18 Haziran 2021 00:25

‘Millilikten’ sorosculuğa mı terfi ettiniz?

Fotoğraf: AA

Paylaş

“Türkiye’nin en iyi ihraç ürünü ordusudur” sözü çok iyi hatırlanacağı gibi uluslararası spekülatör Soros’a aitti. Soros’un adı özellikle “renkli devrimler” döneminde sıkça telaffuz ediliyor, bu “devrimlerle” Soros arasında güçlü bir bağ kuruluyordu. “Yerli ve milli” iktidarımız sorosculuğu tüm muhaliflere yapıştırıyor, bunlarla emperyalizm arasında bağ olduğunu iddia ediyordu. Demokrasi ve özgürlük istemek, ülkenin demokratik bir yapısının olması için mücadele etmek Sorosculuk olarak yaftalanıyordu.

Leyla’nın Mecnun’u beklediği gibi Biden görüşmesini bekleyen bizim “şahsım devletinin” başı, son NATO toplantısında Afganistan’da kalma görevine talip olduklarını yumurtlayıverdi! ABD ve NATO Afganistan’dan çekiliyordu ama Türkiye, yanına Pakistan ve Macaristan’ı da alarak Afgan halkını yola getirme görevine talip oluyordu. Ülkede asker boldu ve insan canından ucuz da bir şey yoktu. İktidarımız Soros’a karşıydı ama Sorosculuğa, Soros’un tavsiyelerine bir itirazı yoktu! Bu tür meselelerde hep Sorozcuydular. Böylece ulusal kurtuluş savaşını maddi olarak, manen destekleyen, yüreği kurtuluş için mücadele edenler için atan Afgan halkına böylece bir “vefa” borcu ödenecekti. Bu iş birlikçi egemen sınıflar zamanında Cezayir’in bağımsızlığına da karşı çıkmışlardı, şimdi sıra Afgan halkının direnişinin ezilmesine gelmişti!

Denilebilir ki “Ne var bunda Türkiye zaten Afganistan’da değil mi?​” Evet Türkiye “NATO misyonu” çerçevesinde Afganistan’da bulunuyor ama savaşçı bir güç değil. Diğer güçlerin çekildiği, asıl görevin üstlenildiği durumda ise çatışmalar kaçınılmaz. Üstelik Taliban buna karşı olduğunu açıklamış bulunuyor. İktidar ABD ve NATO’nun askeri, lojistik ve ekonomik desteğine karşı Afganistan’da kalmaya talip ve kan dökmeye hevesli. Ortada açıkça ABD’nin stratejik çıkarları için bu halkın evlatlarının kanıyla korunması var.

Ama bu “Afganistan görevinin” hangi dosyaların açılmasının ertelenmesi için kabul edildiği ise hiç meçhul değil. S-400, Halkbank, Suriye, Irak, Doğu Akdeniz, Libya, uluslararası suç oluşturabilecek dosyalar vb. sorunlar masada duruyor ve ekonomik krizde tek dolara dahi muhtaç olan iktidar ABD’nin şantajlarına boyun eğme, görev emirlerine uyma konusunda bütünüyle teslimiyet çizgisinde. Muhtemeldir ki, bu görev ABD tarafından ön görüşmelerde, bazı dosyaların şimdilik açılmaması karşılığında verildi. Şimdilerde ABD uşakları bunun için “elveda Avrasya” türküleri söylerken, Avrasyacılar da satır aralarında teselli çıkarmakla meşguller. Bağımsızlığı ve demokrasiyi savunan Türkiyeciler ise ülkeyi daha güçlü savunma görevi ile karşı karşıya.

Kuşkusuz ülkeyi yöneten iş birlikçi egemen sınıfların emperyalizmin hizmetindeki bu tür gerici görevlerinde bu görev bir ilk değil. Kosova’da, Somali’de, Lübnan’da bu tür görevler yapıldı ve yapılıyorlar. Ama o görevler sırasında durum açıktı ve bu görevlerin NATO ve BM çerçevesinde gerçekleştiğine ilişkin “sağlam” bir gerekçe vardı. Yani “yerlilik, millilik” konuları henüz muhaliflere karşı kullanılan argümanlar haline gelmemiş, antiemperyalist ve demokratik muhalefetin itirazlarına karşın iktidarıyla, muhalefetiyle bu tür görevler onaylanmıştı. Bugün olan ise açıktan ve aleni bir uşaklık teklifidir ve bunun karşılığında epeyce şişmiş olan “suç dosyaları” bir süre açılmayacak!

Açıkçası ülkenin emperyalizm ve ABD ile olan ilişkilerinde herhangi bir değişiklik yok ama ABD ve Rusya arasında boşluklarda cambazlık yaparak uygulanan politikaların sonuna gelindi. Kara bitti, ayaklar suya erişti. İktidar basını şimdi bu ilişkilere övgü düzmekle meşgul. Emperyalizm ve ABD karşıtlığının lafla yürütülen kısmı bitti. Şimdi gerçek zamanı ve orada da bu iktidarın yeri ise tam olarak karşı saflarda. Gerçeğin, gerçek bir antiemperyalizm ve ABD karşıtlığı olduğunu hatırlatmaya sanırız gerek yok.

Kahrolsun emperyalizm ve ABD gibi sadece parlak sözcüklerle yapılan muhalefetin de bir kıymetiharbiyesi bulunmuyor. Düşman onların temsilcisi olarak içeride ve başımızda! Daha dün ABD tekellerinin temsilcilerini Türkiye’de ağırladı ve onlara yeni tavizler verdi. Bütün ekonomik, diplomatik, askeri ilişkilerin tasfiyesine yönelinmeden yapılan emperyalizm ve ABD karşıtlığının işte bu nedenle bir kıymetiharbiyesi bulunmuyor. Olup bitenler, bütün bu yaşananlar halk için ciddi tecrübelerle dolu ve ABD ve emperyalizm karşıtlığının bu kadar yaygın olduğu bir ülkede iktidarın, onun tüm dayanaklarının ve destekçilerinin bozguna uğratılmaması için bir neden bulunmuyor. 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa