Olimpiyatlara neden hayır diyoruz? (4)
Tarihteki ilk uluslararası olimpiyat karşıtı zirve için 2019’da Tokyo’da bir araya gelenler.|Fotoğraf: Olympics Watch
Modern olimpiyat tarihi göz alıcı sayısız sportif gösterinin yanı sıra politik restleşmelerin, boykotların, isyanların da tarihi. Kaynağını, Oyunların ilk günden itibaren barındırdığı eşitsizliklerden alan bu meydan okumaları kadınların yarışmasına izin verilmeyen 1896 Atina’nın maraton koşusuna sızan Stamatha Revithi’ye kadar götürebiliriz. İşçi Olimpiyatları, 1921-1937 arası dönemde IOC’nin olimpiyatlarının sınıfsal tahakkümün, ayrıcalıkların, milliyetçiliğin spor eliyle yaygınlaştırıldığı bir yer olmasına komünist ve sosyal demokrat hareketin verdiği uluslararası, yaygın bir tepkiydi.
Bu serinin temelini oluşturan olimpiyat ev sahipliğinin yapısal sorunlarına gösterilen reaksiyonlar için de sanırım tarihi 1932 Los Angeles’tan başlatabiliriz. Büyük Buhran döneminde Sacramento’daki bir eylemde “Oyun Değil Ekmek” istiyoruz diyenler hakim ekonomik düzenle olimpik makine arasındaki bağlantıyı kent sakinlerinin gözünden tartışmaya açan öncülerdi. Los Angeles’tan devam edersek 1984 Olimpiyatları öncesi kurulan ve ‘84 barış ve adalet seferberliği adı verilen bir dizi protestoyla Oyunları toplumsal adalet meselelerine dikkat çekmek için kullanan solcu grupların koalisyonu İlerleme Federasyonunun adını zikredebiliriz. Ancak bugün uluslararası bir hareket kıvamına gelen olimpiyat karşıtlarının öncülünü belirlemek gerekirse 1989 Toronto’suna gitmemiz lazım.
1996 Olimpiyatlarına aday olan Toronto’da yoksulluk karşıtı aktivistler, sendika üyeleri ve feministlerin öncülük ettiği “Sirk Değil Ekmek” koalisyonunun dağıttığı “Olimpiyat Karşıtı Halkın Adaylık Kitabı”ndaki temel talepler halen her kente uyarlanabilir durumda.
Ne diyorlardı:
“a) Toronto halkının gerçek ihtiyaçları öncelikli olmalıdır: Barınma, iyi işler, kreş, güvenli ve temiz bir kent, toplum temelli spor.
b) Değerli ve sınırlı kamusal ve özel kaynaklar, kent sakinlerine sadece kırıntıları bırakılacak şekilde mega projelere harcanmamalı.
c) Torontolular kentin karar alma süreçlerine doğrudan dahil olmalı. Halkın sesi duyulmalı. Şirketler çok uzun süredir kendi çıkarları için kendilerinin tasarladığı gündemi kontrol ediyorlar.”
Toronto’da tabandan örgütlenen bu hareket büyük ses getirdi ve bu, kentin olimpiyat destekçisi politikacılarının tepkisini çekti. Koalisyon üyelerinden, barınma hakkı savunucusu Michael Shapcott’ın Toronto Ontario Olimpiyat Konseyi Başkanı, Eski Sporcu Paul Henderson’ın pasif agresif Noel mektubuna verdiği yanıt “Olimpiyatlara neden hayır diyoruz” sorusunun anıtsal mesajlarından biri oldu: “Sirk Değil Ekmek’in, Toronto sokaklarında insanlar donarak ölürken milyarlarca dolarlık kamusal ve özel kaynakların aşırı pahalı şovlara tahsis edilmesini kınamasından rahatsız olanlar olduğunu biliyorum. Bu kentin siyasi öncelikleri hatalı. Toronto halkının gerçek ihtiyaçları sizin ‘96 Olimpiyatlarını kente getirme hedefinizle uyuşmuyor olabilir ama biz bu ihtiyaçları mega projelerin önüne koyuyoruz.”
Neticede Toronto, Atlanta’ya kaybetti. Atlanta, bu köşede daha önce ayrıntılı bir şekilde yazdığımız, yoksul düşmanı bir ev sahipliği sergiledi ve Toronto’da filizlenen olimpiyat karşıtı hareket, kendinden sonra gelecekler için önemli bir dayanak noktası oldu. Toronto’daki muhalefet, 1970’lerle birlikte ekonomik ve sosyal zararları çok daha net şekilde anlaşılan olimpiyatlara karşı mücadele edilebileceğini gösterdi. Kritik nokta olimpik devi kente adım atmadan durdurmaktı. 2015’te Boston halkı tam olarak bunu yaptı. ABD Olimpiyat Komitesi, 2024 adayı olarak Boston’ı seçse de muazzam bir muhalefet örgütlendi ve kent adaylıktan çekilmek zorunda kaldı. Los Angeles’ın olimpik kodamanları buna izin vermeyecek kadar tecrübeliydi ancak OlimpiyatlaraHayır LA (NOlympics LA) grubunun da onlara rahat yüzü gösterdiği söylenemez. OlimpiyatlaraHayır LA, kent içindeki mücadelenin yanı sıra uluslararası olimpiyat karşıtı hareketin bir araya gelmesinde de önemli rol oynuyor. Temmuz 2019’da Tokyo 2020’ye karşı mücadele eden şemsiye grup Okotowari ve taban kolektifi Hangorin Ko Nai’nin ev sahipliğinde Los Angeles, Paris, Pyeongchang ve Rio’dan olimpiyat karşıtları uluslararası çabaları toparlayan bir dizi etkinlik organize etti. O günden bu yana olimpiyat karşıtı mücadele sınır tanımayan uluslararası kimliğini perçinledi. Olimpiyat karşıtı hareket, alana dair çalışan akademisyenlerin, gazetecilerin artan bilincinin yanı sıra IOC ve olimpiyatlarının yapısal sorunları sayesinde hiç olmadığı kadar güçlü pozisyonda. Halkın yüzde 80’inin karşı çıktığı Tokyo Olimpiyatları öncesi her gün protestolar gerçekleştiriliyor. Dünya genelinde olimpiyatların gerçek yüzü çok daha fazla kişi tarafından görülüyor. Olimpiyat ev sahipliği o kadar itibarsız konumda ki 2013 ila 2018 arası Hamburg, Münih, Davos ve Sion referandumla; Boston, Budapeşte ve Graz referandum tehdidiyle; Krakov, Oslo, Roma, Stockholm politik baskılarla adaylıktan çekildi.
Ekrem İmamoğlu ve 2036 Olimpiyatlarını İstanbul’a getirme meraklısı iş çevrelerinin hesaplarını, girecekleri gül bahçesinin dikensiz olmayacağını bilerek yapmalarında fayda var.
- 100 yıl arayla Paris’te iki olimpik dönüm noktası 26 Temmuz 2024 05:27
- Papara baskını ve marka değeri 19 Mart 2024 04:10
- Bozacılar ve şıracılar 12 Mart 2024 04:46
- Beşiktaş'a cüret gerek 05 Mart 2024 04:42
- "Dünümüzü getirin, yarınımızı verelim" 27 Şubat 2024 04:15
- Geriden oyun kurmayı, yarım alanlara sızmayı atla, göğe bakalım 20 Şubat 2024 04:50
- "En eski spor arkadaşları"nın 2024 model çekişmesi 13 Şubat 2024 04:21
- Gerçeğin yumruğu: İşte Türk futbolu bu! 13 Aralık 2023 04:56
- Çalınmış ülke, bölünmüş spor: Filistin 23 Ekim 2023 04:36
- City Football Group-Başakşehir flörtü 09 Ekim 2023 04:00
- Süper Lig, süper sömürü 02 Ekim 2023 04:30
- 'Voleybol Ülkesi' miyiz? 25 Eylül 2023 04:25