21 Haziran 2021

Makarnalar ziyan oldu...

Fotoğraf: Ali Balıkçı/AA

Haftalardır, “çeyrek final garanti; final belki” şişirmesiyle pompalanan havanın ardında kalan gerçekler; her maçta daha da şiddetli bir şekilde zuhur etti ve oynanan üç maçında ardından atılan 1 gol, yenilen 8 gol ve alınan 0 puanla ‘bizim çocuklar’ Euro 2020 defterini Burak Yılmaz’ın turnuva sonundaki demecindeki vurguya bakılırsa bizimle ‘helalleşerek’ kapattı.

Aslında bu hezimet zincirine, alelade bir yeşil saha hadisesi olarak bakmamak lazım. Bu olay, baştan aşağı bizi sarmalamış olan çürümüşlüğün tabeladaki yansıması. Böyle bir tabloya, maddi desteği minimumdan verdiği alt lig takımlarının bazılarının başkanlarını ve bazı gazetecileri Euro 2020’yi izlemeye Roma’ya ve Bakü’ye götüren bir futbol federasyonu çok yakışıyor mesela.

Öyle ya, ‘bu işin’ çoğunluğu PR’da. Futbolcular artık marka değerlerini düşünüyor, federasyonlar da…

Ancak bu PR’ın biraz da kantarı, o kantarın da topuzu olmalı. “Kupayı Alın Gelin” manşetinin atıldığı bir ortamda milli takım üç maçta sıfır puan çekiyorsa; bu işin lamı cimi kalmamıştır.

Üstüne üstlük oynanan oyunun kimseyi mutlu etmediği, takımın forvetinin ceza sahasında topla buluşmaktan çok maç sonunda kavga anında kameralara boy gösterdiği, turnuva tarihinin en kötü takımı olarak gösterilen bir milli takım söz konusuyken işi Şenol Güneş’in ceketinin şıklığına endekslemek de o kantarın topuzunun üzerindeki kurdeledir.

Fakat böyle bir hezimet zincirinin, başka türlü bir ortamda can bulması da düşünülemezdi. Daha kadro açıklandığında, kadroya giremeyen futbolcular ve o futbolcuların camiaları isyan bayraklarını açmıştı. Milli maçı izlememenin ‘vatan hainliği’ gibi değerlendirildiği bir psikolojiden, milli takıma seçilemeyen futbolcuların isyan bayrağı açtığı reforma ne ara geçtiysek; o aralarda bir yerlerde Mehmetçik vurgulu marşlar da kulağımıza çalındı elbet.

Turnuva için besteletilen marştan ziyade, birkaç yıl önce bestelenmiş bir marşın bunca gündemde tutulması da bir yerden sonra bilinçli bir dezenformasyona çanak tutmaya evriliyordu doğrusu.

Bütün bu rezaletler silsilesinin en unutulmazı ise, bir ton balığı markasından geldi.

Turnuvanın ilk maçını İtalya ile yapmamıza istinaden “Bu Akşam Makarnaya Koyuyoruz” yazılı bir makarna görseli paylaşan marka, aldığı tepkilerden sonra görseli kaldırmak ve ‘kadınlarımızdan’ özür dileriz yazılı, özrü kabahatinden beter bir metni paylaşmak zorunda kaldı.

Oysa şu ortamın hakkı, tam olarak o rezil paylaşımdı.

Gel gör ki, makarnalar ziyan oldu.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Kamu işçisi hedefte

Kamu işçisi hedefte

Ücretleri baskılayan Erdoğan-Şimşek programının yeni hedefi toplu sözleşme sürecine giren 600 bin kamu işçisi. Sendikal bürokrasi eliyle işçiden kaçırılan sözleşme taslağı, iktidar medyasına sızdırıldı. “Taleplerimizi karşılamıyor” diyen işçiler öfkeli. Ekonomide, iç ve dış politikada sıkışan Saray iktidarı, toplumu yönetebilmek için yasaklara, gözaltılara ve tutuklamalarla sarılıyor.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
'Heybeden’ her gün yeni bir soruşturma çıkıyor. Yargı sopasıyla topluma gözdağı verilmek isteniyor.

Evrensel'i Takip Et