Sistemin kurucusu aklanabilir mi?
Fotoğraf: Aytaç Ünal/AA
Son zamanlarda bazı çevrelerde ülkede olup bitenlerden dolayı Erdoğan’ı masumlaştıran değerlendirmeler yapılıyor. Deniyor ki ‘aslında Erdoğan istemiyor ama, Bahçeli’nin, Soylu’nun ve kendisini çevreleyen bazı kişilerin dayatmalarına ve baskılarına boyun eğiyor.’ Bu tür değerlendirmelere göre iktidarını korumak için Erdoğan zorunlu olarak uzlaşıyor ve normalde onaylamayacağı işlere onay veriyor! Bu tür değerlendirmeleri yapanlar ya aptal ya da bilerek ya da bilmeyerek Erdoğan’ın gönüllü savunuculuğuna soyunmuş çanak yalayıcılarıdır.
Sanki başkanlık sistemini ve tek adam yönetimini savunan ve sonunda kurmayı başaran Erdoğan değil de, bunu ona zorlayan kişilerin ve çevrelerin baskısıyla böyle bir sistemi kurmayı kabul etmek zorunda kalan bir biçare! Sanki ağzını her açtığında her türlü muhalefete ağzını geleni söyleyen ve yapan o değil de arkadan fısıldayan bir suflör! Sanki savcı ve hakimlere emirler yağdıran o değil de arkadaki kukla oynatıcısı! Sanki “millilik ve yerlilik” üzerine o kadar nutuk atan, sonra da yabancı ve iş birlikçi sermayeye tarihin en büyük peşkeşlerini çeken o ve iktidarı değil de bilmem hangi muz cumhuriyetinin devlet başkanı! Vb…vb…
Kuşkusuz bu tür tartışmaları sarayında keyifle izleyen birisi varsa o da Erdoğan’dır. O bugünlere gelmek için her türlü manevrayı yaptı, her türlü malzemeyi kullandı. Kah halkın diktatörlüğe olan öfkesini kullandı, tek adam yönetimini kurdu. Kah faize karşı savaş açtı, dünyada en fazla faiz ödeyen birkaç ülke arasına girmeyi başardı. Kah “Vesayeti yıkalım” dedi, ülkede basın ve yayın üzerinde korkunç bir baskı kurdu. Kah adalet, kah demokrasi dedi, otokratik ve faşist bir yönetimin köşe taşlarını döşedi. Kah türbanlı bacım, kah inanmış kardeşim dedi, onları açlığın ve sefaletin kollarına itti, yakın çevresinde sekiz on maaşlı bir tabaka yaratı. Kah eskiden memlekette yol, köprü, havaalanı mı vardı dedi, geçilmeyen köprülerin, kullanılmayan yolların, tünellerin, havaalanlarının yapımcısı olan tekellere halkın gırtlağına çökerek aldığı vergilerle para akıtan hortumlar döşedi. Bütün bunları gerçekleştirmek için başta MHP dahil, ülkenin en gerici, faşist güçlerini çevresinde topladı.
Evet bu sistemi kurmak için az çaba göstermedi, az baskı yapmadı, az şiddet kullanmadı, az dönüşler yapmadı. Bu sistem onun eseridir. Eseriyle ne kadar övünse azdır. Ama kaderin cilvesi midir, nedir, en güçlü gözüktüğü anda altındaki toprak kaymaya, zemin çözülmeye başladı. Bunun nedeni ise birbirine bağlı olarak yaşanan gelişmeler. Bir yanda şimdilik yeterince güçlü olmayan, ama öfkesini bileyen, her fırsatta mücadele edecek bir yol ve yöntem bulan, ama sınırlı olan, henüz yaygınlaşamayan, kuşkusuz önümüzdeki süreçte dizginlerini çözmeye yöneleceğinin belirtilerini veren bir halk muhalefeti. Diğer yanda bir araya getirdiği, çözülemez sandığı bağlarla düğümlediği, ilmek ilmek ördüğü iktidar dayanaklarının çürüyen, kokuşan, birbirini yemeye başlayan tükenmez bilmez iştahları ve zapt edilemez hale gelen hırsları, en büyük parçayı kapmaya çalışan kavgaları. Bunun yol açtığı içten çözülmeler, iktidar çevresindeki herkesin herkese karşı biriktirdiği dosyalar, belgeler, açığa çıkmaya başlayan suç ortaklıkları. Ve tüm bunların tam göbeğinde yer alan ve bu etkenleri güçlendiren ekonomik çöküntü, atlatılamayan kriz koşulları.
Görünen köy kılavuz istemez. Bu iktidarın ve onun başının kurup, savunduğu bu sistemin halka zamdan, zulümden, terörden, baskıdan, açlık ve sefaletten başka verebileceği hiçbir şey kalmamıştır. Bunun için küçük üreticiler yolları kapatıyor, Somalı madenciler direnç ve kararlılıkla mücadele ediyor, emeği, demokrasiyi, barışı ve kardeşliği savunanlar alanları, sokakları doldurmaya başlıyorlar. Burjuva muhalefet partileri bunların hiç birisini teşvik etmiyor, ama buralarda görünmeyi de ihmal etmiyorlar. Onlar kucaklarına kendiliğinden düşecek iktidarın hayalini kuruyorlar. Ama halkın çeşitli kesimleri, işçilerin en kararlıları mücadele ediyor, talep ediyor, bilincini ve örgütünü geliştirmeye çalışıyor. Bütün bunlar ülke genelinde dişe diş mücadele edilecek günlerin güçlü habercileridir. İşçi ve emekçi halkın en önündekiler gerekli yeteneği ve kararlılığı gösterdiğinde bu sistem, kurucusu ile birlikte tarihin çöplüğüne atılacaktır.
- Ücret asgari, yaşam sefalet 13 Aralık 2024 05:40
- Genel grev ve direnişi gerçeğe dönüştürmek için 06 Aralık 2024 06:15
- Birleşik ve genel mücadele için 29 Kasım 2024 06:55
- Siz ne diyorsunuz? 22 Kasım 2024 05:31
- Gelişmelerin anlamı üzerine 15 Kasım 2024 05:25
- Direnerek kazanmak 08 Kasım 2024 11:13
- Elde ne var? 01 Kasım 2024 05:05
- İktidara ve düzen partilerine güvensizlik 25 Ekim 2024 15:00
- Dışa karşı cephe, içe karşı cephedir 18 Ekim 2024 05:06
- Muhalefet sorunu 11 Ekim 2024 05:27
- ‘İç cephe’ kimlere karşı güçlendirilecek? 04 Ekim 2024 04:53
- Sorumluluk sizde 27 Eylül 2024 05:37