10 Ağustos 2021 00:01

Mübalağa talan olundu kadim Kabil

Kabil'de sokakta kolluk kuvvetleri

Kabil'de kolluk kuvvetleri (Temsili görsel) | Fotoğraf: Sayed Khodaiberdi Sadat/AA

Paylaş

ABD’nin Kabil Havaalanının güvenliğini birisine emanet etmesinden ve onun “Taliban ile ters yanımız yok” demesinden ve Taliban’ın “Pek çok ortak noktamız var” demesinden sonra, Afgan kentlerinin teker teker düştüğü haberleri gelmeye başladı.

Anlaşılan oradan organize edilecek, Afganistan’dan zaten başlamış olan yeni mülteci dalgası. 

Sahi, ABD, İdlib’in güvenliğini de birisine emanet etmişti değil mi?

Amerikan politikası camcı dükkanına giren file benzetilir.

Nereden çekilse ortalık tarumar olmuştur.

İran İslam Devrimi, ABD’nin İran Şahı'nı terk etmesinden sonra tırmanışa geçmiş ve başına Türkiye’den sonra Paris’te ikamet eden Humeyni’nin geçmesi sağlanmıştır.

ABD İran Şahı'nın bitinin kanlandığını düşünmektedir. Petrol gelirleri konusunda fazla talepkâr olmaya başlamıştır.

Öte yandan sol hareketler büyümekte, İran’da gerçek bir devrim olgunlaşmak üzeredir.

Ve Humeyni’nin başa geçer geçmez ilk temizliği Kürt devrimcileri olmuştur.

Gelmekte olan felaketi hemen fark eden kadınlar olmuştur, on binlerce kadın sokağa dökülmüştür.

Tarihin garip tecellisi ilk basılan yerlerden biri de ABD elçiliği olmuştur.

Buna aldanan TUDEH ise, kadınların, Kürtlerin çığlığına kulağını kapamakta, mühim olan “ABD emperyalizmine karşı olmalarıdır” demektedir.

TUDEH önderleri, televizyondan naklen idam edilmektedir.

Vinçler sokaklarda acil idam sehpası olarak kullanılmaktadır.

İran İslam Devrimi'nin yükseldiği dönemde, Afganistan’da ise Afganistan Demokratik Halk Partisi önderliğinde Demokratik Cumhuriyet ilan olunmaktadır. Emin’in uyguladığı politikalar Sovyetler tarafından da fazla radikal bulunmaktadır. Nedir bunlar? Eğitim seferberliği, toprak reformu, kooperatifler, kadının eşit bir konuma yükseltilmesi vb.

Türkiye gibi Afganistan’da da 60’lı yıllar solun yükseldiği yıllardır.

Ve Emin’in yerine darbe ile uzlaşmacı Karmal geçirilir. 28 Aralık 1979’da. Demokrat gazetesini çıkarmaya başladığımız tarih, Maraş kıyımının 1. yılında.

Afganistan’da bir ABD işgali olmadığı gibi Sovyet işgali de olmamıştır.

Yaşanan bir iç savaşta her iki gücün taraflara verdiği destek söz konusudur. Bu arada SSCB karşılığı nedeniyle, Çin Halk Cumhuriyeti de ABD gibi, “özgürlük savaşçısı” olunan Cihadistlere silah ve malzeme sağlamıştır.

Bu arada “Ö.S.”nin salt bir Afgan olgusu olmadığını bir çeşit ideolojik uluslararası brigatlara dönüştüklerini, içinde Türkiye’den gidenlerin de olduğunu hatırlatalım.

O dönemde Türkiye’den sıcağı sıcağına ne olduğunu anlamaya giden iki gazeteci olmuştur. Birisi Aydın Engin ADHP cephesinde, Ragıp Duran ise “Özgürlük Savaşçıları” cephesinde.

Adaşım çok güzel anlatır, Sovyet uçakları ilk bomba yağdırmaya başladığında, namazı kesmez mücahitler. “Allah bizi korur” derler Ragıp’a. İkinci bombardımanda ise namazı kesince, "Niye durdunuz" diyen Ragıp’a, yukardaki uçakları işaret ederler.

İti ite kırdırma politikası ile ABD ve müttefikleri, Saddam’ın omzunu sıvalayıp Humeyni’nin üstüne saldılar. 8 yıl Irak ve İran halkı birbirine kırdırıldı. Halkın Mücahitleri ve Fedaileri, Humeyni iktidarını yıkmak üzereyken bu savaş, Hümeyni’ye dinci diktasını güçlendirme olanağı verdi.

Bu kez Saddam’ın biti kanlamıştı, Şah gibi. Önce Kuveyt petrollerine dalma izni verdiler. Sonra Körfez Savaşı'nı başlattılar.

Baba Bush ne de olsa CIA’dan gelme, daha akıllı oğlundan, teslim olan Saddam’ı kontrol altına almakla yetindi.

Bush jr. ise babasına hava atacak, sözde yarım bıraktığı işi tamamlamak için Irak’ta ne devlet ne ordu kurumu bıraktı. Onlar da kin tutup DAEŞ’i kurdular, Hilafet ilan ettiler.

Ve “Özgürlük Savaşçılarının” kontrolüne giren Afganistan’dan, İkiz Kuleleri vurdu Cihadistler. Az daha Pentagon ve Beyaz Saray’ı vuracaktı. İlk derdi, ortak şirketleri olan Saudilerin ABD’den güvenli biçimde terk edilmesini sağlamak oldu. Bush jr. sığınaklara inmek zorunda kaldı. Ve sağ olsun, Türkiye’de birine kapı araladı yine o sıralarda.

Türkiye solu içinde, Afganistan’da gerçekte ne olduğu merak uyandırmadı. Olay bir Sovyet-Amerikan çatışması oldu. Oysa Afganistan’daki ADHP yönetimi, Sovyet desteği kesildikten, hatta SSCB çöktükten sonra da devam etti. Savaş, Afgan ordusu ile sözde "Ö.S." arasındaydı zira. Hiçbir yerden destek almayan Afgan ordusu, her yerden destek alan sözde "Ö.S."ye Kabil’i teslim etti. Ve mübalağa talan olundu Cihadistler tarafından tarihin en kadim uygarlık merkezlerinden bir olan Kabil kenti. Zira, mal, can ve ırza dokunmak mübahtı, caizdi.

Konuya ilişkin ilk ciddi Marksist çalışma tam Covid-19 krizinin başladığı günlerde, 1996’dan beri üç ayda bir çıkmakta olan Marksist araştırmalar dergisi Teori Politika dergisinin Bahar-Yaz, 80-81. sayısında çıkan Ulaş Töre Sivrioğlu’nun “Afganistan’da “Marksist” İktidar Deneyimi (1978-1992)" adlı makalesi oldu. Adeta küçük bir kitap boyutunda, kapsamlı bir çalışma. Kendisini kutlarım.

Taliban’ın sıçrama yaptığı şu sırada ne olduğunu anlamak için okunması gereken bir kaynak.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa