8 Ağustos 2021

Erdoğan orman yangınlarına karşı mücadelede başarısız olduğunu itiraf etti!

28 Temmuz günü Manavgat’ta başlayan, Antalya, Muğla, başta olmak üzere 40’tan fazla ilde ortaya çıkan orman yangınları, önemli ölçüde söndürülse ve kontrol altına alınsa da, dün sabah itibarıyla, Muğla, Aydın, Isparta, Karabük ve Burdur’da 12 bölgede sürüyordu.

“İklim değişikliği”nin etkisinin de kendisini hissettirmesiyle dünyanın hemen her yerinde orman yangınlarının olağanüstü arttığını görüyoruz. Bu da orman yangınlarına karşı hazırlık ve müdahalenin önemini eskisine göre çok daha artırmaktadır.

Ancak 28 Temmuz’da başlayan orman yangınları açıkça gösterdi ki, tek adam yönetiminin Tarım ve Orman Bakanlığı, “iklim değişikliği”nin getirdiği yeni tehditlere karşı önlem almak bir yana, eskiden olan yangınlara karşı mücadele birikimlerini, “tasarruf” adına ama gerçekte yandaşa rant uğruna tasfiye etmiştir!

Hal böyle olunca, orman yangınlarına karşı yüksen infial karşısında, en sorumlu mevkide bulunan Tarım ve Orman Bakanı Pakdemirli, Manavgat’ta yaptığı ilk kapsamlı açıklamada, “Yerleşim yerlerini korumak için ormanların yanmasına izin vermek zorunda kaldık” diyerek, neden ve sonuç ilişkisini baş aşağı çevirerek, sorumluluğu kendi üstlerinden atmaya çalıştı!

YANGINDAN BÜYÜKŞEHİR BELEDİYELERİNİ SORUMLU TUTMAK BAŞARISIZLIK İTİRAFIDIR

Daha yangınlar termik santralleri tehdit ederek yayılırken, Cumhurbaşkanı Erdoğan, “a haber” kanalında çıktığı ve malum gazetecilerin “sorularına” yanıt verdiği programda, “yangınlardan büyükşehir belediyelerinin de sorumlu olduğunu” söyleyerek, Pakdemirli’nin iddiasını somutlaştırmaya yöneldi.

Erdoğan, “yerleşim bölgelerindeki yangınlardan büyükşehir belediyelerini sorumlu” tutarken, tıpkı Pakdemirli gibi, “yangınların yerleşim bölgelerinden çıktığını, büyükşehir belediyeleri söndüremediği için de ormanlara sıçradığını” varsayan bir yaklaşımı benimsemiştir.

Ülkede ne olumsuzluk varsa bundan 20 yıllık kendi iktidarlarını değil muhalefeti sorumlu tutan Erdoğan’ın yangında da büyükşehir belediyelerini sorumlu tutmasında şaşılacak bir şey görülmese de, içinden geçilen koşullar dikkate alındığında, bu açıklama, yangınlar karşısında iktidarın başarısızlığının itirafına da dönüşmektedir.

Eğer orman yangınlarına karşı mücadelede başarılı olunsaydı, gerek Erdoğan gerekse bakanları, CHP’li muhalif belediyelerin adından bile söz etmezler, kendi yaptıklarını abartarak anlata anlata bitiremezlerdi!

Ancak işler umdukları gibi gitmeyince iktidar için, kendileri dışında suçlular (belediye başkanları, gerçekleri yazan medya, her tür muhalif odak ve kişiler) ve bahaneler aramak, yangına karışı mücadelede katkı yapacak bütün ulusal ve yerel güçleri seferber etmekten daha fazla önem kazandı!

Evet; THK uçaklarının, eğitimli yer personelinin tasfiye edilmesi, orman yangınlarına karşı “ihale ile hizmet alımı” stratejisinin benimsenmesi gibi tartışılacak çok şey var. Bundan sonra da bunlar tartışılacaktır. Ama bugün gelinen yerde, orman yangınlarında belediye başkanlarının sorumluluğunun öne çıkarılmasının gerçek anlamının, Erdoğan ve tek adam yönetiminin orman yangınları karşısında başarısız olduğunun itirafı olarak görülmesi de ayrıca önemlidir.

SAHAYA NASIL YANSIDI?

Başarısızlık sadece Erdoğan tarafından itiraf edilmekle de kalmadı;

  • Belediye başkanlarının, valiler tarafından oluşturulan yangına karşı mücadele koordinasyon toplantılarına çağırılmamasıyla,
  • RTÜK’ün TV kanallarına, “sahadaki gerçekleri yansıtmayın” uyarısıyla,
  • Gazetecilere akreditasyon uygulanmasıyla AA, CNN ve TRT Haber dışındaki gazetecilerin yangın bölgelerinde çalışmasının yasaklanmasıyla,
  • “Help Turkey” kampanyasına soruşturma açılmasıyla,
  • Yangın boyunca fedakarca çalışan gönüllülerin, yangın alanlarına girmesinin yasaklanmasıyla tek adam yönetimi, başarısızlığının kamuoyu indinde duyulmasını önlemeyi amaçlamıştır.

Böylece, en yukarıdan yapılan başarısızlık itirafı sahaya da yasaklar ve sınırlamalar olarak yansımıştır.

İTİRAFIN ÜSTÜNÜ ÖRTME AMAÇLI ÇABALAR SALDIRIYA DA DÖNÜŞTÜ

İktidarın en yukarı makamlarından yapılan “başarısızlık” itirafı, sahada sözlü ve resmen devreye sokulan “yasaklar” olarak da kalmadı. Başarısızlığa acizlik ve hazımsızlık da eklenerek başarısızlığın duyurulmasını önleme girişimleri;

  • AKP İzmir Gençlik Kolları üyesi, “yeşil gömlekli” 30-40 kişinin Milas’ya gelip yangına karşı mücadele için oluşturulan koordinasyon kurulunun toplantılarına girerek çalışmaları provoke etmek istemesi,
  • Aydın’da ve başka bölgelerde kimi kişilerin yol kontrolleri yapmak ve kişilerin doğum yerine göre sorgulaması, hatta linç girişimi düzenlemesi,
  • Halk TV’nin Marmaris-İçmeler’de yaptığı Gökmen Karadağ’ın canlı yayımlanan programının, AKP ile bağlantıları ortaya çıkan 5-10 kişi tarafından basılması, halkın haber alma özgürlüğü başta olmak üzere, başlıca özgürlüklerin ayaklar altına alınması olarak da yansımıştır!

Ancak bütün yasaklar ve yasaklamalar, yangın karşısındaki aczi saklayamayacağı gibi, RTÜK, emniyet ve yargının tek adama bağlılıkta geldiği düzeyi bir kez daha göstermiştir.

Erdoğan ve bakanlarının kendi dışlarında suçlular araması, halkı “TOKİ inşaatları” ve “Beyaz etse beyaz et, koyunsa koyun, büyükbaşsa o… hepsinin ederi neyse ödeyeceğiz”  vaatleriyle aldatması olanaklı olmayacak görünmektedir.

Çünkü artık halk, tek adam yönetimi ne vadederse etsin, asıl amacın yandaşa rant sağlamak olduğunun farkındadır. Hem de dünden çok daha fazla!

Evrensel'i Takip Et