Mutluluk üretimi

Fotoğraf: Pexels

DİĞER YAZILARI
Hakkâri’de Bir Mevsim 1 Şubat 2025
Tek gerçek 25 Ocak 2025
Dilsiz 18 Ocak 2025
Kendi başına 11 Ocak 2025
Kan durmuyor 4 Ocak 2025
Yumruklar sıkılı 28 Aralık 2024
Yürek ağrısı 21 Aralık 2024
Ayak altında 14 Aralık 2024
Tadı yok 7 Aralık 2024
Uğultu 30 Kasım 2024
YAZI ARŞİVİ

KISIK

Sabahları gün ışığı ortalığı nice aydınlatırsa akşamları karanlığı ay aydınlığı onca aydınlatır. Lambalarınız kısıklığında.

SİS BASTIRDIĞINDA

Sis bastırdığında üstümüze çöken karanlığı kuleler, köprüler, minarelerle kubbeler delecektir. En çoğu gökdelenler olacaktır sisin üstünde kalan. Caddelerle bulvarlar, farların ışığıyla parlayacaktır. Renk renk yanan floresanlarla. Ledlerin ışıttığı reklamlarla. Ara sokaklar, basık evler, bodur ağaçlar kalacaktır bastıran sisin altında. Karanlıkta.

DUA

Güneş doğsun, yel essin, çiçek açsın, gül koksun. Sabah olsun. Ay çıksın, yıldızlar ışısın, karanlık seyrelsin. Akşam olsun. Üstümüzdeki gök, altımızdaki yer bize kalsın. Hep bize kalsın!

TEK SİLÂH SANAT OLSUN

Sennur Sezer, Perşembe Mektupları’nda 12 Eylül 2012’de Grup Yorum’a yazdığı mektubu şöyle bitiriyor:

“Şimdi dünyanın uzak bir yerinde güneş yeni doğuyor. Baharın ilk günleri gelmiş. Bahçenin ilk köşesinde yeşeren çiçeğin yapraklarına çiğ düşmüş. Bu adı bile konmamış ülkenin insanları yorgun dönecek tarladan. Bütün emekçiler gibi bir sıcak çorba, bir güzel söz çekecek içleri. Dilerim hiçbirinin gurbette yakını olmasın. Hapiste, hastanede... Ve bütün dünyada hapishanesiz, sınırsız günler görsün çocuklar. Bahçelerden çitler sökülsün. Yolculuklardan atılsın mektuplar. Tek silâh sanat olsun.”

YIKIM

Güneş alabildiğine aydınlatıyorsa da kenti, gökdelenlerin gölgeleri karartıyor sokaklarla evleri. Yer yarılıyor. Deniz çekiliyor. Gitgide silinirken İstanbul. İstanbul’un tepeleri.

DENİZ KIRI

Çocukluğum kırlara açılan bir sokakta geçti. Karartık tahta evlerin gölgelediği sokaktan gökyüzü mavisi altında esen yelle dalgalanan denizin yeşiline açılan. Denize inmeyen bir sokakta.

MUTLULUK ÜRETİMİ

Sait Faik, Semaver öyküsünde erken bir sabahın özlenen muştusunu verir:

“Kızarmış ekmek kokan odada semaver ne güzel kaynardı. Ali semaveri, içinde ne ıstırap, ne grev, ne de patron olan bir fabrikaya benzetirdi. Onda yalnız koku, buhar ve sabahın saadeti istihsal edilirdi (sabahın mutluluğu üretilirdi.)

Evrensel'i Takip Et