Mafyanın siyasi ayağına kim dokunacak?
Fotoğraf: Evrensel
Gün geçmiyor ki, organize suç örgütlerinin iktidar ile kirli ilişkileri hakkında yeni bilgi-belge ortaya çıkmasın!
Son günlerde “Kara para aklamak” suçundan hem Türkiye’de ve hem de ABD’de “aranan” ve geçtiğimiz günlerde Avusturya’da gözaltına alınan Sezgin Baran Korkmaz’ın iktidarla ilişkileri bir bir ortaya çıkıyor.
“Aranan” Korkmaz’ın İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile görüşmesi, Soylu’nun bu görüşmede ‘Senin hakkında tahkikat yapıldı, yurt dışına çık. Yukarının haberi var, bu parayı da sil, sorun çıkacak” dediği iddiası. Ki, daha sonra Soylu’nun “yukarı” dediği Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bilgisinin olduğunu söylediği alacağın Korkmaz’ın İnan Kıraç’tan alacağı 45 milyon dolar olduğu ortaya çıktı.
Ardından Sezgin Baran Korkmaz’ın Cumhurbaşkanlığı Ekonomi Politikaları Kurulu ve AKP MKYK Üyesi Korkmaz Karaca ile ilişkileri ortaya dökülmeye başladı.
Bir de Sezgin Baran Korkmaz’ın mafya ile birlikte üzerine çökerek ele geçirdiği Paramount Otel var. Sadece geceliği 106 bin lira olan bu otelde kalanlar kirli ilişkiler zincirinin dökümü gibi. Savunma sanayi başkanı mı dersiniz, Ankara Bölge İdare Mahkemesi başkanı mı dersiniz, bu kirli ilişkileri aklama-paklama ve reklam işlerini üstlenmiş “gazeteciler” mi dersiniz, oğlu bavulunda Venezuela’ya “test kiti” götüren (!) dönemin Başbakanı mı dersiniz, yok yok.
Peki iktidar, ortaya dökülen bu kirli ilişkiler karşısında ne yapıyor?
Daha önce organize Suç Örgütü Lideri Peker’in “Sen benim dönüş biletimdin” dediği ‘sigortacı’ İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, baba-oğul Ağar’lar, Korkut Eken, Peker’den maaş alan AKP’li siyasetçi, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Adnan Tanrıverdi’nin başında bulunduğu SADAT, Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanı Metin Kıratlı ve Murat Sancak, Eski Maliye ve Hazine Bakanı damat Berat Albayrak ile ilgili ifşaat ve iddialar karşısında ne yaptıysa yine aynısını yapıyor.
Yani üç maymunu oynuyor!
Ya ‘bağımsız’ yargı?
Üst düzey kamu görevlileri hakkında soruşturma yapma, iddianame hazırlama gibi görevleri bulunan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, bugünlerde bunları göremeyecek kadar meşgul! Çünkü gündeminde sadece Başsavcı Bekir Şahin’in “Elimizden geleni yaptık” dediği HDP’nin kapatılması istemiyle hazırlanan iddianame var. Şahin, iktidar ortağı Bahçeli’nin “Kapısına kilit vurulması” çağrısı sonrasında HDP’nin kapatılması talebiyle iddianame hazırlamış ve bu iddianamenin Anayasa Mahkemesi tarafından iade edilmesi sonrasında “Elinden geleni yaparak” iddianameyi ikinci kez düzenlemişti-ki, Anayasa Mahkemesi de siyasi baskılara boyun eğerek ikinci iddianameyi kabul etti.
Saray susuyor ama iktidarı sarmalayan bu kirli ve karanlık ilişkileri savunmak, Erdoğan’ın ‘Cumhur İttifakı’ndaki ortağı Bahçeli’ye düşüyor.
Bu kirli ve karanlık ilişkilere tek söz etmeyen ve son günlerde bu ilişkilerin merkezlerinden Kıbrıs’a yerleşeceği iddia edilen organize Suç Örgütü Lideri Alaattin Çakıcı’ya “dava arkadaşım” diyen iktidarın fiili ortağı Bahçeli suçluyu buldu: Deniz Poyraz!
Bahçeli, son grup toplantısında yaptığı konuşmada polis tarafından 24 saat izlenen HDP İzmir il binasına elini kolunu sallayarak giren Onur Gencer adlı faşist tarafından katledilen Deniz Poyraz’ı “Şehirden dağa çıkmak isteyen PKK sempatizanlarını terör kamplarına sevk eden milis iş birlikçisi” ilan etti!
Burada Deniz Poyraz, Bahçeli’nin iddia ettiği “suç”ları işlediyse hakkında neden işlem yapılmadığını ve bir tetikçinin cinayeti işlemesinin beklendiğini sormaya gerek yok. Çünkü iktidar ve sözcülüğüne soyunan Bahçeli, HDP’yi “terör”le ilişkilendirmek ve kendi kirli-karanlık ilişkilerinin üstünü örtmek için böyle yalanlara ihtiyaç duyuyor.
Poyraz’ı “terörist” ilan ederek adeta bu cinayeti siyaseten üstlenen Bahçeli, yükselen tepkiler karşısında bu cinayetin “HDP’yi masumlaştırıp partilerini, Cumhur İttifakını ve Türk devletini karalamak isteyen güçlerin bir komplosu” olduğunu söylüyor.
Bahçeli doğru söylüyor; bu ülkenin yakın siyasi tarihini bilen herkes provokasyonların, katliamların, siyasi cinayetlerin, gencecik insanların tellerle boğdurulmasının, aydınlara pusu kurmanın, suikastların partisiyle hiçbir ilgisi olmadığını çok iyi biliyor!
Tıpkı bugün yine herkesin iktidarı sarmalayan bu organize suç örgütlerinin aslında “Ülkenin bekası için çalışan vatansever güçler” olduğunu bilmesi gibi!
15 Temmuz darbe girişiminden sonra darbenin/FETÖ’nün siyasi ayağı uzunca bir süre tartışılmıştı. O dönem CHP başta muhalefeti FETÖ’yle iş birliyle suçlayan iktidar, FETÖ’nün siyasi ayağının ortaya çıkartılması için Meclise verilen önergeleri her defasında reddetmişti. Çünkü ipin ucunun nereye varacağı herkesin malumuydu!
İktidar şimdilerde siyasetin mafya ayağı ya da mafyanın siyasi ayağı ile ilgili ifşaat ve iddialar karşısında aynı tutumu takınıyor. Bunların üzerine gitmesi gereken yargı ise, siyasi iktidarın emrine girdiği için siyaseti kamplaştırıp bu ilişkilerin üzerinin örtülmesine hizmet edecek şekilde HDP’nin kapatılmasını gündeme getiriyor.
Halkın önünde iki seçenek bulunuyor: Ya bu karanlık ve kirli ilişkileri ve provokasyonları bir korku filmi gibi izlemek ya da bunların üzerine giderek gerçeklerin ortaya çıkartılması, sorumluların hesap vermesi ve demokratik bir düzenin kurulması için mücadele etmek!
- Ankara'da Rojava pazarlığı 13 Aralık 2024 10:10
- Esad rejimi sonrası Suriye ve Ortadoğu’yu ne bekliyor? 10 Aralık 2024 05:30
- Adı konulmamış ‘süreç’te Rojava çıkmazı! 06 Aralık 2024 06:45
- Cihatçı saldırının yol işaretleri ve Halep'te kesişen yollar 03 Aralık 2024 06:55
- HTŞ’nin Halep saldırısının arkasındaki güçler ve hesaplar 30 Kasım 2024 06:50
- Bahçeli neden ısrarla Öcalan’ı işaret ediyor? 29 Kasım 2024 06:20
- Selefi Ebu Hanzala in, demokrasi ve laiklik out! 26 Kasım 2024 06:45
- ‘İşgalci ülke’ açıklaması ve Erdoğan iktidarının Suriye’de alarm veren politikası 19 Kasım 2024 05:00
- Trump'ın Ortadoğu'su ve Erdoğan'ın Kürt sorunu 12 Kasım 2024 04:45
- Devlet ‘yeni sürece’ kayyım atadı! 05 Kasım 2024 05:04
- Yeni ‘süreç’: Demokratik siyasete kurt kapanı 01 Kasım 2024 05:03
- Putin’e ‘Esad’ ricası ve Kürt sorununun çözümü 29 Ekim 2024 12:34