07 Temmuz 2021 23:44

Ters-düz

Melih Bulu gazetecilere açıklamada bulunurken.

Melih Bulu | Fotoğraf: DHA

Paylaş

40 yıldır üniversitedeyim. Akademik yaşamım boyunca 6 rektör, sayısız dekan gördüm. Öğrencilerimin arasında bu gün rektör, dekan olanlar var. İdari görevler yaptım. Hem de 12 Eylül faşist darbesinden hemen sonradan başlayarak. Ama ben “Bulu” gibisini görmedim.

Bir zamanlar, yöneticilerimizden biri, “Bu gün Devlet Başkanımız Kenan Evren üniversitemizi ziyaret edecek, yemekhaneden dekanlığa giden yolda tüm hocaların cübbeeleriyle birlikte dizilerek geçiş sırasında alkışlamaları hususunda gereğini…” konulu emirname bile yayımladı. Faşizmin en baskılı olduğu yıllarda bile hocalar direndi, emre uymadılar, emri veren gitti. Gitmedi, toz oldu. Çünkü zaten olmaması gereken yerdeydi.

Üniversite, hangi siyasi düşünceden olursa olsun, kendi içerisinden çıkan yöneticiyi eleştirir, kapısında bağırır ama kovmaz. Üniversite içerisinden seçilen veya atanan yönetici de bilir ki, idari görevler geçicidir. İş bitince yine yemekhanede sıraya girecek, meslektaşlarının yüzüne bakacaktır. İşi abartan rektörler, rektörlük sonrası milletvekilliği, Yönetim Kurulu Üyeliği gibi siyasi unvanlara kilitlendiklerinden üniversitelerini siyasi iktidarın ön bahçesine çevirmiş olsalar da idari görev sonrası en fazla ortalıkta görünmezler.

Bir de bu rektörlük işi gelişmiş ülkelerde onursal bir görevdir. Rektörün akademik düzeyi, gelişmiş kişiliği üniversiteyi temsil eder. Ama üniversitenin zaten yürüyen işlerine müdahale edemez. Gelişmiş üniversitelerde yönetim en alttan, bölüm akademik kurullarından başlar ve rektöre kadar uzanır. Hele, Boğaziçi gibi, binası, laboratuvarı, kütüphanesi, kadrosu, altyapısı tamamlanmış üniversitede rektörün yapacağı tek şey, vitrinde olmaktır. Onun tek kaygısı mümkünse sevgi ama en azından saygı duyulmaktır. Öğrencilerin arasında huzurla ve güvenle dolaşmaktır.

Bırakınız Bulu’yu, atadığı yardımcıları bile meslektaşları hocaların, öğrencilerinin arasında güvenle değil, ancak güvenlik görevlileriyle dolaşabiliyorlar. Niye buna katlanıyorlar? Para desen değil. İdari görevlerden aldıkları ek ücret maaşta kulak. İtibar değil. Arkalarından teneke çalınıyor. Geriye bir tek  “Mecbur olmak” kalıyor. “Ya görevi kabul edersin, ya da …”

Rektör Bulu başka. O isteyerek geldi ama şimdi istese de gidemiyor. Çünkü o artık sadece Rektör Bulu değil. Giderse sadece Rektör Bulu gitmiş olmayacak.        

Üniversitelerde adettendir. Geçmiş yöneticilerin fotoğrafları üniversitenin uygun bir yerine asılır. Dekanlarınki dekanlığa, rektörlerinki rektörlüğe. Orada, ilk rektörden başlayarak tüm rektörleri görürsünüz. Kimi düz, kimi ters.

Bakalım rektör Bulu’nunkini nasıl asacaklar?           

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa