Şehir hastaneleri, başlık parası ve yeni kelimeler
Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi | Fotoğraf: DHA
Başka hiçbir dilde olmayan kelimeler sözlüğü için harıl harıl çalışan bir coğrafyanın çocuklarıyız. Yeni kelimeler çıktı, çıkacak...
Kızına dünürcü gelen bir babanın ‘Bizde başlık parası olmaz’ deyip, ertesi sabah minimum 100 bin lira banka kredisini kızına çektirdiği bir ahvaldeyiz. Sözlüğe yeni girecek kelime, deyimler eşiğindeyiz.
‘Kapitülasyonlar hangi yıl kaldırıldı’ sorusunun okullarda hâlâ müfredatta olduğu bir zamandayız. Yüzde 70 doluluk devlet garantisi ile şehir hastanelerinin yerli ama “küçük bir azınlığa” bahşedildiği bir dönemin ardından gelir garantisinin yabancı sermayeye geçmek üzere olduğu bir dönemeçteyiz.
İktidarın bilgisi olmadan bu el değişikliklerinin olması mümkün mü? Misal, Rönesans firması kendi başına 5 ayrı ildeki kamu şehir hastanelerinin kimi başlıklarda işletme haklarını Danimarkalı şirkete nasıl devredebilir? Zamanlama ise ilginç. Bakın Cumhurbaşkanı geçen hafta ne demişti: Bizden sonraki hükümetler bu paracıkları ödemezse “Uluslararası tahkim mahkemeleri marifeti ile söke söke alırlar”.
TTB’nin de hatırlattığı üzere şehir hastanelerinin arka planı “ticari sır” denerek gerek TBMM’den gerekse halktan saklandı. Hükümet ile şehir hastaneleri işletmecilerinin aralarındaki sırra şimdi bir yabancı ortak eklenmiş oldu: Danimarkalı ISS firması...
Geçen hafta rekabet kurulu “Adana, Bursa, Elazığ, Yozgat ve İstanbul Başakşehir Şehir Hastanelerinin işletmesini elinde bulunduran Rönesans firmasından hisselerinin Danimarkalı ISS’e devredilmesine izin verdiğini” açıklamıştı.
Uzun sessizlikten sonra Rönesans’tan bir açıklama geldi.
“Temizlik, güvenlik, yemek, çamaşır, sterilizasyon, hasta refakat, bilgi giriş işlemleri” Danimarkalı şirkete bırakılmış. Rönesans bu alt taşeron başlıkları soft işlemler olarak yorumlamış. Sterilizasyon ne zamandır soft? Sahi geri kalan “soft olmayan!” hizmetleri de başka yabancı şirketlere alt taşeron olarak devretmenin önünde bir engel var mı bilemiyoruz. Malum, hükümetle aralarında halkın bilmemesi gereken “ticari sır” var.
Hatırlayacak olursak yap işlet devret modeli şehir hastanelerinde işletici firmalara hasta sayısı gibi çeşitli garantiler verilmekte. Aynen otoyollarda olduğu gibi garantiler tutulamazsa devlet aradaki farkı, üstlenici firmaya ödüyor. Üstelik ödemeler çoğunlukla döviz bazında yapılmakta. Hükümetle bu şirketler arasında yapılan sözleşme metinleri ise ticari sır iddiası ile açıklanmıyor.
Başlık parası ve kapitülasyonların kalktığı söyleniyorken, kız çocukların banka kredisi ile borçlandırılması ve diğer yandan doluluk garantili kamu hizmetlerinin yabancı şirketlere satışı meselesinin kelime karşılıkları ne ola?
Sağlıcakla kalın.
- Barış kokusu: Ege denizi 09 Aralık 2024 04:53
- İnsandan inşaata demir eksikliği 02 Aralık 2024 04:48
- Bir davayı seyretmek: Başka bir sağlık sistemi mümkün 25 Kasım 2024 04:43
- Kırmızı kurdele: AIDS ve çocuk 18 Kasım 2024 04:04
- Hekim grevleri tüm dünyada tarihsel bir eşikte 11 Kasım 2024 04:50
- Özelleştirme yolunda aile hekimliği ya da sağlık hakkımız 04 Kasım 2024 04:11
- 2025 ya da sağlık: Yeni sağlık bütçesinin ipuçları 28 Ekim 2024 04:35
- Sağlıkta kayıp kuşak: 0-23 yaş arası ve AKP'li yıllar 21 Ekim 2024 04:53
- Hangi antidepresan bize eşitlik, özgürlük, adalet getirebilir ki! 14 Ekim 2024 04:00
- Koruyucu sağlık hizmetleri: Önlenebilir her ölüm cinayettir 07 Ekim 2024 04:55
- Koku ve hafıza 30 Eylül 2024 04:26
- Yapay zeka insan haklarından neden korkar? (1) 23 Eylül 2024 04:29