Milis güçler, iktidar bloku ve muhalefet
![](https://www.evrensel.net/images/840/upload/dosya/141786.jpg)
15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi. (Fotoğraf: Elif Öztürk/AA)
Sedat Peker’in 8 Temmuz 2021 tarihinde yayınladığı tweet dizisi belki de baştan beri verdiği bilgilerin, ortaya attığı iddiaların en önemlilerini içeriyordu, ancak öncekilerden daha az yankı uyandırdı, daha az ilgi gördü. Sedat Peker’den ayda on bin dolar alan siyasetçinin kimliği kadar siyasetin gündemini meşgul etmedi. Oysa normal bir ülkede bu iddialar karşısında ortalığın ayağa kalkması gerekirdi. Neden etkisi zayıf oldu? Yaz rehaveti? Korku? Tehlikeli sulardan uzak durma kaygısı? İktidarından muhalefetine kadar iliklere işlemiş olan birbirlerini yesinler politikası?
Mafya liderinin iddialarına göre, 15 Temmuz 2016 darbe girişiminin hemen ertesinde, o dönem Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı olan, mevcut İçişleri Bakanının koordinasyonunda, sivillere devlet envanterinde kayıtlı olmayan silahlar dağıtılmış. Yine iddiaya göre, dağıtımda AKP Gençlik Kolları kilit konumda. Yani milis güçler oluşturulmuş. Milis, sivillerden oluşturulmuş, paramiliter düzensiz güçler anlamına geliyor. Milis güçler ya savaş döneminde düzenli orduya destek olması ya da totaliter partilere ve diktatörlüklere taban teşkil etmesi için oluşturuluyor. Şayet iddialar doğruysa, o zaman sorulması gereken en önemli sorulardan biri, bu milis güçlerin hangi ihtiyaca cevaben oluşturulduğu? Savaşta mıyız, yoksa diktatörlükle mi yönetiliyoruz?
Son on yıllarda güvenlik hizmetlerinin özelleştirilmesi tartışmaları çerçevesinde devlet kurumunun en bilinen tanımlarından biri de tartışmaya açıldı. Devlet, Max Weber tarafından “Şiddet kullanma tekeline sahip örgüt” olarak tanımlanıyor. Bugün geldiğimiz noktada Weber’in tanımı tartışmaya çok açık hale geldi. Zira, devlet artık bu konuda tekel durumunda değil. Ancak, devletin tekel olma vasfını kaybettiğine dair tartışmaya gelinceye kadar üzerine tartışmamız gereken çok daha önemli başka bir mevzu var. Başka bir deyişle, Sedat Peker’in iddiaları bizi “tekel” tartışmalarından ziyade başka bir tartışmaya sürüklüyor: “İktidar bloku çözülürken şiddet tekeline ne olur?” tartışması.
Sedat Peker’in iddiaları en baştan beri iktidar blokunun çözülüşüne ve paylaşım savaşlarına ayna tutuyor. 2015 yılında kuruluşunu tamamladığını düşündüğümüz yeni iktidar bloku aynı zamanda bir çözülme sürecinin de başlangıcı. Siyaseten hemen her şey bu yılda düğümleniyor. Çözülüşle birlikte kıyasıya bir iktidar mücadelesi de yaşanıyor. Bu aynı zamanda silahlı güçler üzerinde hakimiyet kurma savaşı. Bu açıdan bakınca, Süleyman Soylu’nun darbe girişiminin hemen ardından İçişleri Bakanı olması bir tesadüf olmasa gerek. Ve o günden bugüne hiçbir biçimde dokunulamamış olması da bir tesadüf değil.
Tüm bu iddialarla birlikte, bir de Kemal Kılıçdaroğlu’nun 16 Nisan 2017 referandumundan sonra neden seçim koşullarına ve sonuçlarına tepkiyi örgütlemediğine dair kendisine yöneltilen eleştirilere verdiği yanıtı hatırlamak lazım. “Karşı taraf silahlıydı. Bu tür duyumlar aldık. Partideki arkadaşlarla o gece (referandum gecesi) bunu tartıştık. Ve sürekli eylem, protesto gösterileri için vatandaşlarımıza ‘Sokağa çıkın’ çağrısında bulunmadık. Çok vahim olaylar çıkabileceği endişesi nedeniyle, bu sorumluluğu almamaya karar verdik” demişti Kılıçdaroğlu. CHP Genel Başkanının bu sözleri ile Sedat Peker’in iddiaları örtüşüyor. O zaman dönüp Kılıçdaroğlu’na şunu sorma hakkımız var: Duyumların kaynağı nedir? Ana muhalefet partisinin başı olarak, neden o günden bugüne bu iddia ve duyumları tartışmaya açmadınız ve üzerine gitmediniz? İddialar doğruysa ve geçerliliği sürüyorsa, bu durumda, “karşı taraf silahlı” gerekçesiyle seçmeninizi sandık başına gitmekten alıkoymanız da olası mı?
Mafya liderinden ana muhalefet liderine ortaya çok ciddi iddialar atılıyor. Biri “Aman sokağa çıkmayın” diyor, diğeri “Çok vahim olaylar çıkabileceği endişesiyle sokağa çıkın demedik” diye beyanda bulunuyor. En temel vatandaşlık hakkımızı kullanmamızın önündeki engelleri açıkça tartışmak ve bununla mücadele etmek muhalefet vekillerinin “vekil” olma sıfatlarının gereğidir. Bir yurttaş olarak hatırlatmak isterim.
Evrensel'i Takip Et