03 Temmuz 2021 01:00

Enerji zamları, ‘ek zam’ ve ‘TİS tekliflerinin yenilenmesi’ni gündeme getirdi

Emek Partisi (EMEP) yurdun pek çok noktasında zamlara ve hayat pahalılığına karşı eylemler düzenledi.

Fotoğraf: Eylem Nazlıer/Evrensel

Paylaş

2021’in birinci çeyreğinde yüzde 7 büyüme ile övünen, ikinci çeyrekte de yüzde 20’ye varan tarihi bir büyüme beklediğini ilan eden Erdoğan yönetimi, temmuz ayına “her şeye zam”la başladı.

1 Temmuz günü Erdoğan yönetimi elektriğe yüzde 15, doğal gaza yüzde 12, LPG’ye yüzde 8.5 zam yapıldığını açıkladı.

Doğal gaz ve elektriğe zam yapılmasının iğneden ipliğe her şeye zam demek olduğunu biliyoruz.

Zam hamlesinden öğrenciler de (tabii aileleri de) kurtulamadı. 2021-2022 eğitim yılında öğrenci harçlarına yüzde 10 dolayında zam yapıldığı duyuruldu.

İktisatçılar, enerjiye yapılan bu son zamların TÜİK’in enflasyonunu bile yüzde 1 dolayında yukarıya çekeceğini belirtirken gerçek enflasyonun da yüzde 40’ın üstüne oturarak hiperenflasyon düzeyine varmasının da çok güçlendiğini (*) belirtiyorlar.

Erdoğan iktidarı, 1 Temmuz’da pandemiye karşı mücadele önlemleri kapsamında alınan “işten çıkarma yasağı” ve “kısa çalışma ödeneği”ni sendikalardan gelen itirazlara karşın sonlandırarak, yüz binlerce işçinin daha işsizler ordusuna katılmasının önünü açmış bulunmaktadır.

ZAMLARIN GERİ ÇEKİLMESİ ‘EK ZAM’ VE TİS’LERDEKİ ÜCRET ZAMMI TALEBİNİN YENİLENMESİ

Burada ilk akla gelen, “Enerji zamlarının 1 Temmuz’a denk gelmesi bir rastlantı mıdır?” sorusudur.

Bu iktidarın uygulamaları söz konusu olduğunda hiçbir kararın tesadüfi olmayacağını 19 yıldır yaşananlarla biliyoruz.

Nitekim, temmuz ayı; 8 milyon işçi emeklisinin ve 2 milyon memur emeklisinin zam ayıdır ve Erdoğan yönetimi zam kararını bu yüzden 1 Temmuz’da ilan etmiştir. Çünkü temmuzda yapılacak zammın miktarı 1 Ocak-30 Haziran arasındaki enflasyon kadar olmaktadır. Eğer enerji zamları 1 Temmuz’da değil de 30 Haziran’da yapılsaydı temmuz zammı yüzde 0.4 daha fazla olacaktı. Emeklilerin maaşlarına yüzde 0.4 daha az (1 milyar TL) zam yapılması için zamları 1 Temmuz’da yapmıştır!

Böylece iktidar 1 miyar TL tasarruf (ya da kâr) etmiştir!

Enerjiye yapılan zamların, “ekonominin gereği” olarak alındığı söylenen her önlem gibi, en çok emeği ile geçinenlerin (Geçinemeyenlerin demek daha doğru) boğazını sıkacaktır.

İlk tepkiler de bu kesimden gelmektedir.

Gerek yandaş olmayan TV kanallarına gerekse gazetemize konuşan, işçilerin, emekçilerin söylediklerinden anlıyoruz ki, işçiler bu zamlarla birlikte bir zam yağmurunun başlayacağının farkındadırlar.

Bu yüzden de işçiler ve kamu emekçileri;

  • Zamların geri çekilmesi
  • Geçmiş kayıplarının giderilmesi için “ek zam”
  • Süren TİS görüşmelerinde üç-beş ay önce sunulmuş olan ücret zammı ve ücretle bağlantılı olan diğer maddelerdeki parasal tekliflerin yenilenerek TİS masasına getirilmesinin düne göre bile çok önem kazandığını belirtiyorlar.

KONFEDERASYONLAR VE SENDİKALAR HAREKETE GEÇMEK ZORUNDA AMA…

2021’e biraz daha yakından bakıldığında; “ek zam talebi” milyonlarca sendikalı, sendikasız işçinin, emekçinin ve her sektörden emeklinin talebidir.

2021 yılı; 700 bin dolayındaki kamu işçisinin, 150 bin metal işçisinin, 3 milyon kamu emekçisi ve 2 milyon emeklinin yanı sıra grup sözleşmeleri dışındaki pek çok işletmedeki on binlerce işçi için TİS yılıdır.

Bu yüzden sadece “ek zam” değil, TİS’lerde parasal tekliflerin yenilenmesi de ayrıca önem kazanmış bulunmaktadır.

Burada en dolaysız rol sendikalara düşmektedir.

Çünkü konfederasyonlar ve sendikalar işçi sınıfının emekçilerin örgütlü kesimlerinin içinde olduğu örgütler olarak;

  • Ek zam talebi için üyesi olsun olmasın tüm işçiler ve emekçiler için “ek zam” talebi için inisiyatif alarak patron örgütleri ve iktidarla görüşmek üzere harekete geçmek durumundadır.
  • Süren TİS taleplerinde parasal taleplerini yenileyerek, gerçek enflasyon dikkate alınarak yeni tekliflerle masaya gidilmesi, işçilerin enflasyona ezdirilmemesi için harekete geçilmesi, geçmiş yıllara göre bile çok aciliyet ve önem kazanmış bulunmaktadır.

Arçelik, Türk Traktör, TOFAŞ gibi firmaların, krizi ve pandemiyi fırsata çevirerek kârlarını üçe beşe katladıkları, son haftalarda bizzat firmaların kendi açıklamalarıyla ortaya çıkmıştır. Bu da işçilerin her talebi karşısında “Kriz var”; “Pandemi var” bahaneleriyle çıkılmasının inandırıcılığını ortadan kaldırırken “ek zam” talebi ve insanca yaşanacak bir ücret ve çalışma koşullarıyla ilgili taleplerin savunulmasının zeminini genişletmektedir.

İLERİ EMEKÇİLER VE MÜCADELECİ SENDİKACILARIN İNİSİYATİFİ BELİRLEYİCİ OLACAK

İktidar sadece hak ihlalleriyle yaşam tarzına müdahaleleriyle, özgürlükleri ayaklar altına alarak halkı “Nefes alamaz” hale getirmiyor, ekonomi politikalarıyla da emekçilerin, işçi sınıfının, halkın boğazını sıkıyor!

Ancak bu mücadelede işçilerin örgütü olarak en önde olması gereken konfederasyonların ve sendikaların çok büyük çoğunluğunun ağır sessizliği elbette ki sınıfsal tepkilerin ötesinde “sinir bozucu” da!

Bu yüzden yukarıdan beri sözü edilen “ek zam” talebi ve TİS’lerdeki parasal taleplerin yenilenmesi; gerçek enflasyonu dikkate alan bir düzeye çekilmesi ancak ileri işçilerin ve mücadeleci sendikacıların;

  •  İşyerinde örgütlenmeyi esas alarak,
  •  Havzalar ve iller çapında yerel sendika şubeleri platformları, emek ve demokrasi platformlarında birleşerek,
  •  Yerel emek güçlerini de kapsayan bir mücadele hattına giren seferberlikle mümkün olabilecektir.

Bu mücadelenin başarısının işyerlerinde ve sendikaların her kademesindeki ileri işçilerin, emekçilerin ve mücadeleci sendikacıların inisiyatif aldığı bir mücadeleye bağlı olduğunu unutmadan!

(*) Dün gazetemize konuşan Prof. Dr. Veysel Ulusoy hiperenflasyon tehlikesine dikkat çekti.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa