG ve PYD’ye destek vermesi olarak başlıca iki sorundan ibarettir. Bunların da ilgili bakanlıklar arasında yapılacak görüşmelerle çözüleceğini belirtmektedir Erdoğan.
Böylece Erdoğan, “üst akıl”, “15 Temmuz darbe girişiminin arkasındaki asıl güç”, “emperyalistlerin Türkiye üstündeki oyunları”, gibi “Türkiye’nin ulusal güvenliği”, “bekası”... gibi iddialarından tümünden vazgeçtiğini, bunları iç politika malzemesi olarak kullandığını ilan etmiş bulunmaktadır.
Erdoğan, Macron ve Miçotakis görüşmelerinden sonra yaptığı açıklamada bu iki ülke ile de sorunları konuşarak çözeceklerini söyleyerek, sadece ABD ile değil Yunanistan ve Fransa ile de ciddi bir sorunlarının olmadığını söylemiştir.
“Peki o zaman son aylarda Yunanistan ve Fransa ile Doğu Akdeniz’de yaşananlar, Fransa ile yıllardır “medeniyetler savaşı” kategorisinden girişilen Fransız mallarını boykota varan gürültülü kavgalar, halkları birbirine düşman edecek girişimler neyin nesidir?..” gibi sorular gündeme gelse de söz konusu olan Erdoğan olduğunda soruların havada kalması beklenmeyen bir şey değildir.
Nitekim, ABD’nin NATO’nun 11 Eylül 2021’e kadar bütün güçlerini Afganistan’dan çekeceğini açıklamasına karşın, Kabil Havalimanının güvenliği ve işletmesinin Türkiye tarafından üstlenilmek istendiğini bir paket olarak Biden’a sunması ise, herhalde bugüne kadar iç politika amacıyla ya da İhvancı-İslamist tutumun gereği olarak yapılan “batı düşmanı” tutumların “kefareti” olarak görünmektedir.
Hiç kuşkusuz NATO’nun “Afganistan görevi”nde bu kadar hevesli olunmasının arkasında “Batı emperyalizmine sadakatin kanıtlanmasının” yanı sıra “ümmetin kurtarıcılığı” ve “yeni Osmanlıcı” dış politika tutumunun (oyun kuruculuk iddiasının) derin izleri vardır. Ama bugün bu tartışmaya girmeyeceğiz.
Ama amacı ne olursa olsun batı emperyalizminin ileri karakolu ötesinde bir anlama sahip olmayan Erdoğan’ın “NATO’nun Afganistan görevi”nin faturasının çok ağır olacağı, bu faturayı da hiçbir ekonomik, diplomatik ve lojistik yardımın hafifletemeyeceği çok açıktır.
Şimdiden uyarmış olalım.
(*) Yücel Özdemir’in gazetemizde önceki günkü köşe yazısında konu ayrıntılı biçimde yer almıştı.
- Tartışmalar "Sadece Türkiye’nin Kürt sorununun demokratik çözümü" kapsamını aşıyor 05 Ocak 2025 04:58
- 2025'in emek, barış ve özgürlük yılı olması dileği ile... 31 Aralık 2024 06:59
- Ülkemiz işçi emekçileri 2025'i emek yılı yapacak güce ve deneyime sahiptir! 28 Aralık 2024 06:16
- Asgari ücretli işçinin grev hakkıyla da donatılmış yeni bir mekanizma talebiyle mücadeleye! 24 Aralık 2024 16:44
- Son iki haftada oluşan Suriye haritası neyi gösteriyor? 12 Aralık 2024 04:45
- Asgari ücret miktarı, AÜTK'ye bırakılamayacak kadar ciddi ve önemli taleptir! 08 Aralık 2024 04:44
- Suriye'de çıkar peşindeki herkes operasyonun içinde ama kimse rolünü kabul etmiyor 05 Aralık 2024 06:45
- Eğer ‘Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz’se... 01 Aralık 2024 04:54
- İşçilerin özelleştirmeye karşı cepheden ‘hayır’ demekten başka bir seçeneği yok! 27 Kasım 2024 06:55
- Tek adam yönetiminin ülkeyi nereye getirdiğinin bir haftaya sığan fotoğrafıdır! 24 Kasım 2024 04:47
- Bakan Tekin ve arkasındakiler laikliğe cepheden savaş açan bir konumdadır! 21 Kasım 2024 04:52
- İktidar 'iç cepheyi güçlendirmek' istiyor, emek ve demokrasi güçleri ise 'birleşik mücadele' diyor 17 Kasım 2024 04:44