Sütlü vatandaş

Fotoğraf: Freepik
Bir yakınım rahatsızlandı. Devlet hastanelerinden birinden randevu alacağız. Konu kalp. İstanbul’da en uzman hastanelerden birini gözümüze kestirdik. Hasta yaşlı. “Korkma” dediler, “Türkiye sağlıkta uçtu. Çevir 182’yi, karşına çok kibar bir genç çıkacak. Güzel güzel konuşacak.”
“Haydi hayırlısı” diye çevirdim numarayı. Çaldı, açtılar. Karşımda sekreter. Ama tele.
-Bekleme süreniz 4 dakikadan fazla.
Trafikte kıpırdamadan 40 dakika beklemenin yanında devede kulak. Arkadan ılık ılık bir müzik. Sonra gerçek bir insan. İstediğimiz hastanede randevular temmuz sonuna kadar dolu. Ağustos daha açılmamış. Genç ses kibar.
-Başka bir hastaneye bakmamı ister misiniz?
Bildiğim bütün devlet hastanelerini sayıyorum. Yanıt aynı kibarlıkta.
-Tüm randevular temmuz sonuna kadar dolu. Başka bir hastaneye bakmamı ister misiniz?
Hasta 88 yaşında. Sorun da kalp olunca ağustosa kadar ben beklerim de o bekler mi, şüpheli.
Birden bir şimşek çakıyor. Kulaklarımda Sabri ustanın sesi.
“Acile götür. Mecbur bakarlar. Hem muayene ücreti de yok. Bizim hanımın başı ağrısa çeviriyorum taksiyi, doğru acile. Bir iğne. Hanım turp gibi. İğne olsun da ne iğnesi olursa olsun.”
“Dur” diyor yeğenim. “Acil olmaz!”
-Neden olmaz?
-Geçen gün vücudumda kene gördüm. Yapışmış. Önce anlamadım. Elimle çıkardım. Sonra aklıma kene ölümleri geldi. Eve yakın devlet hastanesine gittim. Uzmanlıkları değilmiş. Başka hastaneye gittim gecenin bir vakti taksiyle. Acile girdim. “Dur” dediler. “Sıra numarası alacaksın.” Yahu burası acil değil mi, acilin sırası mı olur? Dememe kızdılar. Numara aldım. Sarı acil, numara 3028. Diğer acillerle birlikte bekledim. İğnemi oldum. “Bu ne iğnesi” soruma karşılık yüksek egolu doktordan bir de azar işitip, 150 lira taksi parası harcayarak eve döndüm. Acil olmaz.
Kapı çaldı. Açtım, apartman görevlisi.
-Abi bir şey lazım mı?
Şaka yollu takıldım. “Evet, hastane lazım.”
“Kolay abi” dedi. “Amcaoğlu hastanede, hastabakıcı. Sen teyzenin tecesini ver.
Verdim. Gitti. 2 saat sonra geldi.
-Tamam abi. Yarın 11’de orda olun.
Yahu biz saatlerdir uğraşıyoruz. Nasıl becerdin? Sorumla boyu iki kat olmuş gibi irileşti.
“Eee abi” dedi. “Göçmen, göçmen konuşma. Güzel ülkemde bazıları sade vatandaş, bazıları sütlü vatandaş.”
Evrensel'i Takip Et