02 Temmuz 2021 00:23

Karadeniz üzerindeki kara bulutlar

Fotoğraf: Kraliyet Donanması

Paylaş

Batılı emperyalist devletlerin Rusya’yı çevreleme stratejisi kapsamında bir süredir Karadeniz üzerinde dolaşan bulutlar her geçen gün biraz daha kararıyor. Bölgedeki egemenlik mücadelesi ikinci kez Kırım’da düğümlenmiş görünüyor.

Son bir hafta içinde olanları alt alta dizdiğimizde Karadeniz’in barut fıçısına çevrildiğini, küçük bir kıvılcımla büyük bir savaşa dönüşme ihtimalinin arttığı anlaşılıyor. Rusya’nın 2014’te Kırım’ı topraklarına dahil ederek Ukrayna ve Batılı müttefiklerinin kalbine sapladığı keskin bıçağı çıkarmak için tatbikat üzerine tatbikat yapılıyor.

23 Haziran’da İngiltere’ye ait “HMS Defender” savaş gemisinin Ukrayna’dan Gürcistan’a giderken Kırım açıklarında Rusya kara sularına girmesi, ilk ciddi provokasyon denemelerinden biri olma özelliği taşıyor. Çünkü olaydan birkaç gün sonra, 27 Haziran’da Londra’da bir otobüs durağında bulunan İngiltere Savunma Bakanlığına ait “gizli belgeler” “HMS Defender”in geçiş güzergahı üzerinde önceden çalışıldığını gösteriyor.

Dünyanın tartıştığı provokasyonla ilgili otobüs durağında bulunan 50 sayfalık gizli belgeler, yazışmalar, sunum hazırlıkları ortada planlı bir provokasyonun olduğunu yeterince kanıtlıyor. İşin ilginci belgeleri bulan kişi Savunma Bakanlığı yerine BBC’ye teslim ediyor. Gizli belgelerin neden ve niçin bir çalışan tarafından dışarıya çıkarıldığı muamma.

Bakanlığın gizli planın basına sızmasından çok da rahatsız olmadığı anlaşılıyor. Bununla Moskova’ya “Kırım Rusya’ya değil Ukrayna’ya aittir” mesajı veriliyor. Başka bir deyişle “HMS Defender” tesadüfen değil, önceden belirlenmiş bir plan dahilinde hareket etti. BBC tarafından yayımlanan rotada da iki seçenek görülüyor. Savaş gemisinde bir BBC muhabirinin olması da dikkat çeken başka bir nokta. Muhabir Jonathan Beale, Rusya’nın uyarı ateşi açtığını, 20 Rus jeti ve 2 donanma gemisinin HMS Defender’i izlediğini bildirmişti.

Bu provokasyondan bir gün sonra, 24-25 Haziran’da, Brüksel’de toplanan AB zirvesinin en önemli gündemleri arasında Rusya ile diyaloğun başlatılması bulunuyordu. Almanya ve Fransa’nın hedefi bir AB-Rusya zirvesi düzenlemekti. AB’nin çıkarının Rusya ile diyaloğun sürdürülmesi gerektiği tezi ileri sürüldü. Ancak zirvedeki tartışmalar sırasında, Almanya-Fransa ekseninin istediği olmadı. AB içinde ABD-İngiltere eksenine yakın Polonya ve diğer Doğru Avrupa ülkeleri Alman-Fransız planına takoz koydu.

Rusya’nın diyalog kurulacak bir “dost” olmadığı sıkça tekrarlanarak, “düşman”a karşı ortak mücadele çağrısı yapıldı. Bir gün önce “HMS Defender”e açılan uyarı ateşi de bunun delili olarak sunuldu.

“HMS Defender” provokasyonu etkisini kaybetmeden, 28 Haziran’da Karadeniz’de bu kez “Sea Breeze 2021” (Deniz Meltemi 2021) tatbikatı başladı. 1997’den beri NATO ve Ukrayna öncülüğünde “barış için işbirliği” sloganıyla bölgede yapılan tatbikata bu yıl aralarında Avustralya, Japonya, Güney Kore, Mısır, İngiltere’nin de olduğu toplam 32 ülkeden 5 bin asker, 30 savaş gemisi ve 40 savaş uçağı katılıyor. 11 Temmuz’a kadar sürecek tatbikatın katılımcı ülkeleri arasında Türkiye de var. Almanya ise bu yıl katılmıyor.

Geçtiğimiz mayısta NATO tarafından 26 ülkenin ve 28 bin askerin katıldığı, Balkanlar ve Karadeniz üzerinden “Defender Europa 2021” tatbikatı yapılmıştı.

Öncesi bir yana, son birkaç aydır Karadeniz üzerinde yoğunlaşan askeri tatbikatların bir yanı Rusya’yı batıdan çevreleyerek gözdağı vermek. Tatbikatların kısa vadedeki hedefi ise Kırım’ı yeninden Ukrayna’ya bağlamak. Rusya’nın Kırım’ı topraklarına katması Batılı emperyalistlere ağır bir şamar olmuştu. Etkisi kolay geçecek gibi de değil. Bu nedenle, Kırım etrafında yapılan askeri yığınaklar ve provokasyonlar her an 2. Kırım savaşına dönüşme potansiyeli yaşıyor. 1. Kırım Savaşı 1853-56 yılları arasında yapılmıştı. Taraflar ve ittifaklara bakılırsa aslında dizilim bugünküne benziyor. Batılı emperyalist devletlerin desteklediği Osmanlı ile Rusya arasında gerçekleşen savaştan Rusya zayıflayarak, Batılı müttefik güçler güçlenerek çıkmıştı. Osmanlı savaşı kazanan tarafta olmasına rağmen ekonomik ve siyasi açıdan güç kaybetmişti. Hatta bazı kaynaklar, Kırım Savaşı’nın çöküş sürecinin başlangıcı olduğunu yazıyor.

Modern silahların etkili olduğu ilk savaş olan Kırım Savaşı sonrasında imzalanan Paris Anlaşması’nın en önemli özelliği Karadeniz’den bütün askeri güçlerin çekilmesi idi. Son birkaç yıldır NATO öncülüğündeki emperyalist devletler, Karadeniz’i yeniden savaş gemilerinin cirit attığı, her an provokasyonların olabileceği bir deniz haline getirdiler.

Denilebilir ki; Karadeniz’in anahtarı Boğazlar nedeniyle Türkiye’nin elinde. Olanlar, Türkiye’nin kapıyı kapatma yerine açtığını gösteriyor. Bu kadar savaş gemisinin boğazlardan geçerek tatbikatlara katılması bunu gösteriyor. Dolayısıyla Karadeniz’deki her hareket Türkiye’yi çok yakından ilgilendiriyor. Özellikle Türkiye-Rusya ilişkilerini... Karadeniz’deki savaş bulutlarının dağılması için Türkiye’deki savaş karşıtlarının şimdiden harekete geçmesi gerekiyor. Çünkü, Karadeniz’de olanlar ve olacakların Türkiye’yi teğet geçmesi mümkün değil.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa