08 Temmuz 2021 22:55

Deneyim ve ironi

Kafası iktidar yanlısı gazetelerle sarılmış bir ve elinde balta tutan giyisilerinde kan lekeleri olanSS subayı.

AIZ dergisinin kapakları

Paylaş

‘Gelinim sana söylüyorum, Kızım sen anla!’

Gazeteci, foto muhabir ve görsel sanatçıların  tarihsel rollerine her zamankinden daha fazla ihtiyaç halindeyiz. Görüntü çekenlere uygulanan yasak genelgesi sonrası AFP Ajansının Foto Muhabiri Bülent Kılıç’ın “Nefes alamıyorum” fotoğrafı ülkenin geldiği durumun fotoğrafı olarak okunabilir.

Ülkenin fotoğrafları üstüne yazmaya kalksam sayfalarca sürer.

Almanya’da 1920 lerde hayata geçirilmiş bir deneyim olarak AIZ (Arbeiter Illustrierte Zeitung)/Resimli İşçi Dergisi’nin başarıları en iyi örnek olarak sunulabilir.

Büyük sosyalist gerçekçi Sanatçı John Heartfield’i anmadan olmaz.

Yaşanmış deneyimleri paylaşayım istedim. Benzerlikleri siz bulup çıkartın en iyisi.

BURJUVA GAZETELERİ OKUYANLAR KÖR VE SAĞIR OLUR!

Medyanın toplumu maniple etmedeki rolünü foto kolaj yöntemiyle kavramsal bir şekilde anlatan/gösteren John Heartfield’in çalışması

Yaşadıklarımızla karşılaştırın istedim…

‘TANRININ ELİNDEKİ ARAÇ MI? THYSSEN’IN ELİNDE OYUNCAK!’

John Heartfield, Hitler’i büyük sermayenin oyuncağı olarak gösteriyor. Kılıçla Yahudilere ve muhaliflere uyguladığı soykırımı, para çuvalı ile sermayenin maddi olarak beslendiği Hitler’i gösterirken aslında Hitler’in bir kukla olduğu anlatılıyor.

Afişte  “Tanrının elindeki araç mı?, “Thyssen’ın elinde oyuncak!” cümleleriyle Hitler’in Tanrının adını kullanarak Thyssenlerin elinde oyuncak olduğu anlatılıyor.

Thysenn 1891’den beri varlık gösteren Almanya menşeli çok uluslu bir holdingtir. Thysenn’i günümüzde özellikle metro-yürüyen merdivenlerin markası olarak görebilirsiniz…

John Heartfield Milletler Cemiyeti tarafından gerçekleştirilen 61 ülkenin katıldığı Cenevre Konferansı'na (1932) göndermede bulunan bu çalışma, Milletler Cemiyetinin Hitler’i durdurmadaki başarısızlığını eleştirmektedir.

Günümüzde aynı sorun sürüyor. Bazı ülkelerde diktatörlerin durdurulmaması Birleşmiş Milletlerin acizliği olarak okunabilir.

Hitler’in tüm gücü elinde toplamasının ardından devletin tüm kurumlarında dönüşüm süreci başlamıştır.

Muhalif sesler sert bir şekilde bastırıldığı için dönemin pek çok aydın, sanatçı ve siyasetçisi hapishanelerde veya ülkeyi terk etmek zorunda kalırken mevcut durumu anlatmaktadır. AIZ çalışanları için Almanya’da ne yayın yapma ne de yaşama şansı kalmıştır. AIZ ekibi o dönemde Çekoslovakya’da bulunan Prag’a kaçarak yayınlarına burada devam ettiler.

AIZ ekibi üzerlerindeki baskıya ve Hitler’in hızlı yükselişine rağmen muhalif yayın yapmaktan vazgeçmemiş, Heartfield’in afişleri Berlin duvarlarında boy göstermiştir.

Tarihleri revize edin sanki günümüzü anlatıp anlatmadığını bir sorgulayın derim…

‘YAŞASIN! TEREYAĞI BİTTİ’

John Heartfield, Hitler’in propaganda bakanı Hermann Göring’i hedef alarak, onun Hamburg’taki konuşmasına gönderme yapıyor. Göring konuşmasında “Demir, her zaman bir imparatorluğu güçlü yapar, tereyağı ve domuz yağı ise en fazla şişman yapar” demiştir. Bu durum sosyalistlerin gözünden kaçmamıştır. Heartfield, bir bisikletin parçaları ile yemek yiyen aile fotoğrafını kullanarak altına “Yaşasın! Tereyağı bitti” yazmıştır.

Bu tarz sözleri günümüzde de duymak ne yazık ki hâlâ mümkün. Tarih değişse de dertler değişmiyor. “Yeni politik sorunlar, yeni propaganda yöntemleri gerektiriyor.

Fotoğrafın, bu büyük anlatım gücü var” der John Heartfield...

Eckhard Siepmann iseJohn Heartfield için şunları söyler: “... O işçi fotoğrafçıların fotoğraflarını kullanıyordu. Üretenlerin kendi yaşamlarından çektiği fotoğrafları, işçi fotoğrafçıların zor koşullar altında çektikleri militan sınıf savaşından çekilen fotoğrafları kullanıyordu.”

"HERKES FOTOĞRAF ÇEKEBİLİR"

Arbeiter Illustrierte Zeitung (AIZ), Resimli İşçi Dergisi, 1926 yılında kurulan ve Alman Komünist Partisine (KPD) bağlı Alman İşçi-Fotoğrafçılar Derneğinin tabloid boyutlu aylık yayın organı.

Berlin’de dağıtılan dergi, 2 bin üyeye, teknik bilgi ve sergiler, organizasyonlar düzenliyordu.  Ocak 1933’te Nazilerin iktidarı ele geçirmesi sonrasında kapatıldı. Hitler’in iktidara gelişine kadar düzenli yayımlanan dergi kapandığında haftalık 500 bin tirajı aşmıştı. “Herkes Fotoğraf Çekebilir” sloganıyla İşçilere fotoğraf çekimleri öğretiliyor ve işçilerden gelen fotoğraflar yayımlanıyordu. İşin öznesi işçi sınıfı olduğuna göre işçilerin fotoğrafla ilişkileri sağlanmalı ve kendi gerçeklerini kendilerinin gözünden göstermek düşüncesi başarılı olmuştu.

Dergi bununla sınırlı olmayıp dönemin önemli sanatçı ve düşünürlerinin katkılarını da sayfalarına taşımıştı. Değerlendirme kurulunda George Grosz, John Heartfield, Henrich Zille ve Adolf Behne gibi aydın, sanatçı ve tasarımcılar yer alıyordu. Dünya fotoğraf tarihinde ilk defa  işçiler kendi çektikleri fotoğrafları yine kendi dergilerinde yayımlama olanağı buluyorlardı.  AIZ, aynı zamanda Anna Seghers, Erich Kaestner, ve Maxim Gorky ve Theobald Kaplan’ın  hikayeleri ve şiirlerini de düzenli olarak yayımlamıştır. Bir yandan sosyalist edebiyatın ustalarından diğer yandan da sosyalist gerçekçiliğin fotoğraf alanındaki deneysel çalışmalarından yararlanıyordu. Sınıfa seslenen bir yayın organının fotoğrafçıları da, sınıfın öznelerinden olmalıydı

AIZ dergisi, belgesel anlatım ve işçi sınıfı bilinci arasındaki bağı gösteriyor; yeni bir politik ve sosyal idealin kurulmasında imajların önemini keşfediyor ve iktidar mücadelesinin temsil mücadelesi ile başladığını gösteriyordu.

Derginin başarısındaki güç ise “sosyalist gerçekçi sanat” anlayışının önde gelen isimlerinin olmasıydı. Özellikle John Heartfield, Dada akımının önde gelen sanatçısıydı ve derginin kapaklarında kavramsal çalışmaları yer alıyordu. Foto kolajlarıyla tek Hitler diktatörlüğüne karşı mücadelenin simgesi olan eserler bırakmış ve son çare olarak faşizmin iktidara gelmesiyle kaçmak zorunda kalmıştır.

Eric Hobsbawn AIZ’nin rolüne şöyle dikkat çeker:

“1920’lerde komünist AIZ resimli gazeteciliğin altın çağına öncülük etti. ABD’de Life, Britanya’da Picture Post, Fransa’da VU, Anglo-Sakson ülkelerin dışında bu tür, ancak İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra büyük bir gelişme göstermeye başladı.”

Bu dönem birçok önemli fotoğraf editörü, Almanya dışına kaçarak diğer ülkelerde de bu deneyimlerin yerleşmesini sağlamıştır. Fotoğrafçıların ajanslar ve fotoğraf kooperatifleri bünyelerinde örgütlenmelerini sağlamıştır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa