Erdoğan Diyarbakır'da ne müjde verecek?
Fotoğraf: Aytaç Ünal
Cumhurbaşkanı Erdoğan bugün Diyarbakır’da olacak. Erdoğan’ın programında HDP önünde bekleyen ailelerle görüşmenin yanı sıra ‘toplu açılış töreni’ bulunuyor. Erdoğan’ın bu ziyaretinde Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Mehmet Kaya gibi Kürt sorununun “çözümü” konusunda kendisinden hâlâ umutlu olan çevrelerle görüşüp görüşmeyeceği, dolayısıyla bu beklentiyi canlı tutmaya yönelik açıklamalar yapıp yapmayacağı henüz bilinmiyor.
HDP Diyarbakır il binasının önünde bekleyen ailelerle Erdoğan’ın ziyaretinden önce görüşen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Erdoğan’ın ailelere müjdeleri olduğunu söylüyor. Muhtemelen ‘dağa çıkan’ birkaç genç daha aileleri ile buluşturulacak ve iktidarın “terörle mücadele” konusunda ne kadar başarılı olduğu propagandası yapılacak.
Öncelikle iktidar yanlısı ve milliyetçi medya organlarının ‘Diyarbakır Anneleri’ olarak adlandırdığı HDP önünde bekleyen/bekletilen ailelerle ilgili birkaç şey söylemek gerekiyor. Elbette annelerin, ailelerin çocuklarına kavuşma isteği insani ve haklı bir taleptir. Ancak Diyarbakır HDP önünde bekleyen ailelerin eylemi, bu eylemin muhatabı olarak gösterilen adresten başlayarak siyasi bir eylemdir ve doğrudan iktidarın politik hedeflerine hizmet etmektedir.
Birinci olarak, bu eylemler çocukları/gençleri HDP’nin dağa çıkardığı/gönderdiği iddiasına dayanmaktadır. Dolayısıyla acılı anneler üzerinden ne kadar siyaset üstü bir eylemmiş gibi gösterilmeye çalışılırsa çalışılsın bu eylem, iktidarın ve ortağı Bahçeli’nin HDP’yi “Terör örgütünün uzantısı” olarak gösterme hedefine bağlanmaktadır. Bu nedenle de sorunun demokratik-barışçıl bir temelde ve Mecliste çözümü için bir imkan olan HDP’yi kapatma hedefine bağlanan bu eylem, iddiasının tersi bir biçimde ailelerin çocuklarına kavuşma yolunu açmak yerine kapatmaya hizmet etmektedir.
İkinci olarak, sadece HDP önünde bekleyen/bekletilen ailelerin değil, çocukları dağa çıkan binlerce ailenin çocuklarına sağ-salim kavuşabilmesinin asıl muhatabı siyasi iktidardır. Öte yandan ‘çözüm masası’nı devirerek dağdakilerin dönüş yolunu kapatan ve kendi iktidarının bekası için “Ezerek çözme” politikasına yönelen de bugün ailelere müjdeler vereceği söylenen Erdoğan’ın kendisidir.
Öyleyse şimdiden söyleyebiliriz ki, önce anaların gözyaşlarını dindirmek için baldıran zehri içmekten söz eden ama sonra “Bizden bir, onlardan on gidiyor” diyen Erdoğan’ın bugün ne HDP önünde bekleyen ne de artık Kürt sorunundan kaynaklı çatışmaların sona erip çocuklarına kavuşmak isteyen diğer ailelere gerçek anlamda verebileceği hiçbir müjde yoktur.
AKP Sözcüsü Çelik, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başka müjdeler de vereceğini söylüyor.
Bu müjdeler hakkında ne düşündüklerini geçtiğimiz günlerde “Tırşikçi kapitalistler”e karşı eylem yapan Malatyalı ve Adıyamanlı tütün üreticilerine de sormak gerekiyor. Bölgede susuz tarım yapan üreticilerin en önemli geçim kaynaklarından biri olan tütünü özelleştirme politikaları ve kota uygulamasıyla adım adım yok eden iktidar, 2020’nin son gününde çıkardığı ve üreticilerin ürettikleri tütünün ticaretini yapmalarını yasaklayan yönetmelikle bölge üreticine son darbeyi vurmak istiyor.
Müjdelerden söz etmişken Erdoğan’ın başbakanlığı döneminde Diyarbakır’da açıkladığı ‘GAP Eylem Planı’nı anmadan olmaz!
Erdoğan’ın 2008’de açıkladığı ve 2012’de tamamlanacağı vaadinde bulunduğu GAP Eylem Planı ile GAP bölgesinde 1 milyon 60 bin hektarlık alan sulu tarıma açılacak ve yapılacak yatırımlarla 3 milyon 800 bin kişiye iş imkanı sağlanacaktı.
Yıl olmuş 2021. Bölgedeki durumu biz değil, TÜİK söylesin.
TÜİK’in ‘2020 gelir ve yaşam koşulları araştırması bölgesel sonuçları’na göre hane halkı fert başına düşen gelir bakımından TRC Güneydoğu Anadolu 18 bin 927 TL ve TRB Ortadoğu Anadolu 19 bin 185 TL ile ancak 33 bin 428 TL olan ülke ortalamasının yarısına yakın bir gelire sahip bulunuyor.
Bir yandan savaş politikalarıyla kentleri yıkıma uğratan, kayyumlarla halkın iradesini yok sayan, seçilmişleri hapishanelere dolduran ve öte yandan da hayvancılığı ve tarımı yok eden uygulamalarla bölgedeki işsizlik ve yoksulluğu büyüten bu iktidarın Kürt halkına ne siyaseten ne de ekonomik olarak verebileceği bir şeyi vardır. Bu tabloya rağmen bu iktidara dair umut ve beklenti yaratmaya çalışanların ise, ancak onunla kader birliği yapan, bu iktidardan çıkar beklentisi içinde bulunan kesimler olduğu da aşikardır.
Bugün Kürt halkı ve bu ülkede demokrasi, barış ve insanca yaşam isteyen bütün emek ve halk güçleri için en büyük müjde, Kürt sorununu savaş politikaları üzerinden şovenizmi kışkırtmak ve baskı politikalarını arttırmak için kullanan ve yıkım politikalarıyla halkı daha fazla işsizlik ve yoksulluğun pençesine iten bu iktidardan kurtulmak olacaktır. Bu müjdenin gerçekleşmesi için de dostu-düşmanı iyi ayırmak; Erdoğan iktidarı ve kader birliği yaptığı güçlere karşı güçlerimizi birleştirip birlikte mücadele etmek gerekiyor.
- HTŞ’nin Halep saldırısının arkasındaki güçler ve hesaplar 30 Kasım 2024 06:50
- Bahçeli neden ısrarla Öcalan’ı işaret ediyor? 29 Kasım 2024 06:20
- Selefi Ebu Hanzala in, demokrasi ve laiklik out! 26 Kasım 2024 06:45
- ‘İşgalci ülke’ açıklaması ve Erdoğan iktidarının Suriye’de alarm veren politikası 19 Kasım 2024 05:00
- Trump'ın Ortadoğu'su ve Erdoğan'ın Kürt sorunu 12 Kasım 2024 04:45
- Devlet ‘yeni sürece’ kayyım atadı! 05 Kasım 2024 05:04
- Yeni ‘süreç’: Demokratik siyasete kurt kapanı 01 Kasım 2024 05:03
- Putin’e ‘Esad’ ricası ve Kürt sorununun çözümü 29 Ekim 2024 12:34
- Bahçeli’nin açıklamaları, TUSAŞ saldırısı ve Öcalan’ın mesajı 25 Ekim 2024 15:04
- Fethullah Gülen: Emperyalizm ve iş birlikçi gericiliğe adanmış bir yaşam 22 Ekim 2024 04:34
- Irak Kürdistan seçimleri ve bölgesel etkileri 18 Ekim 2024 05:00
- İktidarın "Savaş vergisi" barış ve güvenliği sağlar mı? 14 Ekim 2024 04:51