Nefret neferleri

İktidarın, LGBTİ+’lara yönelik nefret saldırısından cesaret bulan medyadaki ve sosyal medyadaki irin beyinli yalakalar, durumdan vazife çıkarmakta gecikmedi. Galatasaraylı Futbolcu Taylan Antalyalı’nın, toplumsal cinsiyet alanında eşitlik, özgürlük mücadelesi veren grupların onur yürüyüşünü destekleyen tişört giymesini fırsat bilerek onlar da nefretlerini kustu...

Ahlak bekçiliği heveslileri, Taylan’ın “onura destek” temalı tişört giyerek gençleri eşcinselliğe özendirdiği suçlamasında bulundu. Suçlamanın absürtlüğü işin komik yanı. İnsanın, birisine ya da birilerine özenerek cinsel kimliğe ya da yönelime sahip olabileceği iddiası hem cahilce, hem de son derece gülünç. Buna karşılık kendilerinden farklı kimliklere, yönelimlere olan bakış açıları ise ırkçılığın, faşizmin dik alası. Bazı kimlikleri reddetmenin/yok saymanın başkaca bir anlamı yok. Ayrımcılar, Orta Çağ seviyesindeki algılarıyla onurlu yaşamın ne anlama geldiğini bilmez. “Onur” lafını duyunca kudurmaları bundandır!..

Televizyonda ahkam kesen yorumculardan birisi, bu olaydan sonra Taylan’ın artık milli takıma çağrılmaması gerektiğini söylerken diğeri de “Herkes yaşadığı ülkenin ahlakına saygı duyacak” diye kendince ayar veriyor... Yüksek ahlaki kaygı ve duyarlılıklarını ortaya koyarak milli takımın ve ülkenin ahlakını korumaya çalışmaları göz yaşartıyor! Kendilerini buna adamışlar besbelli…

Konuyu; ülke, vatan, millet, bayrak, ezan gibi kavramlar üzerinden kurguladıkları “milli manevi hassasiyetlerle” ilişkilendirmeye çalışıyorlar. Biliyorlar ki, işin içine “milli manevi hassasiyetler” girince arkalarında çok büyük destek bulacaklar. “Milli manevi hassasiyetler” rantıyla ve nefretle beslenen ahlak cengaverleri!

Ahlakı, cinsel kimlikle, cinsel yönelimle özdeşleştiren ve kendilerinden farklı cinsel kimlik ve yönelimlere“ahlaksız” damgası vurarak tatmin yaşayan bu pespaye adamcıkların,

birilerinin gözüne girerek nemalanmayı hesap ettikleri çok açık...

Taylan’a yönelik saldırıda, futbolun hegemonik erkekliğin özgürce at koşturup her türlü kompleksini ve hezeyanını doya doya sergileyebildiği bir alan olmasının payı da yadsınamaz. Futbol genel olarak, sadece heteroseksüel erkeklere yakıştırılan bir spor dalı. Kadınlar ve LGBTİ+’lar bu sporda ağırlıklı olarak, rakiplerin ya da hakemlerin aşağılanmasında malzeme olarak kullanılan unsurlar şeklinde kendilerine yer buluyor. Örneğin beğenilmeyen kararları yüzünden hakemlere, heteroseksüel erkeklik dışı cinsel kimlikler yakıştırılıyor. Ayrıca, fiziksel güçsüzlük ve “narin bünye” gibi saçma sapan argümanlar öne sürülerek kadınların futbolun hakkını tam olarak veremeyeceği dile getiriliyor…

Küfürlerle ve rakipleri aşağılamak için yapılan benzetmelerle de (Karı gibi arkadan konuşma, karı gibi kıvırma, vb.) cinsiyetçilik her daim canlı tutuluyor futbolda. Kaybedenin etek giyme sözü verdiği iddialara az tanık olmadık…

Futbol ortamını ayrımcılıktan, cinsiyetçilikten arındırmak, toplumsal cinsiyet mücadelesi açısından çok önemli. Bu bağlamda, Taylan’a destek olanların çokluğu, işin sevindirici ve umut verici yanı. Bir dönem cinsiyetçi söylemleriyle dikkat çeken eski futbolculardan Ümit Özat’ın bile Taylan’a destek çıkması, eşitlik mücadelesinin karşılıksız kalmadığını gösteriyor.

Galatasaray Kulübünün de suya sabuna dokunan bir açıklama yaparak Taylan’a sahip çıkması çok yerinde bir tutum oldu.

Faşistler, LGBTİ+’lara ve destekçilerine saldırılarını sürdüredursun, Avrupa Futbol Şampiyonası’nda mücadele eden Almanya ve İngiltere’nin takım kaptanları Manuel Neuer ile Harry Kane, onur haftası nedeniyle maçlara gökkuşağının renklerini taşıyan kaptanlık pazubendiyle çıktılar...

Nefret neferlerinin sonu belli… Gücünü barıştan, sevgiden, eşitlikten, özgürlükten alan gökkuşağının ateşiyle kavrulup yok olacaklar…