27 Temmuz 2021 01:00

Ağustos, 3 milyon memur ve 700 bin kamu işçisi için kritik TİS ayı olacak!

KESK’e bağlı Tüm Bel-Sen İstanbul 1 No’lu Şube üyesi emekçiler, CHP Bakırköy ilçe binası önünde eylem yaptı.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

3 milyon kamu emekçisi ve 2 milyon kamu emeklisi için toplu sözleşme görüşmeleri ağustos ayının başında başlayacak.

700 bin dolayında kamu işçisi için süren TİS görüşmelerinde de sendikalar, hükümetin ilk altı ay için yaptığı yüzde 9 zam teklifini reddettikten sonra yeni teklif bekliyor.

Kamu emekçileri adına toplu sözleşmede yetkili konfederasyon olan Memur-Sen ilk yıl için yüzde 21 zam teklifi ile masaya oturmaya hazırlanırken, Kamu-Sen, Memur-Sen’le aynı rakamı, Birleşik Kamu-İş ve KESK ise geçmiş kayıpların karşılanmasını ve yüzde 40’lar dolayındaki gerçek enflasyondan hareketle maaşlara yüzde 40 dolayında zam talep ediyorlar.

  • Temmuz ayında hükümetin, işçi ve memur emeklilerine TÜİK’in yıllık enflasyonunun yarısı olan yüzde 8.75 zam yaptığı,
  • Kamu işçilerine ilk altı ay için yüzde 9 zam teklif ettiği dikkate alındığında hükümetin gerek kamu işçileri gerekse kamu emekçilerine ilk altı ay için TÜİK enflasyonu kadar zam yapmayı (ilk 6 ay için 8.75-9.0 dolayında) amaçladığı anlaşılmaktadır. Belki bu zamma, eğer sendikalar direnç gösterirse “enflasyon farkı” gibi bir ekleme yapılacağını söyleyebiliriz.

HÜKÜMET, ‘TÜİK ENLASYONU+ENFLASYON FARKI’ KADAR ZAM DAYATIYOR

Bunları ezbere söylemiyoruz. Bugüne kadar yapılan uygulamalardan çıkarıyoruz.

Nitekim halen yürürlükte olan kamu emekçilerinin toplu sözleşmesinin yanı sıra Memur-Sen’in önümüzdeki sözleşme dönemi için de ilk yıl yüzde 21 zam teklifiyle masaya oturması, dahası temmuz ayında Türk-İş’e bağlı Tes-İş Sendikasının EnerjiSA ile yüzde 9 zamma imza attığı dikkate alındığında, işçileri ve kamu emekçilerini hükümetin “TÜİK enflasyonu+enflasyon farkı” kadar bir zamma mahkum etmek istendiği anlaşılmaktadır.

Oysa TÜİK enflasyonu gerçek enflasyonun yarısından bile azdır. Ve Enflasyon Araştırma Grubunun (ENAG) hesaplamalarına göre gerçek enflasyon yüzde 40’ın üzerinde seyretmektedir.

Eğer ki işçiler ve kamu emekçileri enflasyonun altında ezilmek istemiyorlarsa yıllık ücret taleplerini yüzde 40’ın üstüne çıkarmakla da kalmayıp, geçmiş kayıpları ve ekonomik büyümeden paylarını da talep eden bir teklifle masaya oturmak ve bunda ısrar etmek durumundadırlar.

Kısacası gerek kamu emekçisi gerekse işçi konfederasyonları ve bağlı sendikaların, TÜİK enflasyonuna bağlanmış bir zam teklifini görüşmeyi zûl sayan bir çizgiye geçmeden üyelerini tatmin edecek bir TİS’i imzalama şansları olmayacaktır.

KAMU EMEKÇİLERİ KONFEDERASYONLARI NE YAPIYOR?

5 milyon kamu emekçisi ve emeklisiyle 700 bin kamu işçisinin az çok insanca yaşayabilecekleri çalışma ve yaşama koşullarını bu doğrultuda ilerletebilen kazanımlar elde etmelerinin tek yolu, milyonlarca işçi ve kamu emekçisinin ağırlıklarını toplu sözleşme masasında hissettirecek bir mücadele yoluna girmesinden geçmektedir.

Ancak ne Türk-İş ve Hak-İş’in ne de kamu emekçileri iş kolunda tek yetkili konfederasyon olan Memur-Sen’in böyle bir anlayışa sahip olduğu söylenemez. Tersine onlar, hükümetle kapalı kapılar arkasında üç aşağı beş yukarı “at pazarlığı yapma” geleneğinin seçkin temsilcileri olarak bugüne kadar yaptıklarını yinelemektedirler.

Bugüne kadar yaptıkları açıklamalarla kamu emekçilerinin taleplerine daha özenli yaklaştıkları görülen Kamu-Sen, Birleşik Kamu-İş ve KESK’in de açıklamalar dışında, kamu emekçileri kitlesini harekete geçirerek TİS masasını dışarıdan kuşatacaklarına dair gerçekçi bir hazırlıklarının olduğu söylenemez. Tersine, sendikal mücadele söz konusu olduğunda, kamu emekçilerin dikkatlerini çevirdikleri KESK’in de işyerlerinde örgütlenerek, sendikalı sendikasız tüm kamu emekçilerini talepleri etrafında birleştirip harekete geçirecek bir yaklaşıma sahip olmadığını gerek gazetemize gelen mektuplardan gerekse hizmet kurumlarından yapılan haber ve röportajlardan anlıyoruz.

TEK GERÇEKÇİ TUTUM YIĞINLARI HAREKETE GEÇİRMEKTİR

Gerek sınıflar mücadelesinin uzak ve yakın tarihi, gerekse ülkemizde işçiler ve kamu emekçilerinin mücadele deneyimleri açıkça göstermektedir ki, eğer emekçiler işyerlerinde örgütlü değilse, gerçek bir örgütlülükleri yoktur.

Sendikaların sendikal bürokrasinin eline geçmesinin ve onların elinde kalmaya devam etmesinin arkasında, sendikalara üye olunmasına karşın gerçekte bu örgütsüzlük hali vardır.

Bu hal, özellikle toplu sözleşme döneminde daha açıkça görülmektedir.

Bu yüzden elbette toplu sözleşme mücadelesi yapılan her yerde, taleplerin belirlenmesinden TİS’in imzalanmasına kadar her aşamada işçilerin doğrudan taraf olarak harekete geçmesi belirleyici önemdedir.

Bu açıdan kritik ağustosun kamu işçileri ve emekçileri için emek mücadelesinin lehine sonuçlar doğurması, geniş işçi ve emekçi yığınların aralarındaki bütün ayrılıkları bir yana iterek, talepleri etrafında birleşip harekete geçmesinden geçmektedir. Aksi halde milyonlarca emekçinin nasıl çalışıp nasıl yaşayacağı, hükümetin ya da Yüksek Hakem Kurulunun insani hiçbir değeri umursamayan vicdanına kalacaktır!

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa