İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun istifa ettiği, Erdoğan’ın Devlet Bahçeli’ye Soylu yerine iki isim önerdiği konuşuluyordu medyada. Devlet Bahçeli Soylu’ya sahip çıktı. Yukarıda sözü edilen kulis dedikoduları doğru ise, Bahçeli önerilen iki ismi de kabul etmedi. Hatta, Soylu’nun istifasını kabul etmedi.

Bahçeli, Soylu’nun baskı rejiminin en önemli unsurlarından biri olduğunu vatan-millet retoriği içinde savunuyor. Bahçeli için Soylu hakkında ileri sürülen iddiaların çokluğu ve gerçeğe yakın olması istifa için önemli değil. Bahçeli için polis ve orduda MHP siyasetine yakın kadroların köşe başını tutması önemli. MHP artık fikri iktidarda, kendileri hapiste ya da muhalefette bir parti değil. Fikirleri de fiilen kendileri de iktidarda.

17-25 Aralık döneminde Erdoğan’dan hesap soracağını ilan eden Bahçeli, ordu ve poliste etkin olma karşılığı bütün yolsuzluk ve hırsızlık iddiaları ile bunlardan hesap sorma vaatlerini bir tarafa bıraktı.

Süleyman Soylu da bir zamanlar Bahçeli gibi Erdoğan’dan hesap soracağını meydanlarda ilan ediyordu.

Anlaşılıyor ki, Bahçeli’nin de Soylu’nun da yolsuzluklarla mücadele iddiaları samimi değilmiş.

Soylu hakkındaki yolsuzluk iddiaları ve MHP’ye yakın bir gazeteye devlet reklamlarının en büyük payının aktarılması (Muhtemelen bir süre sonra ortaya saçılacak diğer yolsuzluklar), onların da AKP’den çok farklı olmadığını gösteriyor.

Türkiye’ deki siyasal sistemde yolsuzluk yapan iktidar yetkililerinin görevlerinden alınması çok zordu. Dokunulmazlık ile yargı devreye giremiyordu.  Mecliste verilecek gensoru önergesi ise ancak iktidar partisinden milletvekillerinin bir kısmı güvensizlik oyu verirse işe yarıyordu ki, iktidar değişmeden bu yolla bir bakanı ya da milletvekilini Yüce Divana göndermek zordu.

Tek adam sisteminde bakan ya da milletvekilini görevinden almak ve yargılamak daha da zorlaştırıldı.

Artık, Erdoğan istemezse kimse Süleyman Soylu’yu Yüce Divana gönderemez, bakanlıktan düşüremez.

Erdoğan da kendini ve partisini ne kadar yıpratsa da, koalisyon ortağı Bahçeli’nin oluru olmadan Soylu’yu görevden alamaz.

Belki de, Soylu’yu görevden almak bu çevrelerde “Duvardan bir tuğla çekmek” olarak anlamlandırılıyor. Soylu’nun alınması, tuğlanın çekilmesi ile duvarın yıkılacağını, iktidarın düşeceğini, Soylu ile birlikte hepsinin yargılanacağını düşünüyorlar.

Yolsuzluk ve hırsızlık iddiaları; Soylu’nun arkasında durulması ve görevden alınmaması ile sona ermeyecek. İktidarın diğer yetkililerini de kapsayarak ve dozajı artarak devam edecek.

Bu iddialarla iktidar yola devam edebilecek mi?

Bu ancak daha fazla baskı ve zulüm ile mümkün olabilir. Şimdikinden daha fazla baskı ve zulme ise ne denir biliyoruz.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

‘Nasıl dayanalım bu koşullara!’

‘Nasıl dayanalım bu koşullara!’

Antep’in de aralarında olduğu bölge illerinde ortalama işçi ücreti asgari ücretin altında, haftanın 7 günü, pazarları 12 saat çalışma, üretim baskısı! Devletin ve patronların yasaklar, kolluk gücü ve sendikacı tutuklamasıyla devam ettirmek istediği bu düzenin dayanılmaz hale geldiğini söyleyen Çelikaslan işçisi, tüm işçileri BİRTEK-SEN çatısı altında birleşmeye çağırdı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
'Heybeden’ her gün yeni bir soruşturma çıkıyor. Yargı sopasıyla topluma gözdağı verilmek isteniyor.

Evrensel'i Takip Et