‘Husumet’ bahane; şoven milliyetçi iklim ve ırkçı zihniyetin teşvik ettiği bir katliam!
Fotoğraf: eylem Nazlıer/Evrensel
30 Temmuz günü ülke; Afganistan’dan gelen göçmen akını ve Manavgat’ta başlayan ama hızla birçok kente yayılan orman yangınları ve iktidarın bu yangınlar karısındaki aczini ve sorumluluğunun büyüklüğünü tartışırken, Konya-Meram’da Kürt ailenin evine giren bir caninin, Dedeoğlu ailesinden 7 kişiyi katlettiği, evi de ateşe verdiği haberiyle sarsıldı.
“Sarsıldı” dediysek, sadece vicdanı olanlar, sadece insanları ırklarına, inançlarına, cinsiyetine göre ayırmayanların, ülkenin “kontrollü” bir Kürt-Türk çatışmasına itildiğinin farkında olanların bulunduğu taraf sarsıldı! Yoksa bu vahşi katliamı, “bir katilin komşu bir aileden 7 kişiyi katlettiği” trajik ama “renksiz, kokusuz, olağan vakayi adiyeden bir cinayet” olarak gösteren iktidarın sözcüleri, Konya Emniyet Müdürü’nden İçişleri Bakanı’na kadar devletin sorumlu mevkilerindeki kişiler ile yandaş medyanın operasyon gazetecileri için ortada “sarsılacak” bir hal yoktu!
OLUŞTURULAN SİYASİ İKLİM KÜRTLERİ KOLAY HEDEF HALİNE GETİRDİ
Peki cinayetin arkasında, öncesini bir yana bıraksak bile, son 5-6 yıldır Erdoğan-AKP iktidarı ve ortağı MHP’nin;
- HDP’nin legal siyaset alanının dışına itilmesi için yapılan girişimlerin etrafında yürütülen kara propagandanın,
- Milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması, HDP’nin eş başkanlarının, seçilmiş belediye başkanlarının görevden alınıp tutuklanması, binlerce HDP’li siyasetçinin tutuklanmasının,
- HDP’nin kapatılması için AYM’de dava açılmasına kadar gelen girişimler etrafında yürütülen, “PKK=HDP=Kürtler” denklemi kurarak HDP ve Kürtlere karşı sistematik bir kara propaganda yürütülmesi,... gibi gelişmelerle oluşturdukları siyasi ikilim olmasaydı, katil 20 yıldır komşuları olan bir ailenin, aralarındaki husumet ne olursa olsun, bütün aile fertlerini öldürecek kadar caniyane bir eyleme cesaret edebilir miydi?
Bu sorununun, ülkedeki gelişmeleri az çok izleyen her aklı başındaki insan için yanıtı “Edemezdi” biçimindedir.
Ama sadece bu kadarla da sınırlı değil.
- 16 Haziran 2021 günü İzmir’de Deniz Poyraz’ın HDP il binasında bir cani tarafından katledilmesi, bu kişinin bir organizasyon içinde olduğunu pek çok yanıyla açık olduğunu gösteren özgeçmişine karşın, 24 saat bile gözaltında tutulup sorgulanmadan, “Ne demişse o doğru” kabul edilerek, “katilin örgütsel bir bağlantısı yoktur” denmesi,
- Son dönemde HDP binalarına kör gözüm parmağına saldırılar yapan saldırganların arkasında kimlerin olduğunun soruşturulmaması,
- Ülkenin üçüncü büyük partisi olan HDP’nin etkinliklerini engelleme kıskacının iyice daraltmasına kadar varan karalama kampanyaları ve bu doğrultudaki girişimlerin oluşturduğu siyasi ikilim HDP’yi olduğu gibi Kürtleri de şoven milliyetçi odaklar için kolay saldırılabilir hedef haline getirmektedir.
TÜM DEMOKRASİ GÜÇLERİNİN ORTAK MÜCADELESİ BELİRLEYİCİ OLACAK
Öte yandan Meram’da, katilin eve girip evdeki herkesi büyük bir soğukkanlılıkla katletmesi, katledilen ailenin daha iki buçuk ay önce “komşuları” denilen ama kendilerine ülkücü diyen 60-70 kişilik bir grup tarafından saldırıya uğramasının üstünde sadece iki buçuk ay geçmiştir. Yine haziran ayında ırkçı saldırı sonucu Hakim Dal hayatını kaybetmiştir. 7 kişinin katilinin, mayıs ayındaki saldırının, “husumet” olarak görülmesi ve tutuklanan kişilerin kısa zamanda “...yaz geldi, tarla-tapan işleri başladı” gibi gerekçelerle serbest bırakılmasıyla birlikte düşünüldüğünde bile bu cinayetin sıradan iki komşu arasında çıkan bir çatışmanın yol açtığı trajik bir cinayet olarak açıklanmasının anlaşılır olmadığı apaçıktır.
Tersine, gerek mayıs ayındaki saldırı gerekse bu en son 7 kişinin katlinin, savcının, emniyetin ve İçişleri Bakanı Soylu’nun peşinen “iki komşu arasındaki husumet cinayeti”ne bağlamaları, bu cinayetin aynı zamanda siyasi bir cinayet olduğunun da kanıtı mahiyetindedir.
Dahası, İstanbul ve Ankara’da cinayeti protesto edenlere polis müdahalesi, gazetecilerin görevlerini yapmalarının engellenmek istenmesi, ülkücü bir grubun cinayeti protesto eden gençlere saldırması da hem ülkedeki siyasi iklim hem de cinayetin, katilin kişisel amacından bağımsız olarak ırkçı-şoven bir zihniyetin eseri olduğunu ve ülkedeki siyasi iklim tarafından da teşvik edildiğini göstermeye yetecek mahiyettedir.
Bu yüzden savcılar görünüşün arkasındaki gerçeği soruşturmak durumundadırlar. Aksi halde ne yeni ırkçı şoven saldırıların ne de bu karakterdeki cinayetlerin sonu gelecektir.
Evet, savcılara böyle bir görev düşmektedir. Ancak savcılar sonuçta devletin görevlileri olarak iktidardan gelen işarete göre hareket etmektedir. Bu yüzden de burada asıl belirleyici rol ülkenin demokrasi güçlerine düşmektedir.
Çünkü bu tür saldırılar, sadece HDP’ye, sadece Kürtlere değil tüm demokrasi güçlerine, Türk ve Kürt halkları başta olmak üzere halkların “eşit hak” temelinde birlikte yaşama iradesine yönelik saldırılardır. Bu saldırıları püskürtmenin tek gerçekçi yolu da tüm demokrasi güçlerinin ortak mücadelesinden geçmektedir.
- Ey emek güçleri! İktidar sermayenin yarım yüzyıllık hayalini gerçek yapmak için seferber! 21 Eylül 2024 05:42
- İktidarın kara propagandasına karşı emek ve demokrasi güçlerinin tutumu 15 Eylül 2024 04:43
- ‘Teğmenler krizi’ siyaset ve emek ikliminin zehirleme fırsatına mı dönüştürülmek isteniyor? 10 Eylül 2024 04:59
- Bölgede barış, Erdoğan ve Sisilerin uzlaşmasıyla değil halkların mücadelesiyle kazanılacak! 07 Eylül 2024 04:58
- Antiemperyalizm olmadan İsrail’in soykırımına karşı mücadele olamaz 04 Eylül 2024 05:07
- Barış mücadelesi daha önemli hale geldi 01 Eylül 2024 04:38
- Türk-İş ve Hak-İş’in mitingleri ne gösterdi? 29 Ağustos 2024 04:57
- İktidarın üreticiyi içine ittiği krize çözüm: “Aynen devam” ve topraklara çökme! 26 Ağustos 2024 05:00
- Sermaye sadece ekmeğimize değil, yüzyıllık haklarımıza da saldırıyor 23 Ağustos 2024 04:58
- Bu gidişin bir adım sonrası iktidarın ve Meclisin meşruiyetinin tartışmaya açılmasıdır! 20 Ağustos 2024 05:07
- Meclis Atalay toplantısında neyi ne kadar tartışacak, ne karar alabilecek? 14 Ağustos 2024 04:56
- Emek cephesi hareketli; 'Nasıl bir mücadele?' sorusuna yanıt belirleyici olacak 11 Ağustos 2024 04:43