20 Temmuz 2021 21:54

Bayram çadırı sınırlara yakışır

soyut renk armonisi

Görsel: Pixabay

Paylaş

Evrensel olanı yerele hapsetmek gibi bir varoluş geliştirdik nicedir. 

1 Mayıs alanlarında hep bir ağızdan Enternasyonali söylerken aramızda mülteciler ve yine komşularımız demeye imtina ettiğimiz Suriye doğumlular yoktu.

Benzer şekilde dini bayramlarda misal bu Kurban Bayramı’nda mülteci ya da Suriye doğumlu olanlarla samimiyetini eksiltmeden bayramlaşan kaç kişi gördünüz?

Evrensel olanı yerelleştirmek ile yerele hapsetmek/boğmak arasında devasa bir uçurum var. Sağından soluna, gencinden yaşlısına, kentlisinden köylüsüne bu uçurumda kapalı yaşam alanları kurduk.

Sınırlara sık sık ordular, top tüfek yığılır. Ya kardeşlik, dayanışma? Neden olmasın? Misal, sınırın iki yanına aynı anda 1 Mayıs alanları kurmadan, Enternasyonali kendi dillerimizde aynı anda haykırmadan Ege’nin iki yakasında kalıcı barış inşa edilebilir mi?

Ama yine de düş var, umut var.  Misal, ABD’nin Trump’lı yıllarında Meksika sınırına inşa ettiği “utanç duvarına” California Üniversitesi Mimarlık Bölümü Profesörü Ronald Rael’in sınırın iki tarafındaki çocuklar bir arada oynasın diye inşa ettiği tahterevalli, dünyaya barışık ve sağlıklı çocuklar vadediyor. Geliştirmek, uygulamak bizim coğrafyaya da ne iyi gelir!

Bugün bayram: Ama nasıl? İslam inancı kurbanlık etin en yoksul olanlardan başlanarak dağıtılmasını söyler. Ya gerçeklik?

Dinler ne kadar farklı ele alsa da insan soyu bir yolunu bulup bayramları “Can boğazdan gelir” misali yemeli içmeli kılmayı başarmış. Misal, Müslümanlar iki kutsal bayramın birisini şeker yani karbonhidrat, diğerini ise kurban eti yani protein bayramına dönüştürmüşler zaman içinde.

Birleşmiş Milletler (BM) geçen hafta yaptığı açıklamada, pandeminin de etkisi ile 2020’de dünyadaki açlığın dramatik bir şekilde daha da kötüye gittiğini hatırlattı. “Küresel nüfusun yaklaşık onda birinin yani yaklaşık 811 milyon kişinin yetersiz beslendiği” yönlü BM tahmini iç karartıcı. Ve bugün günlerden bayram!

Kadim geleneklerimizdendi bayramda kahve içmek. Ne de olsa ‘Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı’ vardı. Bu bayram yine ziyaret yok, kahve yok, ‘kahve Yemen’den gelir’ demek yok. Sağ kalmaya, rıza temelli eve kapatılmaya odaklandık bir kez daha: COVID-19.

Son iki yılda bayram yazılarımın başlıkları savaş, hastalık, açlık bağlamında Yemen’e dairdi: ‘Bu bayram içmesek mi: Kahve’ ve ‘Kahve, kolera, korona’ diye yazmıştım. Ne acı ki Yemen’de savaş ve dram devam ediyor.

Bir ülke düşünün, 28 milyon nüfusunun 24 milyonu BM verilerine göre açlık sınırında olsun. Dünya COVID-19 pandemisine kilitlenmişken onlar bir de savaş ve koleradan kırılsın: Yemen. Sahi Afganistan havaalanı Müslüman’dı değil mi? Ya Yemen?

Ve günlerden bayram. Kimler için, hangi Müslümanlar için?

Adettendir bayram çadırları. Oysa o çadırlar sınırlara yakışır. Ziyadesiyle de zihinsel sınırlara.

Sağlıcakla kalın.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa