Müslüman Kardeşlerin sonu mu?

Tunus | Fotoğraf: Nacer Talel / AA

Tunus’ta Cumhurbaşkanı Kays Said önderliğinde bir darbe gerçekleştirildi. Askerler ve polis güçleri Said’i destekliyor. Cumhurbaşkanı bir süre önce Savunma Bakanı ve İçişleri bakanını görevden almıştı. Cumhurbaşkanı, Nahda’nın büyük ortağı olduğu Hükümetin yolsuzluklarla mücadele etmediğini, pandemi ile mücadelede yetersiz kaldığını, bazı grupları silahlandırarak iç savaşa hazırlandığını iddia ediyor. Benzer suçlamalar emekli generallerden de gelmişti.

Cumhurbaşkanı, Ahmet Necdet Sezer gibi bir hukukçu. Cumhurbaşkanı seçilebilmesi için bir taraftar kitlesi, tabanı yok. Tarafsızdır, hukukçudur, dürüsttür diye çeşitli siyasi gruplarca desteklendi. Cumhurbaşkanlığı seçiminde ilk turda yüzde on sekiz civarında oy aldı. İkinci turda yüzde yetmiş üç gibi büyük bir oyla cumhurbaşkanı seçildi. Nahda da Said’i ikinci turda destekledi.

Tunus’taki darbe Nahda’yı bitirir mi?

Nahda Hareketi (Müslüman Kardeşler Örgütünün Tunus Kolu) on senedir Tunus’ta iktidarda belirleyici konumda. Bu süre içinde hiçbir zaman yüzde elli üzerinde bir güç kazanıp tek başına iktidar olamadı ama hep en çok oy alan parti oldu ve koalisyonlarda etkin rol oynadı.

Nahda on yıllık iktidar sürecinde halkın taleplerini karşılayamadı. İşsizlik, yoksulluk, baskı ve zulüm devam etti. Bizdeki yandaşları gibi yolsuzluk ile yandaşlarını zengin etmekle anıldı.

Aslında son on yılda Müslüman Kardeşler iktidar oldukları her ülkede kısa sürede halkın desteğini kaybetti. Mısır’da , Filistin’de, Türkiye’de ve şimdi de Tunus’ta. Katar zaten bir emirlik. Elli yıllık bir devlet. Emir ailesi bugün İhvancı olur, yarın başka bir şey.

ABD de Müslüman Kardeşlere desteğini kesti. Müslüman Kardeşler ABD’nin BOP’unun önemli aktörlerinden biriydi. ABD, onları “ılımlı”, “demokrat”, Müslümanlar olarak tanıttı halklara. Fakat, İhvancılar kısa iktidar günlerinde demokrat olmadıklarını, ılımlı falan olmadıklarını gösterdiler. IŞİD, El Kaide, Taliban gibi örgütlerle aralarındaki fark yöntem farkı idi. İktidarlarında bu gibi örgütlerle ilişkilerini hiç kesmediler.

İhvancılar “kazın tüylerini bağırtmadan yolmaya” çalıştılar. “Kurbağayı tenceredeki kızgın suya atma”dılar. Yavaş yavaş ısıtarak pişirmeye çalıştılar.

Ortadoğu ve Kuzey Afrika halkları Müslüman Kardeşler seçeneğini denedi ve onlardan vazgeçti. Artık, demokratik halk hareketinin gelişmesi ve güçlenmesi bu bölgede daha fazla olanaklara sahip.

Bu aşamada, Müslüman Kardeşlerin iktidar olduğu diğer ülkelerle Tunus’un farkı; on senedir ayakta olan Tunus işçi sınıfı ve emekçi halkının varlığıdır. Emek ve demokrasi güçleri doğru bir önderlik etrafında birleşmeyi başardığı zaman bu fark daha da belirleyici olacaktır.

Yüreklerimiz zulme ve sömürüye karşı on yıldır mücadele eden Tunuslu emekçilerle birlikte çarpıyor.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

‘Nasıl dayanalım bu koşullara!’

‘Nasıl dayanalım bu koşullara!’

Antep’in de aralarında olduğu bölge illerinde ortalama işçi ücreti asgari ücretin altında, haftanın 7 günü, pazarları 12 saat çalışma, üretim baskısı! Devletin ve patronların yasaklar, kolluk gücü ve sendikacı tutuklamasıyla devam ettirmek istediği bu düzenin dayanılmaz hale geldiğini söyleyen Çelikaslan işçisi, tüm işçileri BİRTEK-SEN çatısı altında birleşmeye çağırdı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
'Heybeden’ her gün yeni bir soruşturma çıkıyor. Yargı sopasıyla topluma gözdağı verilmek isteniyor.

Evrensel'i Takip Et