Bu kaçıncı belediye kazığı?
Fotoğraf: Google Street View
Önce İstanbul. Maltepe, Kartal ve Kadıköy belediyeleri. Sonra Bakırköy. Şimdi de İzmir. Çiğli Belediyesi. Her birinin bir özelliği var; genellikle patron işbirlikçisi sarı sendika işçileri satıyor. Çiğli’de sendika farklı. Sorun, Belediye’ye bağlı bir şirket. Karakteristikleri ortak: tümü muhalif belediye. Ve muhalif parti “emek hakkı” bile diyenlerden. Sebep AKP diyerek, işsizliği, fukaralığı falan eleştirenlerden. Çözümü, AKP ve Erdoğan’ın gitmesi. “Güçlendirilmiş parlamento”, “adalet”, “hukukun üstünlüğü” istiyor.
Ancak belediyelerine bakınca adalet bunun neresinde, nerede işsizlik, yoksulluk eleştirisi dedirtiyor.
Önce bir not. Okuyuculardan, sık sık muhalefet eleştirisi yapmamızı garipseyen ve “Şimdi sırası mı?” diyenler vardır.
Garipsenmemelidir ve herhalde sırasıdır. AKP ve yaptıklarına hep karşıyız, bunda sorun yok. Burada tüm muhalifler fikir birliği halinde. Ama “AKP’yi neden ve nasıl eleştiriyoruz?” ve en önemlisi, “Yerine ne konacak?” sorularının yanıtı önemli. AKP’nin yerine ondan farksız ya da milim farklı davranacak bir hükümeti kim ister? AKP’den sadece görünüşü farklı bir hükümet istememeliyiz tabii ki.
Temel sorun, kötülüğün kaynağının AKP ile sınırlı olmaması. Asıl sorun kapitalizm ve tekellerin egemenliği. Sömürü düzeni- asıl kötülük kaynağı burada. AKP sömürü düzenini yönetiyor. Kötülüğünün din ve millet istismarı gibi ek nedenleri de var, ama asıl, sömürü düzenini yönettiği için kötü. İşsizlik, yoksulluk kapitalist sömürü düzeninin doğrudan sonucu. Kriz de. AKP, 5’li çetenin çıkarları için işçi ve emekçileri ezdiği için kötü. Ama işçilere, örneğin Koç ve Sabancıların çıkarları için kendilerini ezecek yeni bir hükümet gerekli değil. Bize herhalde bir halk egemenliği lazım. Muhalefet eleştirisinin nedeni bu. AKP yerine Koç gibilerinin çıkarlarının kollayanların değil, halkın egemen olması için.
Gelelim Çiğli’ye.
Çiğli Belediyesine ait “Akvaryum” adlı sosyal tesislerde çalışan ve Devrimci Turizm İşçileri Sendikası üyesi 75 işçi işten atıldı. İşten atılma gerekçesi kod 46. Ahlaksızlık, hırsızlık suçlaması. İşçilere ne bir tutanak ne de bir tebliğ gönderildi. İşçileri atan belediyeye bağlı şirket. Yönetimi belediye atıyor. Ve 46. maddeden atılan ne tazminat alabiliyor ne işsizlik sigortası. Tam sefaletin kucağına bırakılıyor işçi yani. Nerede adalet?
Asıl işten atma nedeni ise, toplusözleşme görüşmeleri sürerken ikramiye ve maaş farkları yatırılmadığı için işçilerin uyarı amacıyla iki gün iş durdurmaları. Ertesi gün çıkışlar verilmeye başlanıyor.
İşçiler toplu halde bir Belediye Başkan Yardımcısı ve Meclis üyeleriyle görüşüyorlar.
Bşk. Yrd., “Hakkınızı arama, eylem yapma hakkınız var” diyor, ama ekliyor: “İşçi çıkartma yetkisi bende değil. İşinize son veren şirket yönetimi. Haklıdır veya haksızdır demiyorum. Size destek veriyoruz. Haklarınızı geri almanız için uğraşacağız. Ama işe alacak kişi ben değilim. Taleplerinizi başkana ve kurduğumuz komisyona ileteceğim.”
Alın işte. Bşk. Yrd. sözde işçilerden yana! Ama işçiler atılmış, hem de bayram öncesi işsiz kalmışlar. Haksız atmışlar diyemem diyor Yrd. ve “komisyona havale” ediyor!
Gazetemizin haberinde tartışmayı sürdüren işçiler şunları dile getiriyor: “Bayrama işsiz giriyoruz. CHP emekçinin yanındayız diyor, ama bu kötü yönetimde belediyenin dallarına yönetici olarak atanmış insanlar partinin zihniyetine zarar veriyor. Kılıçdaroğlu kilometrelerce adalet yürüyüşü yaparken bize bu yapılan nedir? Listeyi kim belirledi, kim çıkardı bizi? Kod 46’dan nasıl kovulduk bunu anlamıyoruz. Biz ne zaman bu şirketi malını çaldık?”
İşçiler taleplerinde ısrarcı olduklarını söylüyor, “Kod 46’nın kaldırılmasını, geriye dönük ödemelerimizi, ikramiyelerimizi ve toplu iş sözleşmesi hakkımızı istiyoruz” diyorlar. Özetle sömürü hafifletilsin istiyor ve ADALET talep ediyorlar. Çok şey mi istiyorlar?
Ali için: İşçilerin davasını dava bilip hesapsız, abartısız, karşılık beklemeden bir devrimci nefer olarak yaşayıp aramızdan ayrılan, gazetemizin kuruluşunda çok emeği olan Sevgili Ali Büyükyiğit’imizi özleyeceğiz.
- Böyle nereye kadar? 28 Ocak 2025 06:55
- Suriye ve Doğu Akdeniz niyetleri ve gerçekler… 26 Ocak 2025 04:51
- 'Savaş ilanı'... Kim, kime? 21 Ocak 2025 13:45
- Gündem ve saptırma... 14 Ocak 2025 04:53
- Öcalan görüşmeleri ve CHP 07 Ocak 2025 05:17
- 2. çözüm süreci mi? 31 Aralık 2024 06:30
- İçeride ve dışarıda kriz... 24 Aralık 2024 05:36
- Milli güvenlik, Türkiye ve İsrail siyonizmi... 17 Aralık 2024 05:56
- Ortadoğu yeniden dizayn edilirken... 10 Aralık 2024 05:08
- Esad’la görüşüp anlaşma mı, kavga mı? Hangisi? 03 Aralık 2024 06:45
- CHP ile Cumhur ve sınama yanılma… 27 Kasım 2024 06:45
- Papatya falı ve havuçla sopa... 19 Kasım 2024 04:58