'Adalet Bekçileri' meselesi (2)

Sedat Peker'in yayımladığı YouTube videosundan alınmıştır
Kirvem,
Malum olduğu üzere, son zamanlarda, özellikle de şu son günlerde ülkemizin gündemini fazlasıyla meşgul eden, “mafya, siyaset, iktidar” üçgeninde “fırdöndü” gibi dönüp duran kimi “zelil” olaylar giderek can sıkıcı boyutlara ulaşırken, diğer yandan da gizli kapılar ardında kendilerince türlü dümenler çeviren kimi “medya” mensuplarının da, bu senaryolardaki rolleri; siga siga, yavaş yavaş “manşet” olmaya başladı…
Kirvem, yine senin de bildiğin üzere, ülkemizin “siyaset” kulvarında şu sıralar at koşturan “yerli ve milli” jokeylerimizin neredeyse hemen hepsi; halkımızın çıkarlarını, daha da doğrusu günde beş vakit tekrarlana tekrarlana nihayet yedisinden yetmiş yedisine varıncaya kadar çoluk çocuk hep birlikte ezberleyip, hatmettiğimiz “ali menfaatlerimizi” koruyup kollamaktan yana ellerinden gelen her türlü gayreti asla esirgemeyeceklerini dillendirip, keza bu hususta zırt pırt yemin billah edip durdukları halde, beri yandan sen şu kör şeytanın işine bak ki, tam da şu günlerde, tıpkı Marmara’yı gıdım gıdım istila eden “deniz salyası” veya gavurca adıyla “müsilaj” misali ortalığı kasıp kavuran bu mendebur “videolar” yüzünden memleketin hali, ahvali ne yazık ki bir günden diğerine toz dumana bürünüp. Hani mil pardon, hani affedersiniz sanki bilmem ne çukuruna mı dönüştü ne!
Nitekim haddini hukukunu aşan bu videoların dur durak demeden birbirlerinin peşi sıra ortaya saçılmasının ardından kimi “muhterem” zevatın milletimizin ali menfaatleri uğruna sabah-akşam ettikleri yeminlere ne denli “sadık“ kaldıklarına bakılırsa; görünen, hatta ayan beyan ortada sırıtan gerçek şu ki, memleketimizin, milletimizin “ali menfaatleri” için yola; ya Allah, bismillah diyerek revan olan jokeylerimiz, ne yazık ki farkında olmadan yönlerini şaşırıp, dolayısıyla bindikleri atların izlerini, it izlerine karıştırmışlar…
Kirvem, bir nebze de olsa işin “siyaset, iktidar, mafya, medya” cenahındaki bu kaknem faslını bir tarafa dehleyip, öte taraftan benim zaten çeyrek porsiyonluk aklımla bir türlü anlayamadığım meseleye gelirsek, bu konuda merak ettiğim şu ki, her fırsatta “hukuk devleti” olduğumuzu yine günde beş vakit dillendirmekte yetinmeyip, ayrıca, en önemlisi de, “Adalet mülkün temelidir” fetvasını “adalet sarayları”nın duvarlarına nal mıhıyla çakıp, bununla övünürken, öte taraftan şu günlerde bu videolar yüzünden ortaya dökülen şu veya bu minvaldeki “iddialar”ın yalan yanlış, eksik gedik ya da maazallah doğru olup olmadığını araştırmak için hani amiyane deyimiyle kıllarını kıpırdatmadan sadece yan gelip oturdukları koltuklarda sözde “adalet bekçisi” kesilenlerin ülkesinde adaletten söz etmek, özüme kalırsa tıpkı geçen haftaki mektubumda belirttiğim gibi, “Boşuna telaş, dikine tıraş” deyiminin belki de ta kendisi midir, bilemiyorum Kirvem!..
Evrensel'i Takip Et